İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınmasına karar verildi
İstanbul Barosu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan davada baro yönetiminin görevden alınmasına karar verildi. Avukatlar kararı Taksim'e yürüyerek protesto etti.
İstanbul - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, İstanbul Barosu yöneticilerinin, kendilerine verilen yetkiyi "amaç dışı" kullandıkları iddiasıyla açtığı ve baro yöneticilerinin görevlerinin sona erdirilmesini talep ettiği davada karar çıktı. Gerilimli geçen duruşmanın sonunda avukatların reddihakim talebini reddeden mahkeme heyeti baro yönetiminin görevden alınmasına karar verdi. İstinaf yolu açık olmak üzere verilen kararda tedbir talep edilmedi. Karar kesin olmadığı için baro yönetimi görevinin başında kalmaya devam edecek.
Karar öncesi mahkeme heyeti avukatları salondan çıkarmak istedi. Bunun üzerine salonda gerilim yaşandı. Mahkeme heyeti salona polisleri çağırdu; avukatlar yaşananları ve mahkeme heyetini "Savunma susmadı, susmayacak" sloganlarıyla protesto etti. Reddihakim talebinde bulunan avukatlar salonu terk etti.
Kararı protesto eden avukatlar adliye önündeki açıklamanın ardından baroya yürümek istedi, ancak polis engeli ve müdahalesiyle karşılaştı. Avukatlar engeli aşarak baro binasının bulunduğu Taksim'e yürüdü.
Duruşmada neler yaşandı?
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava izleyicilerin fazla olması dolayısıyla İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, çok sayıda baro başkanı ve avukatın yanı sıra yurt dışından gelen gözlemciler de izledi.
Duruşmaya, hakkındaki bir soruşturma nedeniyle tutuklu bulunan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir'in SEGBİS aracılığıyla katıldığı sırada, salondaki avukatlar "Savunma susmadı, susmayacak" sloganı attı. Duruşmada söz verilen cumhuriyet savcısı, davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ise beyanında, önceki celse başsavcılığının davaya gerekçe olarak gösterdiği Avukatlık Kanunu'nun "Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır" düzenlemesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirttiklerini anlattı.
'Dosya AYM'ye gönderilmeli'
Kaboğlu, bu sebeple düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurulması gerektiğini dile getirdiklerini belirterek, "Gerekçe de belirtmediniz. Ret kararınız da Anayasaya aykırıdır. Dosyayı Anayasa'ya aykırılık itirazımız kapsamında AYM'ye göndermenizi tekrar talep ediyoruz" dedi.
İstanbul Barosu Başkan Vekili Mehmet Köksal da, "Bu davanın başından beri birçok hata yapılmakta ve birçok hukuki absürtlük de devam etmektedir. Anayasa aykırılık konusunda söylenenlere katılıyorum. Bu dava yok hükmündedir. Davanın reddine karar verilmesini talep ediyorum" diye konuştu.
"65 bin avukatın çivi olmadığını onlara göstereceğiz"
Baro Yönetim Kurulu Üyesi Ezgi Şahin Yalvarıcı'nın avukatı Baran Doğan ise "İstanbul Savcılığı bugünlerde kötü işler yapıyor. İlk önce bir ceza davası, sonra da hukuk davası açıyor. Usulleri bu oldu. Arkasına medya gücünü alıp tüm davaları zehirliyorlar. Savcılık eline çekici almış, herkesi çivi zannediyor. Ama 65 bin avukatın çivi olmadığını onlara göstereceğiz" dedi.
Tutuklu Baro Yönetim Kurulu Üyesi Epözdemir de, "Ceza davasını beklemeden bence davayı red bile edemezsiniz. Zannetmeyin ki size kurulan baskılar bizim kulağımıza gelmiyor" diye konuştu.
TBB Başkan Erinç Sağkan da davanın Türkiye'deki 200 bin avukatı ilgilendirdiğini söyledi ve "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı anladığım kadarıyla tüm tuşlara basıyor. Kendisini denetlenemez görüyor. Artık kamuoyuna yaptığı açıklamalarda bile lekelenmeme hakkını hiçe sayabiliyor" dedi.
Duruşma salonuna polis çağrıldı
Savunmaların ardından mahkeme heyeti karar öncesi dosyanın tarafı olmayan avukatları salondan çıkarmak istedi. Duruşmayı izleyenler ve baro yönetimi buna tepki gösterdi. Tartışmanın gerilime dönüşmesi üzerine salonu boşaltmak için içeriye polis çağrıldı. Avukatlar bunu protesto ederek reddihakim talebinde bulundu ve salonu terk etti. Reddihakim talebini reddeden mahkeme heyeti karar açıkladı.
Mahkemeden el çektirme kararı verildi
Kararda, "İstanbul 1 nolu Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri olan davalıların 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 77/5. Maddesi gereğince görevlerine son verilmesine, kararın kesinleşmesine müteakip görevlerine son verilen Yönetim Kurulu Üyeleri yerine, bu Kanundaki usul ve esaslara göre, en geç bir ay içerisinde yenilerinin seçilmesine, karardan birer suretin İstanbul 1 nolu Barosu'na, Adalet Bakanlığı'na ve Türkiye Barolar Birliği'ne gönderilmesine karar verildi" denildi.
Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık iddialarını, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği'nden görüş alınması taleplerini reddetti. Mahkeme, reddihakim talebini de ''inandırıcı delil ve emare gösterilmediği'' gerekçesiyle kabul etmedi.
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde mahkemenin kararı İstinaf Mahkemesi'ne taşınabilecek.
Adliye önünde açıklama
Kararın ardından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve avukatlar basın açıklaması düzenledi.
Sağkan yaptığı açıklamada "Bugün burada bir yargılama yapılmadı, siyasetin yargı üzerindeki etkisinin en ağır ihlallerinden birisini yaşadık. Süreç İstanbul Barosu’na dönük değil, tüm baroları ve 85 milyonun savunma hakkını ilgilendiren bir süreç. Bugün 85 milyonun savunma hakkı katledilmeye çalışılmıştır" dedi.
'Baroya gidiyorum, görevimin başındayım'
Kaboğlu da şu ifadelerle karara tepki gösterdi:
"Kara bir gün. Bugün adalet sarayında belki adaletin çöküşüne tanık oluyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Sarayı Çağlayan Sarayı ile sınırlı değildir. Bugün bütün savunma örgütüne meslektaşımıza bugün büyük güç vermiştir bu büyük haksızlık. İnanıyoruz ki bugün bizim İstanbul Barosu yönetimi olarak her zaman öne sürdüğümüz hukukun ortak paydalarında ortak paydalarında buluşma günüdür. Daha güçlü bir şekilde hukuku etkili kılmak için birlikte çalışacağız. Yolumuz açık olsun. Ben Baroya gidiyorum. Görevimin başındayım. Kuşkusuz haksız kararlarla avukatlık hukuk tarhikine sürülen bu kara leke ile beni ve avukatların ortak iradesi ile seçilen yönetim kurulunu görevden alabilirler fakat biz ülkemizde hukuk devleti tesis edilinceye kadar son nefesimize dek sürekli bir çaba içerisinde olacağımız konusunda hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Herkes için hukuk her zaman hukuk her yerde hukuk. Bugün bizi bu hukuksuzlukla karşı karşıya bırakanların da bir gün hukuka ihtiyaçları olacaktır. Ama Anayasa'yı bilerek ve isteyerek ihlal eden hiçbir yargı mensubunun Türkiye'nin hiçbir barosu üyesi olmaya hakkı yoktur. Savunma mesleği kutsaldır. Savunma mesleği hukukun üstün ilkeleri doğrultusunda ışığında yerine getirilir. Savunma mesleği hiç kimseden izin almaz. Savunma mesleği Özerktir, demokratiktir ve Türkiye cumhuriyetinin temelidir.
Avukatlar polis engelini aştı Taksim'e yürüdü
Avukatlar adliye önünden Baroya yürümek istedi. Ancak polisler avukatlara müdahale etti.
Avukatlar daha sonra polis engelini aşıp TaskimTaksim'deki İstanbul Barosuna yürüdü.
March 21, 2025
İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınmasına karar verildi.
— Evrensel Gazetesi (@evrenselgzt) March 21, 2025
Baro binasına yürümek isteyen avukatlar polis engeliyle karşılaştı.
Avukatlar polis engelini aşıp yürümeye başladıhttps://t.co/KwerCej584 pic.twitter.com/vGLRfqKwVu
'Gücümüzü halktan alırız ve mücadelemizi de halk için veririz'
Fotoğraf: ANKA
Avukatların Baro'ya varmasının ardından Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu bir açıklama yaptı.
Sağkan, açıklamasında şunları kaydetti: "Bugün hukuk adına bir utanç günü yaşadık. Bu utanç gününü hukuki bir değerlendirmeyle meşrulaştırmaya hiç niyetim yok. Bugün hukuki bir yargılamayla değil, siyasi bir baskıyla yargının araçsallaştırıldığı bir görüntüyü gördük. Üzerinde değerlendirme yapmaya çok fazla gerek yok. Birkaç gün önce söylediklerimizi belki de tekrar hatırlatmamız gerekiyor. Hukuka aykırı kararlarla baskıyla cüppemizin önünü iliklememizi bekliyorlarsa eğer, onlara şunu tekrar hatırlatmak isteriz: İktidarlardan kaynaklanan güçlere tapmayız. Baskıya zulme boyun eğmeyiz, biat etmeyiz. Gücümüzü erkten değil, halktan alırız ve mücadelemizi de halk için veririz. 147 yıldır olduğu gibi, dün olduğu gibi ve bundan sonra da olacağı gibi, saygılarımı sunuyorum."
"Geleceğe yönelik mutluluk duyuyoruz, umut besliyoruz"
Kaboğlu ise şöyle konuştu:
"Biraz önce Çağlayan Adliye Sarayı’ndan çıktık ve yürüyerek baromuza geldik. Baro bizimdir, baro halkındır. Baro, hukuku etkili kılmak için savunmanın kalesidir. Istanbul Barosu 1878 yılından bu yana eşi benzeri olmayan bir baro olmuştur ve var olacaktır. İstanbul Barosu’nun kapısını mühürlemeye hiç kimsenin gücü yetmez. Buna yalnızca avukatlar değil, halk karşı çıkar. Çünkü avukatlar, savunma özneleri, halkın hak ve özgürlükleri için vardır ve bunu savunmaya devam edeceklerdir. Bugün gerçekten kara bir gün. Yargı ve hukuk adına Türkiye Cumhuriyeti’nin birikimleri, insan hakları ve hukukun üstünlüğü birikimi adına kara bir gün. Ama eminiz ki hukukçular bu kara günü, kara lekeyi dayanışmayla büyüterek, savunmayı daha saygın kılarak Türkiye ggenelinde tıpkı bugün olduğu gibi bu dayanışma halkalarını büyütecek ve Türkiye’deki 200 bin avukatın İstanbul Barosu’nu sahiplendiğini görmekten geleceğe yönelik mutluluk duyuyoruz, umut besliyoruz. Bir Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin hukuk olması için İstanbul Barosu’nda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi 67 bin avukatın sorumluluğu değil yalnızca, avukatlarımızın kapısını çalan mağdur yurttaşların mağduriyetlerinin bir an önce giderilebilmesi için biz münferit olarak İstanbul Barosu yönetimi, birlikte çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hukuktan bu denli rahatsız olanlar, bugün hukuk dışı konumlarının kendileri için ne kadar tedirgin edici olduğunu bir kez daha anlamış bulunuyoruz. Bugün verilen karar, kamu vicdanında mahkum edilecektir. Hukuku katledenlerin hukuk yoluna girmesi dileğiyle hepimizin yolu açık olsun. Nice hukuklu günlere." (Politika Servisi)
Evrensel'i Takip Et