23 Mart 2025 05:32

Eğitim ve sağlık sadece vergi isterken ‘kamusal’

Halkın ve emekçilerin attığı her adımda, aldığı her nefeste cebine vergi diyerek el atan devlet erki bunu kamusal eğitim ve sağlığa değil bu hizmetlerin özelleştirilmesine aktarıyor.

Eğitim ve sağlık sadece vergi isterken ‘kamusal’

Fotoğraf: SES

Vural Nasuhbeyoğlu
vuralnasuhbey@gmail.com


Eğitim şart, sağlık hayati. Bu yüzden birçok meselede olduğu gibi vergide de eğitim ve sağlık başköşede. Halktan istenen vergilerin en önemli gerekçesinin başında da bu iki ‘kamu hizmeti’ var. Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) her yaşa uygun çeşit çeşit vergi bilinci başlığı adı altında reklamlarının ana gündemi de eğitim ve sağlık. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik reklamlarda etkiyi artırmak için animasyon ve çizgi film karakterleri de kullanılarak neden vergi verilmesi gerektiği anlatılırken de ilk sıraya yine eğitim ve sağlık hizmetleri yerleştirilmiş. 

Uzun süredir eğitimin bir kamu hizmeti olduğunu unutan devlet, konu vergi toplamak olunca kamu hizmeti olduğunu hatırlamış. Tanıtım videolarında “Kamu hizmetleri denilince akla ilk gelenlerden biri eğitim. Yeni bir okul, üniversitenin yapılması ve buradaki eğitim koşullarının çok iyi olması ve bunun devlet tarafından desteklenmesi gerekir” ifadelerine yer verilerek neden vergi verilmesi gerektiği telkin ediliyor. “Güvenli ve temiz bir ortamda eğitim almak çocukların temel ihtiyacıdır. Bu ihtiyaçların sağlanabilmesi için para gereklidir. Bu da vergiyle sağlanır.” Bu ifadeler de Gelir İdaresi Başkanlığına ait.

Vergi toplanırken kamusal olduğu hatırlanan eğitimde bizler neler yaşıyoruz? Uzun yıllardır devlet okullarında bu ‘kamusal eğitim’ için kayıt ve bağış parasının yanı sıra okulun kırtasiye, hijyen malzemeleri vb. ihtiyaçları için para istenmesi neredeyse kural haline getirilmiş durumda. Çünkü eğitim için toplandığı iddia edilen vergilerden oluşan merkezi bütçeden her yıl ‘aslan payı’ eğitime ayrıldı propagandası yapılsa da okullara yeterli kaynak ayrılmayarak okulların ihtiyaçları zaten bunun için vergisini veren velilerin sırtına yıkılıyor. Hatta öyle bir duruma gelindi ki bu yıl devlet okulları, temizlik ve güvenlik personeli olmadan eğitim öğretime başlamak zorunda kaldı. Öte yandan çocuk yoksulluğunun arttığı, her 3 çocuktan 1’inin okula aç gittiği ülkemizde okullarda 1 öğün ücretsiz yemek verilsin talebine de kulak asılmadı. Sadece 1 yılda patronların en az 701 milyar TL’lik vergi borcunu silenler ülke çapında anne ve babalarının verdiği vergilerden tüm öğrencilere 1 yıl boyunca verilecek 190 milyar TL’lik yemek maliyetini çok görüyor. Koca üniversite öğrencilerine ise temel ihtiyaçlarını karşılamaları için verdiği aylık burs sadece 3 bin TL. Bu gençlere kampüslerinde, yurtlarında verilen yemekler ise hem pahalı hem de doyurucu ve hijyenik değil. 

Emekçilerden alıp, patronlara veriyorlar

Peki kamusal eğitim gerekçesiyle toplanan vergiler nereye akıyor? Buna ‘Emekçiden alınanlar patronlara akıyor’ diye cevap verirsek abartmayız. İşte size sadece birkaç örnek… Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2024-2025 eğitim-öğretim yılında organize sanayi bölgeleri (OSB) içinde ve dışındaki özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde öğrenim gören öğrenci başına bu okulların patronlarına 57 bin TL’ye varan teşvikler veriyor. Yine MEB, deprem bölgesinde anaokullarındaki çocuklara verdiği 1 öğün ücretsiz yemeği keserken deprem bölgesindeki 5 ilde özel okullarda okuyan 23 bin 104 öğrenci için özel okul patronlarına 12-18 bin lira arasında destek sağladı. Hatta, işçilerin ücretinden kesilen paralarla oluşturulan İşsizlik Fonundan ayrılan kaynakla mesleki eğitim merkezi (MESEM) kapsamında yüz binlerce çocuk/öğrenci patronlara bedava iş gücü olarak sunuldu.

Sağlığa değil şirketlere şifa

Vergi toplamanın eğitimden sonra ikinci gözdesi ise sağlık hizmetleri. Artık temel bir insan hakkı olarak değil özelleştirilerek ticari ranta çevrilen sağlık hakkı için reklamda “Herkes için ulaşılabilir ve kapsayıcı olması sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizin yerine getirdiği en önemli sorumluluklardan biri” ifadelerine yer verilmiş. Yine işleten şirketlere hasta garantisi verilen, milyarlarca liralık kamu kaynağını hortumlayan şehir hastanelerine de olumlu bir örnekmiş gibi özellikle vurgu yapılıyor. Devlet ve üniversite hastanelerine deyim yerindeyse bir çivi bile çakılmazken uğruna onca kamu hastanesinin kapatıldığı 18 şehir hastanesine 2024’te Sağlık Bakanlığı bütçesinden ödenen 83 milyar 697 milyon TL, 2025’te 104 milyar 602 milyon TL ödendi. Yenileri yapılan, sayıları her geçen gün artan şehir hastanelerini işleten şirketler 25 yıl boyunca sağlık bütçesinde şimdiden kara deliğe dönüşmüş durumda. Reklamda ‘ulaşılabilir ve kapsayıcı’ ifadesi başta şehir hastaneleri olmak üzere, alınamayan hastane randevuları, aylar sonraya verilen MR sıralarına ise hiç değinilmiyor. Emekçilerin yıllarca ödediği primlere rağmen ilaç ve doktor muayenesi için cepten ödenen katkı payı paraları da her geçen gün katlanıyor. Birçok ilaç Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmazken, ücreti karşılanan ilaç reçete başına ödenen paralar artık emekçilerin bütçesini zorluyor. Ama SGK ile anlaşma yapan özel hastane patronları ile özel hastane çeteleri halkın hem malına hem de canına kastetmeye devam ediyor.

Halkın ve emekçilerin attığı her adımda, aldığı her nefeste cebine vergi diyerek el atan devlet erki bunu kamusal eğitim ve sağlığa değil bu hizmetlerin özelleştirilmesine aktarıyor. Hatta sağlık ve eğitim harcamalarını gider gösteren patronların beyan ettikleri gelirin yüzde 10’unu da eğitim ve sağlık harcamaları adı altında ödeyecekleri vergiden siliyor. Verginin siyasi cebri emekçilere, karşılıksız kaynağı sermayeye akmaya devam ediyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Genel grev genel direniş

Genel grev genel direniş

Tutuklama kararlarından sonra da ülke genelinde kitlesel gösteriler sürdü. Öğrenciler boykot kararı aldı. Gençler, işçiler, çiftçiler, emekliler, kadınlar, birikmiş sorunlarının kaynağı olarak iktidarı işaret ederek ve değişim talebiyle alanlara aktı. Sendikal bürokrasinin ölü taklidine rağmen, genel grev genel direniş çağrısı alanlarda duyulmaya başladı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Fahrettin Altun: Türkiye sokağa teslim olmayacak.

Evrensel'i Takip Et