Erkan Baş DEM Parti ile görüştü: Meclis'in katılımıyla barış ve demokrasi güçlendirilmeli
TİP Genel Başkanı Baş'tan DEM Parti heyetiyle görüşmesinin ardından, "Meclis'in katılımıyla barış ve demokrasi süreci güçlendirilmeli" dedi.

Fotoğraf: ANKA
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmeye ilişkin, "Türkiye Büyük Millet Meclisi zemini, siyasi partilerin bu sürece dahil edilmesi kuşkusuz önemli adımlar olacaktır ve bunun barışın toplumsallaşmasıyla kuvvetlendirilmesi gerekir. Çünkü toplumsal barış sadece diplomasi kanallarıyla inşa edilebilecek bir şey değildir. Bu kapsamda umuyoruz ki, Meclis en kısa sürede bir görev üstlenecek, halkın katılımına ve denetimine açık bir şekilde bu sorunu konuşabileceğimiz ve ülkemizi barışa, demokrasiye, özgürlüklere taşıyabileceğimiz bir sürecin hep birlikte tarafı olacağız" dedi.
TİP Lideri Baş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Suriye'nin Lazkiye bölgesinde yaşanan infazları eleştirerek, şöyle konuştu:
"Gazi katliamından yıllar sonra, Suriye'de Aleviler yine bir katliamla karşı karşıya. Siyasal İslamcı AKP'nin cihatçı ortağı HTŞ, Suriye'de Alevi sivillere yönelik vahşi bir katliama girişti. Tüm dünyanın gözü önünde cihatçılar, Alevi yerleşimlerinde sayıları binlerle ifade edilen cinayetler işliyorlar. Türkiye'de de iktidarın kiralık kalemleri, bu alçakça cinayetleri meşrulaştırmak için hemen sıraya girdiler. Neymiş? Öldürülenler Esad artığıymış, öldürülenler rejim artığıymış. Yuh olsun! Kadınlar mı Esad artığı, çocuklar mı rejim artığı? Bu mezhepçi, bu dinci zihniyet, emperyalistlere yaptığı köleliğin yanında coğrafyamızı kan gölüne çevirmeye devam ediyor. Ama ant olsun ki öğrenecekler. Türkiye'nin siyasal İslamcı bir bataklık olmadığını mutlaka öğrenecekler. Herkes bilsin, Alevi halkı yalnız değildir, Alevi halkı sahipsiz değildir. Bu ülkede milyonlarca ilerici cumhuriyetçi, laiklik yanlısı, siyasi görüşü ne olursa olsun haysiyet sahibi milyonlarca insandan söz ediyoruz. Biz bu haysiyet mücadelesinin, bu varoluş mücadelesinin en ön saflarında durmaya devam edeceğiz."
"Alevi katillerine asla teslim etmeyeceğiz"
Yarın bu kapsamda Hatay'ın Samandağ ilçesinde olacaklarını söyleyen Baş, "Yezit artıklarının bu katliamını önce tüm dünyaya duyuracağız. Ardından Amerika'nın, İsrail'in cihatçı dostlarına karşı hep birlikte bu katliamları durdurmanın yollarını arayacağız. Suriye'deki vahşice saldırılarda hayatını yitiren tüm insanları bir kez daha saygıyla anıyorum ve söz veriyorum. Bu ülkeyi cumhuriyet düşmanlarına, Alevi katillerine asla teslim etmeyeceğiz. Biz buradayız. Sonuna kadar burada kalmaya, bu mücadelenin parçası olmaya devam edeceğiz" dedi.
"Savaşa karşı barıştan yana taraf olacağız"
Erkan Baş, bugün DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmeye ilişkin, şunları kaydetti:
"Sürece ilişkin bir bilgilendirme yaptılar. Biz de izlenimlerimizi ve değerlendirmelerimizi doğrudan paylaşma şansı bulduk. Türkiye İşçi Partisi, barış için mücadele eden insanların partisi olmuştur. Hem tarihte böyledir, hem bugün böyledir. Behice Boranların Barışseverler Cemiyeti'nden başlayan Barış Derneği ile Barış Derneği'nden Barış İçin Akademisyenlere uzanan ısrarlı ve kararlı tutumun bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Tüm bu süreç boyunca barışın adına ve anlamına layık olarak bir mücadele sürdürmeye çalıştık.
Türkiye İşçi Partisi, Kürt sorununun varlığını ortaya koyduğu için darbeci zihniyet tarafından, kapatılmış bir partidir. Bu tarihsel sorumlulukla ve sosyalizm düşüncesinin doğal bir gereği olarak en ağır tehdit ve baskı koşullarında bile barışı, halkların kardeşliğini, Kürt halkının eşit yurttaşlık başta olmak üzere tüm temel haklarını savunmaktan hiç ama hiç geri durmadık. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hem ülkemizde, hem bölgemizde, hem dünyada barışı, kardeşliği, halkların eşitliğini, özgürlüğünü savunmaya aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Savaşa karşı barıştan yana taraf olacağız. Silahların sustuğu, hiç kimsenin hayatını kaybetmediği bir Türkiye için en önemlisi yeni savaşların meydana gelmeyeceği, güçlü, kalıcı bir barışı inşa etmek için mücadeleye devam edeceğiz.
"Gerçek bir demokratikleşme olmadan barış olabilir mi? Özgürlükler bu derece kısıtlanmışken barış olabilir mi?"
O yüzden bütün değerlendirmelerimizin bu temelde gerçek bir barışı, kalıcı bir barışı arayan bir yaklaşımın ürünü olduğunu bu kapsamda eleştirilerimizi ve kaygılarımızı da DEM Parti heyetiyle dostça paylaştığımızı ifade etmek isterim. Şunu açık ve net olarak ifade edeceğim. Bütün kamuoyu, süreci izliyor ve çeşitli sorular soruyor. Bizim açımızdan mesele, basit bir al-ver meselesi değildir. Şart, şurt meselesi değildir. Biz gerçek bir barış için ihtiyaç duyduğumuz zorunluluklardan, gerekliliklerden söz ediyoruz. Çok basit bir soru soruyoruz. Gerçek bir demokratikleşme olmadan barış olabilir mi? Özgürlükler bu derece kısıtlanmışken barış olabilir mi? İktidarın tek yanlı olarak kullandığı ve her muhalifi, hedef haline getirdiği yargı silahı susmadan barış olabilir mi? Kayyum düzeni ortadan kalkmadan barış olabilir mi?
Dolayısıyla bunlar şartlar. Bunlar olursa barış olsun dediğimiz şeyler değil. Bunlar zaten barışın mümkün olabilmesinin ilk adımları, gereklikleri olarak bizim tarafımızdan ifade edilmeye ve bu doğrultuda mücadele etmeye devam edilecek hususlardır. O yüzden bir yolun başında olduğumuz gerçeğinden hareketle ve çok iyi tanıdığımız yaklaşık neredeyse çeyrek yüzyıldır bu ülkeyi yöneten bir iktidarın oluşturduğu saray rejiminin bu süreci halkın beklentilerini, halkın taleplerini, halkın ihtiyaçlarını, halkın özlemlerini kendi küçük iktidar hesaplarına, kendi küçük seçim hesaplarına, kendi küçük parmak hesaplarına alet etmesine izin vermemek gerekir.
Barışın toplumsallaşması, halkın bu sürece güçlü bir biçimde katılımının, önünün açılması bir zorunluluktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi zemini, siyasi partilerin bu sürece dahil edilmesi kuşkusuz önemli adımlar olacaktır ve bunun barışın toplumsallaşmasıyla kuvvetlendirilmesi gerekir. Çünkü toplumsal barış sadece diplomasi kanallarıyla inşa edilebilecek bir şey değildir. Bu kapsamda umuyoruz ki Meclis en kısa sürede bir görev üstlenecek, halkın katılımına ve denetimine açık bir şekilde bu sorunu konuşabileceğimiz ve ülkemizi barışa, demokrasiye, özgürlüklere taşıyabileceğimiz bir sürecin hep birlikte tarafı olacağız." (ANKA)
Evrensel'i Takip Et