16 Mart 2025 20:04

Bir mecbur insan 'İsmail Öğretmen'

İsmail Öğretmen, 2021’de emekli olduğunda da sendikal mücadeleyi bırakmadı, devrimin en uzun koşusuna kaldığı yerden devam etti.

Bir mecbur insan 'İsmail Öğretmen'

İsmail Demir

6 Şubat Depremi’nden iki gün sonra dayanışma için Eğitim-Sen İstanbul 9 no’lu şubedeydim. Aklımda, dudaklarımda Ahmed Arif’in “ Öyle mahzun, öyle garip” dizesini geçirirken bir şeyler kopuyordu içimden. Tarifi olmayan bir kederdi yaşanılanlar, yaşadıklarımız. Aniden bir ses, yüreğimdekilere cevap verdi yine Ahmed Arif’in dizesiyle “Öyle yıkma kendini” diyerek. Bu ses umudun sesiydi, yıkıntılara inat edercesine. Bu ses İsmail Demir’in, İsmail Öğretmen’in sesiydi. Ömrünü adadığı TÖB-DER’in, Eğit-Sen ’in, Eğitim-Sen’in sesiydi. Emek mücadelesinin sesiydi, bütün yıkımlara karşı var olmanın sesiydi, karanlığa ışık olanların sesiydi.

Elinde siyah bir çanta

İsmail öğretmeni, 2016 yılının Şubat ayında tanımıştım. Elinde siyah bir çantayla öğretmenler odasına girip yanıma gelmişti. Kendini tanıtıp unutulmaz bir dostluğu başlatacak olan bir sohbetle TÖB-DER’i, Eğit-Sen’i, Eğitim-Sen’i anlatıyordu, gözlerinde hiç bitmeyen bir umutla. Bana “Üye olacağınız söylendi, çok mutlu oldum” dedi. İsmail öğretmen, benim için gelmişti okula. Ben Eğitim-Sen’e üyelik formunu doldururken onun gözlerindeki umut, yüzünün bütün kıvrımlarına yansımıştı. Sonra bana dönüp "Artık, sen de karanlığa aydınlık olanlardansın” dedi.

Okulu her ziyaretinden sonra “Beni bekleyenler var, aydınlıkla karanlığın savaşı devam ediyor” derdi. Arabası yoktu. Kimileyin otobüsle, kimileyin minibüsle, kimileyin yürüyerek arşınlardı okulları. Bir gün bile halinden şikâyet etmedi. Çünkü o, örgütlü mücadelenin, insanlığı kurtaracağına inanırdı bütün yokluklardan, yoksunluklardan.

İsmail Öğretmen; herkesle konuşur, sohbet ederdi. Tanımadığı bir öğretmenin- hangi siyasi görüşten olursa olsun- derdiyle dertlenir, çözümü için çabalardı. Her yerdeydi, herkesleydi. İmza günümde, söyleşilerimde hep en ön saftaydı. Açık sözlüydü. "Ya Tarık Hocam, şu yazını okuyamadım, darılma, ilk fırsatta okuyacağım” deyip gönlümü alırdı.

Kurtuluş yok tek başına

İsmail Öğretmen, 2021’de emekli olduğunda da sendikal mücadeleyi bırakmadı, devrimin en uzun koşusuna kaldığı yerden devam etti. Eğitim-Sen’in İstanbul 9 no’lu şubesinde bitip tükenmek bilmeyen enerjisiyle bizlere örnek olurdu. Ne zaman sendikaya uğrasam sendikada onu görür, yürekten sarılırdım. Sonra başlardık Nâzım’dan, Baykurt’tan, Nesin’den konuşmaya. Bazen de kendisinden.

İsmail öğretmen, 69 yıllık yaşamında nice baskılara, zulümlere göğüs germişti. 77’nin 1 Mayıs’ında Taksim Meydanı’nda da, 12 Eylül Cuntasının gözaltılarında da, İhraç edildiği günlerde bir semt pazarında da onu görürdük emeğiyle ekmeğini kazanırken. Çünkü o bir Mecbur İnsandı. Gözaltılara, tutuklamalara, ihraçlara, baskılara karşı Yaşar Kemal’in Mecbur İnsanlarındandı İsmail öğretmen. Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Rıfat Ilgaz gibi mücadelesi olanların soyundan gelirdi.

İsmail Öğretmen'i en son 13 Ocak İş Bırakma eyleminde görmüştüm. Yaşı 70’e dayanmış, emekli olmuş bir öğretmenden çok sanki öğretmenliğe yeni başlamış bir genç vardı karşımızda. Nâzım’ın dizelerine kulak veriyordu İsmail Öğretmen. ”Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamı / yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin” Soğuk ve yağmurlu bir günde bizimle omuz omuza kilometrelerce yürüdü. Onu görünce mutlu ve umutlu olmamak elimizde değildi. Beyazıt’taki yürüyüş sırasında binlerce öğretmen Bertolt Brecht’in "Kurtuluş yok tek başına/ Ya hep beraber ya hiçbirimiz” dizelerini haykırırken bu dizelerin İsmail Öğretmen için yazıldığını düşündüm. Onun gibi devrimci ve örgütlü mücadeleye inananlar için yazıldığını…

Unutabilir miyim seni hiç?

İsmail öğretmen okul yıllarında da, öğretmenlik döneminde de, sendikal çalışmalarında da “Hak verilmez, alınır” şiarıyla hareket etti. Ta ki 7 Mart sabahına dek… Ölüm haberini aldığımda, bir yanımın eksildiğini hissetim. Orhan Kemal’in, hapishanede Nâzım’dan ayrılırken yazdığı dizeler geldi aklıma  “Unutabilir miyim seni hiç?/ Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim,/ …Ve kavga etmeyi senden!”

İsmail Demir, İsmail Öğretmen, İsmail Yoldaş ben ve benim gibi nice öğretmenlere en büyük öğretmenliği yaptı. İstanbul Eğitim-Sen 1 no’lu şube başkanlığı yaparken de Istanbul Eğitim-Sen 9 no’lu şubeyi kurarken de bizlere kavgayı, mücadeleyi, onurlu bir yaşamı öğretti. Emin olun, o da sizinle beraber bu yazıyı okuyor ve tebessüm ederek “İlahi Tarık Hocam, neler yazmışsın öyle” diyordur. Evet, İsmail Öğretmen’im, ben yazmaya sen de yaşamaya devam edeceksin yarınlarımızda, ta ki kısa çöp uzun çöpten hakkını alıncaya dek.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et