19 Mart 2025 09:02

İlk 8 Mart deneyimi

Ayşegül

Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu Üyesi

Merhaba, ben bu sene ilk 8 Mart yürüyüşünü gerçekleştirmek üzere hazırlanan, aynı zamanda ilk defa barikatla da karşılaşan kadınlardan biriyim. Biraz heyecan; biraz korku; biraz içimizde durmadan biriken, yenilenen, şekil değiştiren, yönünü değiştirse de yoğunluğunu kaybetmeyen bir öfkeyle alana vardığımızda onlarca kadını bir arada görmekten çok mutluydum. Her gün her saat beraber verdiğimiz bu savaşı temsilen dayanışma içerisinde bulunduğumuz kadınlarla yan yana yürümek hem gücümüzü bana hatırlattı hem de her şeye göğüs gerebilir gibi hissettim kendimi. İster baba, ister koca, ister devlet, ister jop ne gelirse gelsin yine de inadına isyan, inadına isyan, inadına özgürlük diye bağırabildim. Sloganlarımızı attığımız sürece sesimizin çokluğuyla düdüklerimiz ve alkışlarımızla herkese biz burdayız dedik ve yürüyüşe katılmasa bile bizi izleyen her yaştan insanın gözlerindeki desteği de gördüm.

Yürüyüşümüz kısa sürse bile vahşi cinayetlere kurban giden onca kadının acısı ve alanda olmanın verdiği duygularla boğuşurken bir yandan da ilk defa duyduğum sloganları öğrenmeye çalışırken barikat engeliyle karşılaşınca ne olduğunu anlayamadım. Hayatımızın her alanında verdiğimiz savaşı sadece yürüyebilmek için vermek yorucu olsa da atabildiğimiz her adım için değerdi. Hepimizin aklında sadece kendim için değil tüm kadınlar için buradayım düşüncesi yer alırken zaten yılmak mümkün değil çünkü kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.

Biz ölürken polisler neredeydi?

Her şey bir anda olup bitse de o an her tarafımıza kurulan barikatların ortasında kapana kısılmış vaziyette beklemek korkutucuydu. Barikatın diğer yanında duran insanların kendi aralarındaki gülüşmeleri, kadınlarla itişmeleri, arkadaşlarımızın düşmeleri ve ezilmeleri, polislere durun demek zorunda kalmalarının arasında kollarına ve varlıklarına sıkı sıkı tutunduğum kadınlarla HÜKÇAT’tan (Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu) arkadaşlarımızın bizi yönlendirmeleriyle beraber güvenle bölgeden uzaklaştık. Şimdiyse tekrardan sormak istiyorum: kadınlar öldürülürken polis neredeydi?

Son olarak; ilk 8 Mart'ım benim için yoğun duygularla geçen, kendimi hem en güçlü hem de en güçsüz hissettiğim ve bu güçsüzlüğü daha fazla hissetmemek adına yapmam gerekenleri bana hatırlatan bir deneyim oldu. Sadece micro-feminism hareketleriyle değil bağıra çağıra, sesimizi duyurmaktan korkmadan “kadın yaşam özgürlük” savaşı vermemiz gerektiği gerçeğine beni uyandıran bir gündü. Öncelikle kampüsümüzden başlamamız gerektiğinin altını çizerek etkin CİTÖK (Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu) ve güvenli kampüs çağrılarımızla yazımı bitirmek istiyorum. Ve içimde sevgi yumakları oluşturan tüm kadınlar, asla yalnız yürümeyeceksiniz.

İLGİLİ HABERLER

Evrensel'i Takip Et