İmamoğlu'ndan Mansur Yavaş yanıtı: Hiçbir cümlesi beni incitmiyor
İBB Başkanı İmamoğlu, "Adaylık kimsenin tapulu mülkü değil. Ortak karar aldığımız üçlü masa beni ilgilendiriyor. Milor'le konuşmadım. Konuşsam ceza katmerli olarak büyür diye endişe ediyorum" dedi.

Fotoğraf: AA
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gastronomi yazarı Vedat Milor'a açılan 'Kent Lokantası' soruşturmasına tepki gösterdi, konuya ilişkin açıklama yapmamasının nedenini anlattı. EkolTV yayınına katılan İmamoğlu, Milor'a açılan soruşturmadan CHP'deki ön seçim adaylığına; diploma soruşturmasından İmralı sürecine kadar gündemdeki konuları değerlendirdi.
İBB Başkanı İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Vedat Milor ile konuşmadım. Konuşsam ceza katmerli olarak büyür diye endişe ediyorum. Dostlarımız ile irtibatı oldu. Sayın Vedat Milor ile tanışmam. Oraya geldiğinden, yayınlandıktan sonra haberim oldu. Kendisini aradım, ‘Çok teşekkür ederim, sosyal projemize katkı sundunuz’ diyerek. Çok üzücü. Burası bir ticarethane değil.
“Adaylık süreci”
Bu dönemde CHP bir karar veriyor. CHP, Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçecek bir demokrasi devrimi yapıyor. Ve diyor ki: ‘Ben adayımı erken belirleyeceğim. Belirlerken de ön seçim ile yapacağım.’ YSK’nin normal takvimine bakarsanız 50 küsur gün önce belli oluyor. En fazla 2 ay. ‘Ben mecbur muyum YSK kararını beklemeye’ diyor partimiz. Dönelim 2018 genel seçimlerine. 40 küsur gün kala Muharrem İnce’nin adaylığı ilan edildi. Ne anlatacaksınız 40 küsür günde? O günün farklı modeli önümüze kondu. Neredeyse her parti genel başkanını aday çıkarttı, CHP hariç. Bu bakışla kaybettik seçimleri.
“Yavaş'ın bakışı kıymetli”
(Mansur Yavaş) Biz yaptığımız toplantının detaylarını paylaştık. Birkaç kez söyledim. Saygı duyduğum bir çerçeveden Sayın Mansur Yavaş’ın kıymetli başkanımızın, değerli ağabeyimizin ifade ettiği biçimiyle aynen söyledim: ‘Ben erken buluyorum Cumhurbaşkanı adaylığı tespitini, ön seçime karşı değilim ama bugün yapılmamalı. Böyle bir sürece de talip değilim. Ama elbette ki CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı hepimizin adayıdır. Ben partimin bu yolculuğuna ve adayına asla zarar verecek bir şey yapmam.
“Adaylık kimsenin tapulu mülkü değil”
Kendi görüşü. Bu kavramlar bizim için net olan, geçerli olan bir mesele. Bir başka husus var. Şu konuşuldu aslında: Mansur Yavaş başkanımız bu süreçte adaya bir şey olursa, aday başarısız olursa, aday eksik kalırsa diyerek bu kaygısını dile getirdiğinde çok net dile getirdiğim şekli de söyleyeyim… Adaylık kimsenin tapulu mülkü değil ki… Haşa Allah’ın emri de değil. Resmi olarak YSK’ye teslim edene kadar adayı değiştirebilirsiniz. Başına bir şey gelebilir, hasta olabilir, Allah gecinden versin her şey olabilir. Dolayısıyla o gün geldiğinde partimiz oturur en doğru kararı verir. Bu cümlenin üzerine kendileri de ‘Partimizin adayı, partimizin kararı bizim için asla ve asla tartışılacak bir şey değildir’ dedi. Bu görüşünü tekrar etmesinin mahsuru vardır yoktur, o kendi takdiri. Ona bir şey diyemem.
“Üçlü masa beni ilgilendiriyor”
Sayın Mansur Yavaş'ın hiçbir cümlesi beni incitmiyor. Yüz yüze konuştuğumuz ve ortak karar aldığımız üçlü masa beni ilgilendiriyor. İyi bir dostluğumuz var. Günün sonunda en doğru kararı yine hep birlikte alacağımızı, en kriz anında bile birlikte olacağımızı, yol arkadaşı olduğumuzu, dava arkadaşı olduğumuzu ben asla defterimden kaldırmıyorum.
“Çözüme de barışa da tarafız”
(İmralı süreci) Bu şeffaflığın, hukuki kısımlarının milletten, Meclis’ten uzak tutularak kurulacak her temelin sıkıntılı olacağını ifade etmek isterim. Buna karşıyız. Ama çözüme de barışa da terörün bitirilmesine de kesinlikle tarafız.
“Görüşme arzumu Devlet Bahçeli’ye ilettim”
Ben Sayın Devlet Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerimi buradan da ileteyim. 2 kez kendilerine doğru bir noktadan geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Müsait olurlarsa da görüşme arzumu ilettim. Ama henüz görüşemedik.
“Mecliste genel görüşme yapılmalı”
TBMM milletin temsil edildiği yerdir. Ve millet adına en güçlü olması gereken kuruldur. Milletin seçtiği insanlar. 600 tane vekilimiz var. Bu vekillerin olduğu yerde mutlaka Meclis’te bir genel görüşme yapılmalı. Hatta komisyonlar kurulmalı. Bu komisyonlar siyasi partilerle müzakerelerle bu süreci Meclis bünyesinde en güçlü hale taşıyabilmeli. Özellikle kapsayıcılık çok önemli bir kavram.” (Politika Servisi)
Evrensel'i Takip Et