18 Mart 2025 04:15

Yaşlı nüfus artarken bakım sistemleri güçlendirilmeli

Türkiye, 2024 yılında hızla çok yaşlı nüfusa geçerken, yaşlı bireylerin bakım sistemlerini değerlendiren Prof. Dr. Sevnaz Şahin, yaşlı bakım hizmetlerinin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Yaşlı nüfus artarken bakım sistemleri güçlendirilmeli

Fotoğraf: Pixabay

Ramis Sağlam
ramissaglam@hotmail.com


TÜİK’in her yıl mart ayında yayımladığı yaşlılara ilişkin veriler, “yaşlılar, 2024” başlığı ile 13 Mart’ta yayımlandı. Yayımlanan verilere göre yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi iken son beş yılda yüzde 20.7 artarak, 2024 yılında 9 milyon 112 bin 298 kişiye ulaştı. 2024 yılında yaşlı nüfusun yüzde 44.6’sını erkekler oluştururken, yüzde 55.4’ünü kadın nüfus oluşturdu.

Nüfus projeksiyonlarının demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryoya göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında yüzde 13.5, 2040 yılında yüzde 17.9 olacağı öngörüldü.

Yine TÜİK raporunda nüfus verilerine göre en az bir yaşlı fert bulunan haneler içinde tek kişilik yaşlı hane halkı oranının en yüksek olduğu il, 2024 yılında yüzde 34.4 ile Balıkesir olurken, oranın en düşük olduğu il ise yüzde 8 ile Hakkâri oldu.

TÜİK verilerini değerlendiren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Sevnaz Şahin ile hızla yaşlanan nüfusun bakım sorunlarını konuştuk.

Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olan yaşlıların oranı yüzde 23.3 oldu

Dünyada 80 yaş üstü nüfusun, yaşlı nüfus içinde en hızlı büyüyen yaş grubu olduğunu belirterek sözlerine başlayan Şahin, Türkiye’de de benzer durumun yaşandığını, 80 yaş üzeri nüfusun yüzde 18.17’yi oluşturduğunu, önümüzdeki 15 yıl içinde, 2040 yılında bu oranın yüzde 23.6’ya ulaşacağını söyledi.TÜİK verilerini değerlendiren Şahin, “Bu veriler de göstermektedir ki Türkiye nüfusu hızla yaşlanmaktadır. Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş, sağlık göstergelerinde düzelme (Bebek ölüm oranlarında düşüş, sağlık ve yaşam koşullarında göreli iyileşme) önemli ölçüde etkili olmaktadır” dedi.  

Yoksulluk ve yaşam koşulları istatistiklerine değinen Şahin, “2024 yılında toplam nüfusun yüzde 29.3’ü yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında iken yaşlı nüfus için bu oranın yüzde 23.3 olduğu bilgisini aktardı. Yaşlı bireylere yönelik hizmet ve politikalarda değişen sosyoekonomik ve demografik yapının göz önüne alınması gerektiğinin altını çizen Şahin, “Artan yaşlı nüfusu ve onların taleplerini almadan yürütülen politikalar yaşlı bireylerin toplumsal refah ve esenliğini olumsuz etkilemektedir. Toplumsal katılım ve yaşam kalitesini düşürmekte, yaşlı bağımlılık oranını artırmaktadır. Bu da topluma daha çok sağlık ve bakım maliyeti olarak yansımaktadır. Kısaca bugün yararlandığımız değerler ve birikimleri yaşlılara borçlu olduğumuzu, onlara hak ettiği yaşam koşulları ve değerleri sunmak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Bunun için çağdaş ülkelerde olduğu gibi hak temelli sağlık, bakım ve sosyal koruma sistemini kurmamız gerekiyor” diye konuştu.

"Yaşlılar evinde ve alışık olduğu çevrede yaşamak istiyor"

Yaşlılarla yaptıkları çalışmalardaki sonuçları aktaran Şahin, yaşlıların evinde ve alışık olduğu toplumsal çevrede yaşama isteklerinin ön plana çıktığına işaret etti.

Yaşlıların taleplerinin karşılanması ve refahının korunmasının altını çizen Şahin, “Yaşlıların yerinde yaşlanma taleplerine karşılık gelecek sosyal çevrelerin, hizmetlerin ve politikaların oluşturulması ve yürütülmesi gerekmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı huzurevi sayısı 2020 itibarıyla 156 olup kapasitesi 15 bin 156 kişidir. Bakım gereksinimi olan yaşlı bireylerin de yararlandığı engelli bakım ve rehabilitasyon merkezi sayısı 381 olup bunların kapasitesi 8 bin 929 kişidir. Bu veriler de göstermektedir ki, evde bakım ve kurumsal bakım sistemimiz henüz yaşlı nüfusun tercihine göre evde ve kurumda bakım gereksinimini karşılamaya yetmemektedir” dedi.

Evde bakım ve destek hizmetleri yakıcı bir sorun

Mevcut evde bakım ve destek hizmetlerinin sınırlılığı, bakıcı sorunu ve kamusal kurumsal bakım merkezlerinin yetersizliğinin yoksulluk ile de birleşmesiyle, yaşlılar ve yakınları açısından en can yakıcı sorunlar arasında yer alıyor.

Bakım ve bakıcı sorununun çok önemli bir problem olduğuna vurgu yapan Şahin, “Aileye ve ailede kadına yüklenen bakım sorumluluğu, yaşlı birey ve bakıcının yaşam kalitesi açısından da önemle üzerinde durulmasını gerektiriyor. Yaşlı bireylere yönelik evde bakım, yaşlı danışma ve dayanışma merkezi, demans ve alzaymır hastalığı olan ileri yaş grubu için gündüz bakım merkezleri, yaşlıya yönelik hizmetlerin çeşitlendirilerek ve kapsayıcılığı artırılarak, kent merkezleri dışında kentin dezavantajlı bölgeleri ve kırsal bölgelerini de içerecek şekilde yaygınlaştırılması gerekmektedir” dedi.

"Yaşlı sağlığı hizmetlerini güçlendirmemiz gerekiyor"

Yaş ilerlemesinin fiziksel, sosyal, ekonomik, psikolojik olmak üzere pek çok değişikliği beraberinde getirdiği biliniyor. Yaşlı bireylerin gündelik yaşamlarını sürdürme süreçlerini değerlendiren Şahin, “Yaşlıların hastalık ve bağımlı kalma riski sosyoekonomik ve çevresel koşullardan etkilenir. Ekonomik problemi olan yaşlıların bakım, beslenme, hijyen ve benzeri konularda ciddi sorunları ortaya çıkar. Bu da yaşlıların sosyal entegrasyonunu azaltır veya bozar. Birçok fiziksel, fizyolojik ve çevresel faktörler yaşlılarda hareketsizlik nedenidir. En sık rastlanan nedenler, kas-iskelet sistemi bozuklukları, sinir sistemi bozuklukları, kalp-damar hastalıkları, akciğer hastalıkları, işitme ve görme problemleri, çevresel nedenler ve diğer nedenlerdir” bilgisini verdi.

Evrensel'i Takip Et