Kadınlar Suriye’deki Alevi katliamına tepkili: Dayanışma düne göre daha elzem
"Dünyanın seyirci kaldığı Suriye’deki Alevi soykırımının derhal son bulması için bizlerin sesini daha gür çıkarması gerekiyor."

Fotoğraf: Evrensel
Sevil Aracı
Adana–Suriye’deki savaş, yalnızca toprakları ve şehirleri yok etmedi, aynı zamanda etnik ve dini kimlikleri de hedef aldı. Aleviler, bu savaşın en acımasız mağdurlarından biri haline geldi. Suriye’nin HTŞ tarafından ele geçirilmesinin ardından ise bu tablo değişmedi. Türkiye’deki Arap Alevi kadınlar Suriye’deki Alevi katliamını kendi kimlikleri ve geçmiş travmalarıyla bağdaştırarak derin bir endişe ile takip ediyorlar. Adana’da Arap Alevi kadınlarla Suriye’de yaşananları ve yeni süreci konuşuyoruz.
"İktidar kendi bekası için Alevilere saldırıyor"
Adana’nın Yüreğir ilçesinde yaşayan Huriye Kilis, Suriye’de yaşananları şöyle ifade ediyor: “Suriye’deki Alevi halkı, kimliklerinden dolayı öldürülüyor, yerinden ediliyor. Bizim de tarihimizde benzer acılar var, kültürel olarak birbirimize çok yakınız. Alevi kimliğimizin bedelini her gün bir şekilde ödüyoruz. Kadınlar olarak da bu acıyı derinden hissediyoruz. Savaş, sadece etnik ve dini kimlikleri değil, aynı zamanda yaşamımızı tehdit ediyor.”
Savaşın iktidar sahipleri tarafından kışkırtıldığını düşünen Huriye Alevi kadınların kimliklerinden dolayı hem toplumda hem de savaşta hedef olduğunu belirterek, “İktidarlar kendi bekası için azınlıkları birbirine düşürmeye, toplumu kutuplaştırmaya çalışıyorlar. Ve bunda da başarılı oluyorlar.”
"Alevi olduğumu gizlemek zorunda kaldım"
Sohbete devam ederken Feride Işıl Peynirci ise Suriye’de yaşananların kabul edilemez olduğunu söyleyerek, “Hiçbir canlı aşağılanmayı ve düşünceleri için öldürülmeyi hak etmiyor” diyor.
Türkiye’de de Alevi kimliğine yönelik ayrımcılık olduğunu vurgulayan Feride Işıl; “Ayrımcılığa, kendi bilincim olgunlaşmaya başladığı zamandan beridir karşı çıkan, bunun için mücadele eden bir kadınım. Ben de inancımdan, kültürümden ve dilimden dolayı yaşamım boyunca hep ayrımcılığı maruz kaldım. Dilimi kullanmam hep engellendi, çalışma hayatım boyunca Alevi olduğumu gizlemek zorunda kaldım. Elbette bugün bu kimliğime gururla sahip çıkıyorum” diyor.
"Alevi katliamı sıçrar diye korkuyoruz"
Feride Işıl Peynirci kadın dayanışmasının önemine de dikkat çekerek, “Suriye’deki kadınlarla aramızda güçlü bir bağ var. Türkiye’de dayanışmamız, onların sesini duyurabilmemiz için çok önemli” diyor.
Feride Işıl’ın söylediği gibi, Türkiye’deki Arap Alevi kadınları, Suriye’deki kadınlarla kültürel ve dini benzerliklerinden dolayı bir dayanışma içinde. Bu dayanışma, hem savaşın yarattığı acılara karşı bir tepki hem de kimliklerinin yok olmasına karşı bir direncin ifadesi olarak ortaya çıkıyor.
"Hiçbir yere gitmiyoruz"
KESK Eski Eş Genel Başkanı Şükran Yeşil de Arap Alevi bir kadın olarak süreci yakından takip edenlerden. Yeşil, “Suriye’de Alevilerin yaşadığı kıyı kesimlerinde 6 Mart’tan bu yana HTŞ tarafından gerçekleştirilen katliamlarda çoğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere binlerce Alevi katledildi. Elbette bizler de Türkiye’de yaşayan Arap Aleviler olarak bu insanlık dışı süreci dehşet, korku ve kaygıyla takip ediyoruz. HTŞ Suriye’de tüm dünyanın gözü önünde Alevilere karşı bir soykırım gerçekleştiriyor” diyerek yaşanan katliamın Türkiye’de Arap Alevilerin yoğunluklu yaşadığı şehirlere sıçramasından endişe duyduğunu belirtiyor.
İktidarın Suriye’de gerçekleşen katliama ses çıkarmadığı gibi katledilenleri “Esad artığı” olarak nitelendirdiğini belirten Yeşil, “Ancak tüm asimilasyon politikalarına karşı, yüzyıllardır bu coğrafyada kendi kimliğimizle var olmaya çalışan Arap Alevileriz, buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz” diyor.
"Hepimiz ses çıkarmalıyız"
Azınlıkların yok sayılması, asimilasyon politikaları ve farklı inançları, halkları hedef alan soykırımların ülkelerin tarihinde kara leke olarak yer aldığını belirten Yeşil, “Barış yerine savaş, yaşam yerine ölüm kışkırtılıyor. Suriye’de tüm halkların ve inançların eşit, özgür, barış içinde bir arada yaşamasının yolu Ortadoğu’da barışın sağlanmasından geçiyor. Öncelikle dünyanın seyirci kaldığı Suriye’deki Alevi soykırımının derhal son bulması için bizlerin sesini daha gür çıkarması gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
"Kimliğimiz, inancımız bizim"
Türkiye’deki Arap Alevi kadınlarının söyledikleri, sadece bir bölgenin acılarını değil, tüm bir halkın mücadelesini de gözler önüne seriyor.
Kadınlar, geçmişte yaşadıkları benzer acıları hatırlayarak, Suriye’deki Alevi halkının yaşadıklarına dair duydukları derin acıyı anlatıyorlar. Bugün Ortadoğu’da yaşananlar, Suriye’de ve Türkiye’deki gelişmeler ise kadınların daha fazla birbirine kenetlenmesi gerektiğini gösteriyor.
Evrensel'i Takip Et