Müşteri olmadan yemek yiyemeyecek miyiz?
Üniversitemizdeki atanmış rektör, sermayedarların ihtiyaçlarını ne kadar iyi karşılayabildiğiyle sınanıyor.

Aslı
Hacettepe Üniversitesi
Hacettepe Üniversitesi Yapı Kredi ile yaptığı anlaşma sonrasında öğrenci kartlarını kullanıma kapattı. Öğrenciler olarak biz de geçtiğimiz hafta yemekhane önünde bir açıklama okuyarak rektörlüğe yürüdüğümüz bir eylem gerçekleştirdik. Eylemin ana talebi öğrencileri Yapı Kredi’ye müşteri olma zorunluluğunda bırakan bu anlaşmanın feshedilmesi iken; nitelikli beslenme ve barınma ihtiyacının karşılanması, fakültelerdeki eksikliklerin giderilmesi ve eğitimin niteliğinin artırılması, öğrencilerin karar süreçlerinde söz sahibi olmaları da talepler arasındaydı.
Eylem süreci nasıl gelişti?
Yapı Kredi anlaşması sonrası ortaya çıkan iki ana eğilim etrafındaki tartışmalara yanıt vererek eylem sürecine kadar nasıl geldiğimizi anlatacağım. Bunlardan ilki Yapı Kredi’nin öğrenci yemekhanesinde tamamen zorunlu olmadığı koşulda öğrencilerin Yapı Kredi kartı ile veya öğrenci kartı ile yemek yeme noktasında tercih özgürlüğü olması, Yapı Kredi’nin bir seçenek olmasına karşı olmamaktı. Yapı Kredi kartı zorunluluğunun getirilmesinin ardından ise bazı öğrencilerde karşımıza çıkan “Ben zaten yemekhanede yemek yemiyorum.” düşüncesi ile eyleme kayıtsızlık da ikinci ana eğilim.
Tek adam iktidarı, Türkiye’nin her yerinde işçi ve emekçi sınıfın haklarını çeşitli biçimlerde gasp ediyor. OVP, 12. Kalkınma Planı gibi programlar ile esnek, güvencesiz ve ucuz çalışmanın koşullarını yaratıyor. Temel mantığı halka kemer sıktırmak olan bu ekonomi politikaları, üniversitelerde dayanak haline getirilerek kantinler kapatılıyor yerlerine zincir kafeler açılıyor, topluluklara ödenek ayrılmıyor, personeller işten atılıyor, fakülte ve barınma beslenme ihtiyaçlarında kısıtlamalara gidiliyor. Diğer bir tarafta ise bu koşulları kabul etmeyen işçilerin grevleri yasaklanıyor, Boğaziçi’nde üniversitenin sermayenin ihtiyaçlarına açılmasını kabul etmeyen 24 topluluk kapatılıyor, Hacettepe’de ise en ufak talebimizin karşısına soruşturma tehdidi konuluyor. Yani tüm bunlardan görüyoruz ki iktidar sermaye sınıfının temsiliyetini ülkenin her yerinde en layıkıyla gerçekleştirmek için çabalıyor.
Üniversitemize atanan rektör de sermayeyi temsil etme becerisi ile sınanıyor. Üniversitenin girdiği iş birliği de bu temsiliyetin bir ürünü diyebiliriz. Üniversiteyi öğrencilerin değil sermayenin ihtiyaçlarına göre yönetmenin olanaklarını geliştiren bir uygulama. O yüzden ben Hacettepe öğrencisiyim diyen, derslere girip çıkan, topluluklarda aktif olan her öğrencinin eylemi ve önümüzdeki süreçte yan yana geleceğimiz alanları sahiplenmesi gerekir.
Öğrenciler dayanışmayı beraber örmeye devam etmeli
Hacettepe’de geçirdiğimiz eylem, bahsettiğimiz eğilimleri barındıran öğrencilerin birbirleriyle etkileşimine tanık olduğumuz bir eylem süreciydi. Banka müşterisi olmayacağız diyen öğrenciler, sınıflarında eylemi örgütleyebilmek için toplantılar düzenledi ve sınıf arkadaşlarıyla fakülte içinde eylem bildirilerini birlikte dağıttı. Üçerli beşerli gruplar etrafında yan yana gelerek bir yanındakini kazanmanın yöntemlerini aradı. Bu tablo, en temel haklarını savunmak isteyen bir öğrencinin, bir yanındaki arkadaşını kazanmaktan başka çaresi olmadığını da Hacettepe öğrencilerine bir deneyim olarak kazandırdı.
Geçtiğimiz sene yine bir şirketin üniversite içine girmesine alan tanıyan konser kararına karşı yapılan eylemi hatırlayalım. Az öğrencinin örgütleyici pozisyonda bulunduğunu aktararak katılmak yetmez, örgütleyicisi olalım demiştik Genç Hayat sayfalarında. Çünkü bir eylemi daha fazla öğrencinin örgütlemesi demek; hayatı ve birbirimizi ortak ihtiyaçlarımızı görerek dönüştürmek, daha fazla arkadaşımızla karar almanın alanlarını açmak, eylem günü oluşan örgütlülüğü eylem gününde bırakmayıp hayatın her alanına yaymanın olanaklarını artırmak demek aslında. Hacettepe’de bu açıdan yeni bir pencere açıldı diyebiliriz. Şimdi eylemi örgütlediğimiz gibi önümüzdeki süreci birlikteliğimizi büyüterek örgütlemeye ihtiyacımız var. Bilimden kültüre, yemekhaneden yurtlara kadar sermayenin her alanda hakimiyetini kırmak için mücadeleyi büyütelim.
Evrensel'i Takip Et