17 Mart 2025 04:01

Almanya Barış Konseyi'den van Ooyen: Hedef Avrupa’nın askeri gücünü yeniden tesis etmek

Almanya Barış Konseyi (Friedenratschlag) ve “Nie wieder Krieg” (Savaş bir daha asla) İnisiyatiflerinin Yöneticisi Willy van Ooyen ile Almanya’daki barış hareketi hakkında konuştuk.

Almanya Barış Konseyi'den van Ooyen: Hedef Avrupa’nın askeri gücünü yeniden tesis etmek

Fotoğraf: Evrensel

Yücel Özdemir
yozdemir@evrensel.net


Başta Almanya olmak üzere Avrupa silahlanmada rekor artış için harekete geçti. Almanya’da daha hükümet kurulmadan olası koalisyon partileri yeni savunma harcamaları üzerine anlaştı ve kararı eski meclisten geçirerek seçim sonrası yeni meclisin oluşmasını dahi beklemedi. Avrupa Birliği (AB) de kıta genelinde silahlanmaya 800 milyar avro ayrılması kararı aldı. Peki tüm bunlar neyin hazırlığı?

Almanya Barış Konseyi (Friedenratschlag) ve “Nie wieder Krieg” (Savaş bir daha asla) İnisiyatiflerinin Yöneticisi Willy van Ooyen ile Almanya’daki barış hareketi hakkında konuştuk.

Ukrayna savaşı nedeniyle AB ve Almanya büyük ölçüde silahlandı. ABD, Rusya ile savaşın sona ermesi için müzakerelere başladı ve belki de savaş yakında sona erecek. Buna rağmen ABD, AB ve Almanya askeri harcamalar için milyarlarca bütçe ayırdı. Neden? AB ve Almanya’nın hedefleri nelerdir?

Görünen hedef, diyalog ve uluslararası iş birliğiyle ulaşılamayan siyasi hedeflere, kapsamlı bir militarizasyon yoluyla askeri olarak ulaşılabilmesi. Ordu, savaşabilir hale gelmek için son derece güçlendirilmek isteniyor, böylece dünyanın diğer bölgelerine baskı uygulanabilecek. Bu nedenle Avrupa Birliği’nin 800 milyar avro ayırması öngörülüyor. Yine Almanya’da da ulusal düzeyde silahlanmaya ekten milyarlar akıtılması planlanıyor. Biz barış hareketi olarak, burada anlamsız bir askeri politika izlendiğini düşünüyoruz.

Hıristiyan Birlik CDU ve sosyal demokrat SPD, 400 milyar avroya kadar silahlanma planını eski parlamentonun kararıyla hayata geçiriyor, çünkü gelecekteki parlamentoda üçte iki çoğunluk olmayacak. Bu normal mi?

Bu bir skandal. Üstelik bu harcamalar, bütçe sınırlaması olmadan yapılabilecek. Bu, tamamen hesaplanamaz bir çılgınlık misyonu. Bu kadar büyük meblağın ayrılması, bir tartışma veya kamusal bir tartışma gerektirirken, seçilen yol demokratik bir yaklaşım değil. Bu nedenle, parlamentonun askeri amaçlar için araçsallaştırılması bu planların kararlılığını göstermesi açısından çok önemli.

‘İnsanlar değil çıkarlar söz konusu’

Rusya’nın, ABD’nin artık garanti vermemesi nedeniyle Almanya veya Avrupa ülkelerine saldırabileceği iddia ediliyor. Dolayısıyla “Kendimizi silahlandırmalıyız” diyorlar. Bu doğru mu?

Hayır, kesinlikle doğru değil. Temelde, Avrupa’nın askeri gücünü yeniden tesis etmek söz konusu. Bence bu argüman, AB için yıkıcı bir potansiyel de taşıyor. Çünkü askeri güce dayalı bir güvenilirlik sağlanamaz; Avrupa’nın hayatta kalabilmesi için barışçıl, iş birlikçi çalışma biçimlerine ihtiyaç var. Silahlanma, yoksullaşmayı ve temelde tekelci kapitalizmin gelişimini ilerletiyor. Halkın değil, sermayenin çıkarlarının dayatılmasıyla ilgilidir. Bu, her zaman öncü düşünce olmuştur. ABD’de de bunu en açık şekilde hissediyoruz; Musk ve Trump kombinasyonunun nasıl devlet yardımıyla tekel çıkarlarının dayatıldığını açık olarak ortaya koyuyor.

Çılgınca silahlanma, halkın yaşamını somut olarak nasıl etkiliyor ve etkileyecek?

Tüm sosyal sistemler etkileniyor: Kalkınma, altyapı, eğitim, sosyal hizmetler, entegrasyon. Kısıtlamaların tümü, askeri ve baskıcı karakter lehine aşındırılıyor. Bu sadece ordunun dış politik etkisiyle ilgili değil, aynı zamanda içeride de militarizasyonun uygulanması amaçlanıyor. Bunu Gazze Savaşı’na ilişkin tartışmalarda açıkça görüyoruz. Her eleştirel ifade, antisemitizm suçlamasıyla susturuluyor. Üniversitelerde sivil yaşam alanında çalışma yapma engelleniyor, zorunlu askerlik yeniden getiriliyor.

‘Sosyal kazanımlar silahlanmaya kurban ediliyor’

Bu kadar silahlanmanın olduğu koşullarda barış hareketi neler planlıyor? 

1914 ve 1939 dünya savaşlarına karşı direniş marjinal bir olguydu. Bu nedenle, barış hareketi olarak şimdi yeniden inşa çalışmalarına başlamamız ve direnişi örgütlememiz elbette önemli. Bunu, 29 Mart’ta Wiesbaden’de planlanan ABD’nin uzun menzilli füzelerinin konuşlandırmasına karşı yapılacak gösteriyle deneyeceğiz. Bu, demokratik bir meşruiyet olmadan, sadece bir el sıkışmayla uygulanmak isteniyor. Bu tür eylemler, barış hareketini Almanya’da militarizme karşı politik bir işaret haline getirmek için gereken direniş düzeyine ulaştırmak amacıyla geliştirmemiz gereken adımlardır. 

Eğer silahlanmayı durduramazsak, temelde toplumsal yaşam ve konut, eğitim, sağlık vb. alanlardaki kazanımlar yok edilecek. Silahlanma bu şekilde devam ederse, silah şirketleri ve onların arkasındaki sermaye güçleri zenginleşen tek kesim olacak.

Siz uzun yıllardır barış hareketi içindesiniz. ’80’li yılların başında da ABD’nin uzun menzilli füzelerine karşı gösteriler yapılmıştı. O zamanın durumu ile bugün arasında nasıl bir fark var?

O zamanlar farklı bir dönemdi. İnsanlar o zaman askerlik hizmetini reddediyordu. Bu uyanış atmosferi, barış hareketi için güçlü bir temel oluşturuyordu. “Bir daha asla savaş, bir daha asla faşizm” sloganı, silahsız ve tarafsızlığa bağlı bir cumhuriyet olduğumuz anlamına geliyordu. Bu barışçı tutumu yeniden canlandırmalı ve insanların zihnine yerleştirmeliyiz. Farklı bir toplumsal, siyasi ve uluslararası perspektif geliştirmek ve bunu barışçıl bir dünya, barışçıl bir birliktelik ve iş birlikçi bir yaklaşıma dönüştürmek bizim görevimiz. Birkaç on yıl önce Vladivostok’tan Lizbon’a kadar sınırları olmayan bir Avrupa düşünüyorduk. Bu sınırsız Avrupa tamamen çöktü ve milliyetçi yol yeniden etkili hale geldi. Bu ciddi bir sorun.

Barış hareketi 29 Mart’ta sokacağa çıkacak

Wiesbaden’de 29 Mart’ta uzun menzilli füzeler karşıtı gösteriden bahsettiniz. Ne planlanıyor ve kimler katılıyor? 

Amacımız, bu tür askeri yapılara ve dolayısıyla askeri güçlerin yoğunlaşmasına karşı direnişi örgütlemek. Ancak bunun nasıl gerçekleşeceğini de ortaya koymalıyız. Bunu Wiesbaden’le yeniden başlatmak istiyoruz ve geniş bir ittifak oluşturduk. Sendikalar da kısmen çağrı yapıyor, ancak hâlâ mücadele ediyoruz, çünkü sendikalar içinde de barış meselesi biraz geri plana itildi. Sendikalar içinde bunun yeniden kalıcı bir tutum haline gelmesi için de mücadele etmeliyiz. Sadece silahsızlanarak ve barışçıl bir toplumsal iklim yaratarak herkes için makul bir yaşam sağlayabiliriz. Tüm Avrupa’da, Almanya’da da bir sağa kayma var. Irkçılık ve milliyetçilik yeniden yükselişte. Şu anda hemen bir karşı cevap formüle etmek belki zor. Ancak Avrupa’da iş birliği, yumuşama politikası ve silahsızlanmaya dayalı temelden değişmiş bir siyasi atmosferin yeniden ortaya çıkması için çalışmalıyız.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği

Yüzsüzlük seferberliği

“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.

Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.

Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.

Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et