MESEM’li bir genç işçi, Genç Hayat’la tanışınca
Anladım ki kendimi korumanın yolu çakı, top, tüfek vs. değil. Asıl yol benim gibi düşünenlerle, sorunları olanlarla birleşerek ses çıkarmak.

Fotoğraf: DHA
MESEM öğrencisi
Zonguldak
Elektrik ve Elektronik bölümünde okuyan 10. sınıf bir MESEM öğrencisiyim. MESEM’li olmanın sorunlarından birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım.
MESEM’de ilk günüm ustanın elime tutuşturduğu beton kırma makinasıyla başladı. Daha önce Genç Hayat’ta okuduğum MESEM yazılarında arkadaşlarımın anlattıklarını görünce benim durumumun gayet iyi olduğunu düşündüm, giderlerimin iş yeri tarafından karşılanması ve maaşımın 20 bin TL olması ilaç gibi gelmişti. Fakat çok geçmeden gördüm ki bu ilaç zannettiğim şartlar zehir oldu.
Hayatımda duymadığım küfürlere maruz kaldım
Binbir türlü hakaret, aileme varıncaya kadar küfür ve şiddete maruz kalmıştım. Bunların sebebi de genelde bir çekirdeği doldurmayan bahaneler, sebepsiz olaylardan kaynaklıydı. Sanki bu sektörde 40 yıldır çalışıyormuşum gibi işi bilmemi, çalışmamı bekliyorlardı. Mesela ilk yaşadığım hakaret yanlışlıkla kablonun üzerine basmam nedeniyleydi. Ustamdan ilk yediğim küfürdü ama son olmadı. Bu süreci hayatımda ilk kez duyduğum başka küfürler ve hakaretler takip etti. Ustam sanki hakaret etmek için yanlış bir hareketimi gözlüyor gibiydi. Biraz olsun öğrendiğim işler için başımda bekleyerek, bir anda ortaya çıkarak varlığıyla beni tehdit ediyordu, kendimi küfür işitmeye hazırlıyordum. Bu çalışma şartlarında iş kazaları da kaçınılmaz oldu tabii.
MESEM’de günlerim kabusa döndü
O günü hiç unutamıyorum. Daha hızlı olmam gerektiğini söyleyerek sürekli açığımı arayan ustam yüzünden makinenin artı kutuplarına temas ettim ve elim parçalandı. Bunun üzerine yine bir torba azar ve küfür işittim. Yanlış yaptığım işler nedeniyle şiddete maruz kaldım ve en sonunda dayanamayarak kendimi savunmak zorunda kaldım. Yaşadıklarımı artık kabul etmek istemiyordum.
Günlerim kabusa dönmüştü. İşe giderken ayaklarım geri geri gidiyordu. Severek, isteyerek gittiğim MESEM burnumdan gelmişti. İşe gitmeye o kadar korkuyordum ki kendimi savunmak için bir çakı bile edinmiştim, işe giderken yanımda götürüyordum. Çok geçmeden maalesef kendimi savunmak zorunda kaldım. Bu olay sonunda da işten atıldım. Yaşadıklarım benim için tecrübe oldu belki ama hiç böyle bir tecrübe kazanmak istemezdim. Kimse istemez.
Daha sonra ise Genç Hayat dergisiyle tanıştım. Benim gibi hayatları okudum, dersler aldım, almaya da devam ediyorum. Anladım ki kendimi korumanın yolu çakı, top, tüfek vs. değil. Asıl yol benim gibi düşünenlerle, sorunları olanlarla birleşerek ses çıkarmak. Dergideki yazılarla tüm bunlar yaşanmadan karşılaşsaydım birleşmenin yollarını arardım. Bu yazıyı yazmamın nedeni de aslında bu; başka arkadaşlarımın yaşadığı sorunları dergide anlattığı, mücadele yollarını aradığı gibi kendi hikayemi duyurmak ve başkalarına da ses olabilmek.
Evrensel'i Takip Et