Ankara esnafı: Çok mutsuzum ama dibine kadar umudum var
Esnaf ve emekliler, alım gücünün düşmesi, eğitim ve sağlık masraflarının artması gibi sorunlarla boğuşurken, gençlerin protesto eylemleriyle umutlarını koruduklarını belirtiyor.

Diyarbakır'da bir sokak | Fotoğraf: Evrensel
Sevim Saylam
Cavidan Nizamoğlu
Ankara — İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ardından gözaltına alınmasıyla başlayan protestolar sürerken, Dikmen’de esnafla konuştuk. Esnaf ekonomik koşulların ağırlaştığını söylerken Dikmen’in eski esnaflarından Hülya isimli yurttaş, “Ülkenin asıl gündemi ekonomi. Yaşanan her bir hukuksuzluk, her bir gelişme ile yaşamlarımız daha da zorlaşıyor” derken; Hava Kuvvetleri Komutanlığından emekli bir yurttaş, “Çok mutsuzum ama dibine kadar umudum var. İnandığımız bir halk var! Dünkü protesto eylemini yapan, Gezi olaylarını örgütleyen halk, gençlerimiz var. Onlara inanıyoruz” dedi.
İlk olarak iki yıl önce aldığı evinde bizi misafir eden Hülya ile konuştuk. Hülya, Dikmen’in eski esnaflarından. Kira derdi olmasa da evin kredilerinin 3 yıl daha süreceğini anlatan Hülya, “Tek maaşla geçiniyoruz. Eşim tesisatçı, işsiz, 3 aydır işi yok. Ben emekliyim. 14 bin lira gelirimiz var, tek çocuğumuzla yaşıyoruz” dedi.
Kızı Alya’nın eğitim masraflarını karşılamakta zorluk yaşadıklarını anlatan Hülya, “Gönül her şeyi yapmak istiyor ama gerçekler öyle değil. Kızım resim, drama, dans... her etkinliğe katılmak istiyor. Faal bir çocuk ancak karşılayamıyoruz. Bir yıllık yüzme kursuna kayıt yaptırdık, ücreti 3. ayda 2 bin 500 liradan 3 bin 500 liraya çıktı. 3. ayında kurstan aldık, gönderemedik. Özel kurslar ateş pahası, devlete ait kurum yok, zaten olanı da yaşadığımız yere çok uzak” dedi.
‘Saatte bir zam haberi geliyor’
Mevcut koşullarda yaşamanın, ayakta kalmanın kendileri için zor olduğunu anlatarak devam eden Hülya, ülkede her gün yaşanan hukuksuzluklar ve beraberinde gelişen ekonomik zorluğun yaşamı daha da zorlaştırdığını belirtti. Kızı büyüyünce yarı zamanlı bir işte çalışmak istediğini anlatan Hülya, “İmamoğlu içeri alındıktan sonra borsa çöktü. Her şeyin fiyatı arttı, zaten uygulanan bir denetim de yok! Ben çocukken babam anlatırdı; yeni yıl gelmeden eksikleri almanın derdine düşerlerdi çünkü yeni yılla beraber yılda bir kez zam uygulanırdı, o zamdan etkilenmemek için alışveriş yapılırdı. Şimdi öyle mi? Pat diye bir şey oluyor; saatte bir zam haberi geliyor” dedi.
‘Terör suçlamasına kim inanır’
Haksızlığa tahammül edemediğini belirten Hülya, “Kartalkaya yangınında tek bir sorumlu tutuklanmadı, neden bir bakan istifa etmedi diye 3 gün ağladım. Şurada bir olay yaşanınca benim buram (Kalbini gösteriyor) sızlıyor, onlar da bu yok demek ki. Onlarda istifa edecek yüz yok! Bugüne gelecek olursak İmamoğlu 6 yıldır görevdeydi, madem ortada bir usulsüzlük vardı, 6 yıl ne diye beklediler? Diplomasını iptal ettiler, terör faaliyetleri ile suçlanıyor, buna kim inanır? Yapılanlar gerçeklerin üstünü örtmek, asıl mesele ülkenin ekonomisi! Ben geçtiğimiz yıl 9’uncu aydan beri pazara gitmiyorum; eve kilo ile meyve alımı bitti. Çocuğumun beslenmesine koymak için 1 muz, 2 mandalina alıyorum, onun da fiyatı 30 küsür lira. Çocuğumun geleceğini düşüne düşüne, ülkenin geleceğini düşüne düşüne kaygı bozukluğu yaşıyorum; bir yıldır antidepresan kullanıyorum” dedi.
Dikmen’in 35 yıllık esnafıyla konuşuyoruz; “Bakkal işletiyorum. Ev benim, dükkan benim, işçim yok, yine de geçinemiyorum. İnsanların alım gücü çok düştü. 2 oğlum var, ikisi de mühendis, ikisinin de benden beklentisi olmamasına rağmen zor geçiniyorum” dedi. Geçim derdi yaşamamasına rağmen mutsuz olduğunu ifade eden bakkal sahibi, İmamoğlu’na haksızlık yapıldığını düşünüyor.
‘Geriye kalanlara gülüp, ileri geçenleri ezdikleri bir dönemdeyiz’
30 küsur yıldır terzilik işiyle uğraştığını söyleyen Meryem’le konuşuyoruz. Yaklaşan Ramazan Bayramı’na dair hazırlığı olup olmadığını sorduğumuz Meryem, acıyla gülerek cevaplıyor: “Bayram neyimize! Bayram kutlayacak halimiz mi kaldı? Bayramın bayram gibi kutlanması için ekonominin güçlü, alım gücünün yüksek olması gerek. Ancak artık komşuluk bitti, akrabalık bitti. Bir paket çikolatayı alıp ne birinin evine gidebiliyoruz ne de kendi evimize alıp birine ikram edebiliyoruz. Çok uzun süredir kimse kimseye ne gidiyor ne de geliyor” dedi.
65 yaşında halen çalışmak zorunda olduğunu anlatan Meryem, “Ben böyle bir pahalılık hayatımda görmedim. Bilmiyorum; devalüasyon mu oldu ne oldu? Ev kiraları, dükkan kiraları çok yüksek! Dükkanı yandan buraya aldım. Burası daha küçük. Eskiden kumaş satar, elbise dikerdim, artık maliyeti karşılamıyor; o yüzden 4 yıldır sadece paça, boy vb. tadilat işi yapıyorum” dedi.
Hayata karşı memnuniyetini yitirdiğini, meslek hastalığı sahibi olduğunu ifade eden Meryem, “Geçenlerde Hacettepe’ye, doppler için gittim, 2 bin 800 lira verdim. Böyle bir hayatta nasıl memnun olunur? Artık işi de bırakmak istiyorum” dedi.
Sohbetimiz sürerken, sokakta özellikle üniversitelerde gençliğin eylemleri de devam ediyor. Sosyal medya üzerinden gelişmelere bakıp, “Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampüsüne girişler kapatıldı” diyoruz. O sırada içeride bulunan muhafazakar imaj sergileyen bir müşteri, kaygıyla yaşanan durumdan memnun olmadığını mimikleriyle anlatıyor. Meryem’in dükkanında bekleyen, Hava Kuvvetleri Komutanlığından emekli olduğunu söyleyen 64 yaşındaki bir başka müşteri ise, sohbetimize katılarak, “Hayatta sizi memnun eden hiç mi iyi bir şey yok dediniz, çok mutsuzum ama dibine kadar umutluyum. İnandığımız bir halk var! Dünkü protesto eylemini yapan, Gezi olaylarını örgütleyen halk, gençlerimiz var. Onlara inanıyoruz” dedi.
Evrensel'i Takip Et