İliç maden katliamının ilk duruşması görülüyor | Uğur Yıldız'ın ailesi: Tüm sorumlular yargılanmalı
İliç’te maden katliamı davası öncesi konuşan CHP'li Deniz Yavuzyılmaz, "Raporlarda üretim baskısı olduğu açık" derken hayatını kaybeden Uğur Yıldız'ın ailesi ise davadan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Fotoğraf: DHA
Erzincan – İliç’te SSR Mining ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Madencilik’e ait altın madeninde 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen ve 9 işçinin hayatını kaybettiği ve çevre felaketine neden olan pasa dağının çökmesi ile ilgili davanın ilk duruşma Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Dava öncesi TBMM'de kurulan araştırma komisyonuna sunulan ilk bilirkişi keşfinde Murat Kurum'un sorumluluğuna işaret edilirken bilirkişi heyeti değiştirilmiş, yeni bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda ise sorumluluğu ortadan kaldırılmıştı.
"Açık ihmal ve üretim baskısı olduğu görülüyor"
Duruşma öncesi CHP, DEM Parti ve TİP milletvekilleri ölen işçilerden Uğur Yıldız'ın fotoğrafının yer aldığı pankartla adliye binasına kadar yürüdü. Adliye binası önünde yapılan açıklamada konuşan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, “13 Şubat 2024 tarihinde İliç’te Anagold şirketinin altın maden sahasında bir felaket yaşandı ve 9 işçimiz hayatını kaybetti. Bu felaket olduğu andan itibaren bölgede hep birlikte bu olayın üzeri örtülmesin diye büyük bir mücadeleye girdik. Aynı zamanda burada verilen mücadelenin bir buna benzer başka felaketin de gerçekleşmesine engel olması için hep birlikte mücadele ettik. Hazırlanan bilirkişi raporları, bilimsel raporlar, daha önce bu atın maden sahasında yapılan usulsüzlükler, buna benzer felaketlerin habercisi olarak yaşanmış olan olaylar dikkate alındığında buradaki felaketin doğal bir afet olmadığı açık ve net bir şekilde görülüyor. Burada bu maden sahasının nihai ÇED raporları hazırlanırken, bu raporlar yetkililer tarafından imzalanıp onaylanırken bu felakete giden yolun taşlarının bir bir döşendiğine şahitlik ediyoruz” dedikten sonra 2021 yılında altın maden sahasının ikinci kapasite artışına ÇED onayı veren Murat Kurum’un ilk bilirkişi raporlarında asli kusurlu sayıldığını hatırlattı.
Katliamla ilgili hazırlanan tablolarda solüsyonun fazlaca kullanıldığını belirten Yavuzyılmaz, “Fezlekedeki tablolarla da gösterildiği üzere kaymanın yaşandığı yığın liç sahasında serilen malzeme ve bu serilen malzemenin içinde kullanılan solüsyonun oranında değişiklikler yapılıyor. Bu yığın liç sahasında kullanılan sıvı miktarı en yüksek seviyeye getiriliyor. Dolayısıyla da sıvılaşma artıyor. Buradaki kayan yığın liç malzemesi artık duyarlılığını kaybediyor ve felaket göz göre göre geliyor. Solüsyon kullanılırsa o kadar çok altın üretildiğini biliyoruz. O nedenle bu sahada üretim baskısı yapıldığını, kâr hırsıyla tedbirlerin alınmadığını görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan İliç Faciasını Araştırma Komisyonunda ortaya çıktı ki, bakanlıkların hiçbiri sorumluluk kabul etmiyor” şeklinde konuştu.
Ölen işçinin anne ve babasından açıklama
Ölen işçilerden Uğur Yıldız'ın babası Ali Ekber Yıldız da adliye binası önünde açıklama yaptı. Oğluyla birlikte 9 madencinin felakette yaşamını yitirdiğini söyleyen Ali Ekber Yıldız, “Dünyada bu yığına en fazla 150 metre kadar izin verilirken bu madenin toplam yığın yüksekliği 255 metre olarak tespit edilmiştir. Bu sebeple fazla yükselen siyanür çamur olduğu için kendi ağırlığını taşıyamayarak bu liç havuzuna yani çamur dağına yönelik yönetime rapor ediliyor. Mühendisler inceleme yapıyor ve bu çamurdan dağın her an patlayabileceğini rapor ediyorlar. Buna rağmen maden çalışmaya devam ettiriliyor. Neden önlem alınmadı? Neden madene inen yollar kapatılmadı? İş güvenliği neden görevini yapamadı? Kim ya da kimler engel oldu? Madenleri denetlemekle sorumlu Çevre Bakanlığı neredeydi?” diye sordu.
Anne Sevda Yıldız, “Ben sonuna kadar davamı götüreceğim, asla vazgeçmeyeceğim. Elimden geleni yapacağım. O ocağı onlara açtırmayacağım. Halkı düşünüyorlarsa iş imkanları yaratsınlar” açıklamasında bulundu.
Sendika ve kurumlar davaya müdahil olmak istedi
Duruşmaya, tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle, bazı tutuksuz sanıklar, taraf avukatları, müşteki yakınları, siyasi parti temsilcileri katıldı. Tutuklu sanıklar Ali Rıza Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ise duruşmaya bağlı bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşmaya, firari sanıklar, John H, Kenan Ö, Luis Q, Vınh Luu D L, Kevin James G, Kevin Joseph R. ve Wıllıam Keıth M. ise katılmadı.
Avukatların, daha büyük bir duruşma salonu talebi, UYAP ve SEGBİS sisteminin taşımasının mümkün olmadığından ve uzun süre alacağından reddedilerek, bundan sonraki celseler için uygun ortam ve fiziki şartlar sağlandığı takdirde mevcut duruşma salonun haricinde yapılabileceği yönünde karar verildi.
Duruşmayı takip eden Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, İstanbul Barosu ve TTB Çevre Komisyonu dosya için müdahillik talebinde bulundu. Dev Maden Sen avukatı, hayatını kaybeden Uğur Yıldız’ın sendikalarına üye olduğunu, sistematikleşen iş cinayetlerine karşı müdahil olmak istediklerini söyledi. Müdahillik taleplerini alan mahkeme, taleplere dair kararı sanıkların savunmasından sonra vereceğini söyledi.
Salonda çıkan bir tartışma sonucunda duruşmaya 20 dakika ara verildi. Tartışma, Deniz Yavuzyılmaz'ın tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle'nın avukatına elini cebinden çıkar demesiyle başladı. Verilen aranın ardından Tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle'nin sorgusuna devam edildi.
Suçlamaları kabul etmeyen ve herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını öne süren Guılle, şöyle konuştu:
"Kaza öncesi ve kaza anında üstüme düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiğimi belirtmek isterim. Anagold'da 'başkan yardımcısı' olarak görev aldım. Görevim gözlem yapmak ve rapor hazırlamak. 40 yıllık çalışma hayatımda daha önce böyle bir operasyonda yer almadım. Madencilik alanında 40 yılı aşkın çalışmama rağmen daha önce ne Türkiye'de, ne de başka yerde böyle büyüklükte kaza görmedim, duymadım. Benimle aynı sürede Cengiz D. çalışmaktaydı. Benim asıl görevim, maden sahasında olanları kendisine raporlamaktı.
Sabah saat 10.00'daki rutin toplantımızda maden sahasında oluşan çatlakları tartıştık ve ne gibi önlemler alabileceğimizi yöneticilerimizle görüştük. Toplantının ardından durumu ilk elden değerlendirmek üzere sahaya kadar gitmek üzere karar aldık. Ancak alana yaklaştığımızda bölgenin yoğun barikatlarla kapatılmış olduğunu öğrendik. Oradaki amir geçmemize izin vermedi. Nihayet alana girdiğimizde küçük çatlaklar gözlemledik. Ancak sahayı daha geniş bir yükseklikten gözlemlemek için yüksek alana çıktım. Murat B.'ye istifleme işlemi yapılmaması gerektiğini söyledim ve istifleme durdu.
Benim görevim gözlemleme ve rapor hazırlamaktı. Öte yandan 11.00'den sonra ofise döndüm ve derhal durumu Amerika’daki merkeze bildirerek görevimi yaptım. Saat farkından dolayı mailime cevap alamadım. Bundan yaklaşık 3 saat geçti ve bu olay meydana geldi. Durumun ciddiyetinin anlaşılması üzerine çalışanlar tahliye edildi, kurtarma çalışmaları başlatıldı ve ilgili kurumlara bilgi verildi." diye konuştu.
Guılle, Anagold bünyesinde 28 aydan daha kısa bir süre çalıştığını ve günlük faaliyetlere dahilinin olmadığını iddia ederek, "Yalnız gözlem ve rapordan sorumlu olmama rağmen olay günü bundan fazlasını yaparak çalışanların göçük altında kalmasına engel oldum. Olayın ciddi olduğunu çalışmaların durdurulması gerektiğini ve solüsyon kesilmesini ben söyledim. Birlikte değerlendirdiğimde ne olay günü, ne de öncesinde hukuka aykırı davranışım bulunmamaktır. Hukuka aykırı hiçbir davranışım olmamasına rağmen bir yıldan fazla süredir tutuklu bulunmaktayım. Öncelikle tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara'nın toprak altında kalarak hayatını kaybettiği, İsa Taşdelen ve İshak Demir'in yaralandığı toprak kaymasına ilişkin hazırlanan iddianamede, Kanadalı SSR isimli şirketin global projeler başkan yardımcısı, Anagold firmasının ülke müdürü, operasyon başkan yardımcısı, yatırım projeleri müdürü, şirket mühendisleri ve diğer çalışanların arasında bulunduğu 43 sanık yer alıyor.
Sanıklardan 12’sinin “asli kusurlu”, 31’inin ise “tali kusurlu” olduğu tespiti yapılan iddianamade, tüm sanıkların “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak” suçundan 2 yıldan 15’er yıla kadar, altın madenini o dönem işleten şirketin Kanadalı 3 yöneticisinin ayrıca “Çevreyi taksirle kirletmek” suçundan ise yalnızca 2 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Savcı, baroların, derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin katılma taleplerini reddini, ailelerin katılma taleplerinin kabulünü istedi. İstanbul ve Erzincan Barosu, siyasi parti, baro, stk, dernek, ile talepte bulunanların dosyada mağdur, suçtan zarar gören olarak görülmediğinden, taleplerin reddine ayrı ayrı karar verildi. Mağdur ve müştekiler yönünden ise katılma taleplerinin sanık avukatlarının beyanlarından sonra karar verecek. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et