‘Daha iyi çalışma koşulları, daha iyi ücret için’
Örgütlendiğimiz sendika bugüne kadar bizleri savunmak yerine her koşulda patronun yanında saf tuttu ve fabrika yönetiminin bizleri ezmesine ve yoksulluğa itmesine seyirci kaldı.

Fotoğraf: Evrensel
Metal işçisi bir kadın
İstanbul-Esenyurt
Merhaba Evrensel okurları, ben 21 yaşında çalışma hayatına atılan bir kadın işçiyim. Uzun yıllardır sağlık sektöründe çalışıyorum. Çalıştığımız sektörün ismi sağlık ama gelin bir de o sağlık ürünleri üretilirken işçilerin nasıl sağlığından olduğunu görün. Fabrikamız el değiştirdikten sonra Koç Holdinge bağlandı. Henüz Koç’a geçmeden önce hepimizin içinde daha iyi şartlara ve ücretlere kavuşacağımız inancı oluşmuştu. Üstüne bir de sendikalı olunca bizden daha mutlusu yoktu ama sonrasında o tozpembe hayallerin yeri gerçekleri buldu; düşük ücret, mobbingler ve ağır çalışma koşulları.
Fabrika el değiştirdi, Koç oldu. Belli ki iki taraf kazandı ama biz işçiler yine ezilmeye devam ettik. Fabrikamız kendi sektöründe bayağı tanınmış ve markalaşmış bir fabrika ve bu markalaşmayı biz işçilere borçlu ama ne hikmetse haklarımızı hiçbir zaman tam hakkıyla alamadık. Tam aksine gittikçe borca battık, gittikçe yoksullaştık. Hem çalıştığımız ortama alışmışlıktan hem de her birimizin bakmakta yükümlü olduğu ailelerimiz olduğundan dolayı işimizi bırakıp gidemiyoruz da. İşimizi bırakıp gitmek yerine bir sendikada örgütlenmeyi seçtik ama o da bize bir çare olmadı. Sendikalaşma sürecimiz de, sonrası da hep sancılı oldu; sendika için mücadele eden bir çok arkadaşımızı işten çıkardılar. Hâlâ da türlü bahaneler ile işçi çıkarmaya devam ediyorlar. Yeni patronlarımızın ve sendikamızın bize vaatlerinin sonucunda her şeyin çok güzel olacağını düşündük ama sonucu bizler için hayal kırıklığı oldu. Hepimizin kafasında şu soru ve suçluluk oluştu; “Yanlış bir sendika mı seçtik?’’ fabrikamızın yarısından çoğunun kadın işçi olmasına rağmen 8 Mart’ta ne bir hediye verildi, ne de sendikamız tarafından 8 Mart’ın biz işçilere tarihi anlatıldı. Önemli olan verecekleri hediyenin değerli olup olmaması değil, onları zengin eden biz işçileri önemsiyor olmalarıydı.
Örgütlendiğimiz sendika bugüne kadar bizleri savunmak yerine her koşulda patronun yanında saf tuttu ve fabrika yönetiminin bizleri ezmesine ve yoksulluğa itmesine seyirci kaldı. Emek Partisinin “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyasından yeni haberdar oldum ve bildirilerini yeni okudum. Kendime yakın olduğum her arkadaşıma kampanyayı anlatarak ve imza kampanyasına destek vererek başlatılan kampanyayı ben de bu şekilde sahiplendim. Tüm işçilerin bu kampanya etrafında birleşmesini ve işin bir parçası olmasını gerektiğini düşünüyorum.
Evrensel'i Takip Et