Tamponlar arasında sıkıştırılan biz olmayalım
"Biz birlikte olursak ne sendikal bürokrasi ne Erdoğan-Şimşek programı karşımızda durabilir. Tamponlar arasında sıkıştırılan biz demir yolu işçileri olmayalım."

Fotoğraf: Demiyolu işçileri
Bir grup makinist
Ankara - Yaklaşık 600 bin işçiyi ilgilendiren kamu çerçeve protokolü sürecine ilişkin, bir grup işçi makinist olarak görüşlerimizi aktarmak istedik. Bu süreç 7 bini makinist yaklaşık 15 bin Demiryol-İş üyesi işçiyi ilgilendiriyor. Her sözleşme döneminde aynı şeyi yaşıyoruz. Üyesi olduğumuz Demiryol-İş’in taslağında ne talep ettiğini, işveren sendikası Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikasıyla (TÜHİS) görüşmeler ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Her dönem kapalı kapılar arkasında, şeffaf olmayan bir süreç işletiliyor. Sendikacıları uyarıyoruz, tüm süreçleri işçinin onayını alarak yürütürseniz sizin faydanıza olacaktır. Yoksa saltanatınızın son bulması için elimizden geleni yapacağız.
Bu sözleşme dönemi kamu işçileri için tarihi önemde. Çünkü çeyrek asırdır iktidarda olan AKP ve iktidarın koltuk değneği görevini gören Türk-İş ve Hak-İş bürokrasisi yıllardır bizi yoksulluk sınırının yarısında bir ücrete mahkum ediyor.
Biz işçi makinistler tonlarca yükü adeta sırtımızda taşırcasına, mesafeler fark etmeksizin hizmet üretiyoruz. Size şöyle anlatalım; ülkenin madenlerini, yakıtlarını, konteynerlerini limanlara, aileleri de sevenlerine kavuşturuyoruz. Bazen evden bir çıkıyoruz, en az 24 saat sonra tekrar evimize gelebiliyoruz. “Bir tek siz mi çalışıyorsunuz?” diyebilirsiniz. Elbette öyle değil ama gerçekten sorumluluğu çok fazla olan bir meslek grubuyuz ve hak ettiğimizi almadığımızı düşünüyoruz. Şu an bizim saat ücretimiz son enflasyon farkıyla birlikte 220 TL oldu. Aylık ortalama çalışma süremiz üzerinden hesaplama yaparsak elimize geçen rakam yan haklarla birlikte 50 bin lirayı buluyor. Yani anlayacağınız, üyesi olduğumuz konfederasyonun açıkladığı yoksulluk sınırına bile yaklaşamıyoruz. Yaptığımız iş ülke ekonomisine milyarlarca lira katkı sağlarken, taşımacılığını yaptığımız vagonlar üzerinden şirketlerin kasalarına da milyarlarca lira para aktarıyor.
Diğer yandan da hayat pahalılığı karşısında alım gücümüz düşüyor. Çarşıda, pazarda, markette fiyat araştırması yaparak günü kurtarmaya çalışıyoruz. Biz demir yolu işçileri vagonlar arasındaki tamponlar arasında sıkıştırılmış gibi sıkıştık kaldık. Tamponun bir tarafında çeyrek asırdır ülkeyi yöneten AKP diğer tarafta da sendikal bürokrasinin baş aktörünün genel başkanlığı yaptığı Demiryol-İş.
Buradan şu çağrıyı yapmak istiyoruz. Öncelikle üyesi olduğumuz sendikanın üyelerine ve tüm kamu işçilerine; sözleşme sürecinin bitmesini beklemeden sendika şubelerimizi her gün her saat diken üstünde tutmalıyız. Sürecin nasıl işlediğine dair şubelerimizden genel merkezlerimize kadar istikrarlı bir şekilde doğru bilgiler almak için çaba sarf etmeliyiz. İş yerlerinde temsilcilerin de içinde olduğu toplu sözleşme komitelerini kurmalıyız. Eğer böylesi adımlar atmazsak zaten sendikal bürokrasinin aktörleri biz işçilerin onayını almadan sözleşmeyi oldubittiye getirip imzalayacaklardır. Sonrasında bahaneleri hazır zaten: “Erdoğan-Şimşek politikaları müsaade etmedi.” Biz birlikte olursak ne sendikal bürokrasi ne Erdoğan-Şimşek programı karşımızda durabilir. Tamponlar arasında sıkıştırılan biz demir yolu işçileri olmayalım.
Evrensel'i Takip Et