20 Mart 2025 04:00

Belediye işçisinin değişim isteği sandığa yansımadı

Eskişehir Belediyesinde Belediye-İş genel kurulunda mevcut yönetim yeniden seçilirken, işçilerin değişim talebi örgütsüzlük ve baskılar nedeniyle sandığa yansımadı.

Belediye işçisinin değişim isteği sandığa yansımadı

Fotoğraf: DHA

Yiğit Doğan

evrenselyigitdogan@gmail.com


Eskişehir — Geçen pazar günü Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Eskişehir Şubesi genel kurulunu yaptı. Genel kurula gelmeden, öncesindeki gelişmeleri hatırlatmak bu süreci doğru anlamak bakımından iyi olacak. Yaklaşık yedi ay önce Eskişehir Büyükşehir Belediyesinde TİS imzalanmış ve bu sözleşme işçilerin büyük tepkisini çekmişti. Sözleşmeyi satış sözleşmesi olarak niteleyen işçiler sözleşme süresi boyunca bir kere bile taleplerinin sendikacılar tarafından dinlemediğini belirtiyordu. Belediye işçileri bu süreçte sadece şikayet etmekle de kalmamış, sendika binası önünde “İşçiler burada sendika nerede” sloganlarıyla eylem de yapmışlardı. Tüm bunların ardından iki işçi işten çıkarılırken, sendikacıların işten atmalara ses çıkarmaması, işçiler tarafından, bu işçilerin işten atılmasına hiç ses çıkarmamıştı. Belediye işçileri bu sessizliğin nedenini ise “Zaten sendika belediye el ele karar verdi, neden sendika ses çıkarsın ki” diyerek açıklamıştı.

Bu genel kurulu belediye işçileri açısından “heyecanlı” kılan ise mevcut yönetime karşı bir listenin çıkması oldu. Seçim öncesi işçiler mevcut yönetimin karşısında yarışacak bir liste olmasını “Mevcut o kadar kötü ki karşısına çıkacak her liste kazanır” şeklinde yorumluyorlardı. Ancak sonuç öyle olmadı. Mevcut Başkan Kemal Azak 160 delegeden 97 oy alarak tekrar başkan seçildi. Peki, neden böyle oldu, işçilerin değişim isteği sandığa neden yansımadı?

Bu konuda, mevcut sendika yönetiminin ve belediyelerin delege seçimlerine müdahale etmesi, delegelerin üzerinde baskı kurmaları, delegelere “Bizim listeye oy vermezseniz çalıştığınız yerden sürgün edilirsiniz” gibi tehditlerde bulunmasının yanı sıra, esasen belediye işçilerinin örgütsüzlüğünün etkili olduğunu, bu nedenle değişim isteğinin sandığa yansımadığını söyleyebiliriz. “Satış sözleşmesi”nin imzalanmasıyla birlikte açığa çıkan belediye işçilerinin öfkesi, örgütlü bir güce dönüşmediği için saman alevi gibi parlayıp hemen söndü ve işçiler geri çekilmek durumunda kaldı. Genel kurul seçimleri de sendika yönetimine dönük öfkelerin ve sorgulamaları tekrar gün yüzüne çıkardı. Mevcut yönetimin kazanması ise bu sefer de hayal kırıklığına ve işçiler arasında güvensizliğin artmasına yol açtı.

Tek adam iktidarı Türkiye ekonomisinin üç yılının belirlendiği orta vadeli programı hayata geçirmek için işçi ve emekçiler üzerindeki baskıları artırmakta tereddüt etmiyor. İşçilerin vergi yükleri artırılıyor, işçi ücretleri baskılanarak en alt seviyede tutulmaya çalışılıyor. İş güvencesi, kıdem tazminatı ve kamusal emeklilik gibi haklara doğrudan saldırıların yaşandığı bir saldırı süreciyle karşı karşıyayız. Bunlarla birlikte metal işçilerinin grevleri yasaklanıyor. Antep Başpınar OSB’de yüzde 30 zam dayatmasına karşı çıkan işçilerin mücadelesi devletin kolluk güçlerinin saldırısına uğruyor. Bu da yetmiyor işçilerin sendikası BİRTEK-SEN’in Genel Başkanı Mehmet Türkmen işçileri satmadığı, patronlara diz çökmediği için hukuksuz bir biçimde tutuklanıp cezaevine gönderiliyor.

Bir bütün olarak işçilere ve emekçilere yönelik saldırıların belediye işçilerine yansımaları ise yine her gün daha da yoksullaşmak oluyor. Daha fazla mesaiye kalmak, ek işlerde çalışmak belediye işçisinin rutini haline geliyor. Borç batağında ay sonunu zor getiren belediye işçileri bir de sendikal bürokrasiden darbe yiyor. Belediye başkanlarının karşısında el pençe divan duran sendikal anlayış işçilerin karşısında ‘aslan’ kesiliyor. Böylelikle sendikacılar “Kendi ceplerinden kendi ikballerinden başka bir şey düşünmüyorlar” şeklinde anılıyor. Bu sendikal anlayış son genel kurulda da kendini kanıtladı. Mevcut Başkanın genel kurulun yapıldığı salona belediye işçisi dahi olmayan bir güruhun sloganları ve gövde gösterisi ile girmesi işçiler tarafından bir gözdağı olarak algılandı. Kurul süresince de hiçbir işçinin söz kullanmadığı kürsüde, işveren pozisyonundaki belediye başkanları, CHP milletvekilleri tek tek söz alıp uzlaşı nasihatleri verdiler.

Belediye işçileri eğer haklarını kaybetmek istemiyorsa, insanca yaşam ve çalışma koşulları istiyorsa hiç vakit kaybetmeden bir araya gelmeli. Mücadele edecekleri talepleri şimdiden belirlemeli ve iş yerlerine dayanan komiteler kurmayı başarmalıdır. Hem işverenin hem de mevcut sendikal bürokrasinin karşısına bu şekilde çıkmayı başarmalıdır. Ancak böyle bir plan ve çalışma tarzıyla işverene ve sendikal bürokrasiye diz çöktürebilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Heybeden darbe çıktı

Heybeden darbe çıktı

Seçilmiş belediye başkanlarına operasyon ve kayyım hamleleri İBB'ye uzandı. İmamoğlu, ‘Turpun büyüğü heybede’ sözleriyle ilan edilen bir operasyonla gözaltına alındı. Eylemler yasaklandı, sosyal medya engellendi, toplu taşıma kısıtlandı. Yurdun her yanındaki protestolarda yaşananlar ‘darbe’ olarak nitelendirildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
20 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et