13 Mart 2025 04:45
/
Güncelleme: 07:09

Diyarbakırlılar sürece karşı temkinli: ‘Dilimizi, kültürümüzü korkmadan yaşamak istiyoruz’

Öcalan'ın çağrısına dair konuştuğumuz Diyarbakırlılarda iktidarın atacağı adımlara olan güvensizlik öne çıkıyor. Talepler ise net: “Dilimizi, kültürümüzü korkmadan yaşamak istiyoruz."

Diyarbakırlılar sürece karşı temkinli: ‘Dilimizi, kültürümüzü korkmadan yaşamak istiyoruz’

Fotoğraf: Ekin Elif Saltık/Evrensel

Elif Ekin Saltık
ekinsaltik@gmail.com

Diyarbakır — Abdullah Öcalan’ın PKK’nin silah bırakması ve örgütü feshetmesi üzerine yaptığı “barış ve demokratik toplum çağrısı” ardından tartışmalar devam ederken toplumun önemli bir kesimi mesaja dair hâlâ suskun. Gözler “özgürlük Newroz’u” şiarıyla yapılan 2025 Newrozu’nda. Newroz’un Kürt halkının Öcalan’ın çağrısını sahiplenmesi ve iktidara vereceği mesaj bakımından önemli olması bekleniyor.

Diyarbakır’da en önemli tartışma konusu çağrıda Kürt halkının taleplerine yönelik bir mesaj verilmediğinin düşünülmesi. Bu durum halkın sürece tereddütle yaklaşmasının önemli sebeplerinden biri. Birçok yurttaş “Ne için, kimin için” sorusuna cevap arıyor. Sokak büyük oranda sessiz. Sessizliğin bir başka nedeni de iktidarın süreci yürütme konusunda atacağı adımlara olan güvensizlik.

Süreç hakkında konuşan az

Kayapınar’daki bir parkta konuşmaya çalıştığımız yurttaşların kimi, konuşma talebimizi reddederken kimi de artık adım atması gerekenin devlet olduğunu dile getiriyor.

İsmail isimli bir yurttaş, çözümün hiçbir zaman şiddetle olmayacağını belirtirken, “80, 100 milletvekilini Meclise gönderiyoruz, bu basit bir şey değil. Kürt halkının bir çizgisi var, Öcalan’ın verdiği bir çizgi. O olsa da olmasa da bu halk o çizgiye göre hareket ediyor” derken, devletin “Öcalan ile masaya oturmaya mecbur kaldığını” da sözlerine ekliyor. İsmail Kürt halkının yıllardır büyük baskılara maruz kaldığını, çok bedel ödediğini söyleyerek: “Peki bu devlete nasıl inanacağız?​” diye soruyor. Tek güvencelerinin mücadele olduğunu dile getiren İsmail, “Onurlu bir barış istiyoruz, ikinci sınıf olmaktan çıkarılmak istiyoruz. Dilimizi, kültürümüzü korkmadan yaşamak istiyoruz” diyor.

‘İktidar teslimiyet istiyor’

İktidarın “Kürt halkını kandırdığını”, iktidar medyasının da yalandan başka bir şey yazmadığını söyleyen İsmail, iktidarın teslimiyet istediğini belirtiyor. “Kimileri istiyor ki kayyımlar devam etsin, Kürt halkı onların altında ezilsin, yaşadığı baskıya, zulme ses çıkarmasın. Ama öyle değil. Bundan sonra adım atacak olan devlettir. Kayyımlar dursun, tutsaklar serbest bırakılsın, siyaset devam etsin. Biz böyle onurlu bir barış istiyoruz” diyor.

‘Devletin taleplerimizi görüp adım atması gerekiyor’

Sokaktaki kimi yurttaşların sohbet talebimize karşı söylediği ilk şey “Polis misin nesin ben nereden bileyim?​” karşılığı oluyor. Güven duyduktan sonra sohbete devam eden bir yurttaş “2015’te de çözüm masası vardı ama iktidar devirdi. Bugün de aynı şey olabilir. Kürt halkı artık kan, gözyaşı, ölüm istemiyor. Barış istiyoruz ve bunu dile getiriyoruz. Bir yanda Kürtler bombalanırken diğer yanda barış nasıl olacak? Teslim olmamızı istiyorlar ama olmayız. Mücadelemizi siyaseten sürdüreceğiz” diyor. Başka bir yurttaş ise “Beklemedeyiz, çünkü güven vermiyorlar” derken “Tek şartımız barış umududur, umudumuzu kesmeyelim” diye de ekliyor.

Diyarbakırlı bir esnaf da sürece güvenmediğini söylerken, “Siz iktidara inanıyor musunuz, iyi bir şey olacağını düşünüyor musunuz? Barış tek taraflı sürmez, çok şey yaşadık bu sokaklarda. En basitinden dilimi rahatlıkla konuşamazken nasıl barış olacak” diye soruyor.

Her kesimden benzer yanıtlar: Bakalım...

Gazetecilerden, Kürt siyaseti içinde yer alan avukatlara, kadınlara kadar herkeste aynı soru: “Nasıl inanacağız?​” Genç bir kadın gazeteci arkadaşım önceki çözüm sürecini hatırlatarak halka yine aynı şeyleri yaşatacaklarını söylüyor. Yaşı ileri bir gazeteci ise kimi bilinmezliklerin, sürece dair dile getirilmeyenlerin kuşkuları artırdığını, temkinli yaklaşımın da bu nedenle olduğunu ifade ediyor.

Kürt siyasetinden bir avukatın yorumu ise şöyle oluyor: “Kardeşiz deyip dilimizi yasaklıyorlar, irademize el koyuyorlar. Bu nasıl kardeşlik? Rojava gibi önemli bir kazanım var, sadece Kürt halkı değil devrimci demokrat kesimlerin de sahip çıktığı bir yer. Bütün mesele Rojava’ya mı yönelmek, insan pek çok şey düşünüyor. Bugün sadece Kürtlere değil Kürtlerle bir arada duranlara da yöneliyorlar, HDK operasyonlarıyla gördük. Devlet baskı uygulamalarını sürdürüyor. Kürtler açısından da elde silah kavgayı hiçbir sonuç almayacak şekilde sürdürmenin bir anlamı yok. Bakalım, bekleyip göreceğiz.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergide sahte sefer

Vergide sahte sefer

Maliye Bakanı Şimşek’in servet sahiplerinin vergi ödememesine tepkiler üzerine ilan ettiği “vergi denetimi seferberliği”nden koca bir hiç çıktı. Müfettiş yetersizliği nedeniyle şirketlerin sadece yüzde 2’si denetlendi. Sınırlı denetimde bile kaçırıldığı tespit edilen vergi tüm şirketlerin ödediği kurumlar vergisinin yarısına erişti. Vergi yükü her zaman olduğu gibi bordro mahkumu emekçinin sırtında kaldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Suriye’de Aleviler hem katledildiler hem de “Esed artığı”, “mezhepçi fitne”, “provokatör” gibi suçlamalara maruz kaldılar.

Evrensel'i Takip Et