25 Mart 2025 12:42

EMEP: İşçiler birleşmeli ve kendi gücüne güvenmelidir! 

Emek Partisi iktidarın faşist rejimin kurumsallaşması için yaptığı hamlelere karşı işçi sınıfına fabrika ve işyerlerinde birleşerek mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.

EMEP: İşçiler birleşmeli ve kendi gücüne güvenmelidir! 

Fotoğraf: Evrensel

İktidarın yargı eliyle yaptığı siyasi hamlelere karşı eylemler sürerken Emek Partisi (EMEP) işçi ve emekçilere seslendi. Yurttaşların yoksulluk, açlık sınırı altında ücret, işsizlik, güvencesizlik ve geleceksizliğe karşı ayakta olduğun belirtilen açıklamada, "Düğüm noktasındayız! Ya bu karanlık rejime teslim olacağız yoksulluğun ve esaretin karanlığında kalacağız ya da bu gerici, halk, emek ve demokrasi düşmanı rejimi durduracağız. Bu güce Türkiye işçi sınıfı sahiptir. Gıdadan giyime, enerjiden ulaşıma, inşaattan sağlığa ne varsa bu ülkenin tüm zenginliklerini ve ihtiyaçlarını üreten işçi sınıfıdır. Sayısal olarak ülke nüfusunun büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Sermayenin el koyduğu zenginlik iktidarın ve bürokrasinin iç ettiği servet işçi sınıfının emeğidir. Onun emeği sayesindedir. İşçi sınıfı sadece toplumun baskıya uğrayan ve demokrasi isteyen grup ve tabakaları için değil bizzat kendisi için ayağa kalkmalıdır!" çağrısına yer verildi.

EMEP'in sosyal medya platformu X'ten yayımladığı video "İşçi sınıfı; sömürüye, baskıya ve yasaklara karşı birleşmelidir. Fabrika ve işyerlerinden meydanlara, mahalle ve kampüslere uzanan yığınların öfkesini burjuva saray düzenine karşı bir mücadeleyle ileriye taşımalıdır. Şimdi birleşerek mücadele etme zamanı!" notuyla paylaşıldı.

Emek Partisi'nin işçilere çağrısı şöyle:

"Bu karanlık rejimi durdurmak için birleşerek mücadele etme zamanı. Türkiye halkları bir dönüm noktasında. AKP ve MHP ortaklığı ülkeyi her türlü demokratik hak ve özgürlük kırıntısının dahi ortadan kaldırıldığı, baskı ve zulmün hüküm sürdüğü faşist bir rejimin kurumsallaşmasına doğru sürüklüyor. Kayyımlar, gazeteci, sendikacı, siyasetçilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar, grev yasakları yargının iktidarın emri ile emir eri haline getirilmesi, hak arayan herkese yönelik şiddet ve baskıyla döşenen yollar şimdi seçme ve seçilme hakkını ortadan kaldırıldığı bir düzeye vardırıldı. Turpun büyüğü ortaya çıktı.

'Bu artık bir gelecek ve haysiyet davasıdır'

Günlerdir demokrasi ve özgürlük isteyen milyonlar ülkenin dört bir yanında meydanlarda, sokaklarda hak ve özgürlük için eylemde, direnişte! Konu bir belediye başkanı şu ya da bu kişinin geleceği değil. Halk küçük bir azınlığın ülkeyi sürüklediği karanlık rejime karşı ayakta. Yoksulluk, açlık sınırı altında ücret, işsizlik güvencesizlik ve geleceksizliğe karşı ayakta! Yolsuzluğa, çürümüşlüğe, kibre ve hoyratlığa karşı ayakta. Bu artık bir gelecek ve haysiyet davasıdır.

'Sermayenin el koyduğu zenginlik işçi sınıfının emeğidir'

Ve bir düğüm noktasındayız! Ya bu karanlık rejime teslim olacağız yoksulluğun ve esaretin karanlığında kalacağız ya da bu gerici, halk, emek ve demokrasi düşmanı rejimi durduracağız. Bu güce Türkiye işçi sınıfı sahiptir. Gıdadan giyime, enerjiden ulaşıma, inşaattan sağlığa ne varsa bu ülkenin tüm zenginliklerini ve ihtiyaçlarını üreten işçi sınıfıdır. Sayısal olarak ülke nüfusunun büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Sermayenin el koyduğu zenginlik iktidarın ve bürokrasinin iç ettiği servet işçi sınıfının emeğidir. Onun emeği sayesindedir. İşçi sınıfı sadece toplumun baskıya uğrayan ve demokrasi isteyen grup ve tabakaları için değil bizzat kendisi için ayağa kalkmalıdır!

'Saldırılar ezilen ve sömürülen sınıfların birleşik ve kararlı mücadelesiyle püskürtülebilir'

Gerçek enflasyonun yüzde 83 olduğu bir ülkede asgari ücrete yapılan yüzde 30 zam ile işçilerin ücretleri geçen yıla göre yarı yarıya erimiş durumda. Sermayenin emrindeki iktidar işçilerin grevlerini yasaklıyor, sendikalaşma mücadelelerini engellemek için çabalıyor. Sendikacıları tutukluyor, işçileri ağır ve yoğun bir sömürü girdabına hapsetmeye çalışıyor. Bu saldırılar başta işçiler olmak üzere tüm ezilen ve sömürülen sınıfların birleşik ve kararlı mücadelesiyle püskürtülebilir. Bu karanlık rejimi durdurmak için alanlardaki milyonların sesine güç katmalıyız!

Mazlumun ahını, yoksulluğun öfkesini, halkın adalet arayışını iş yerleriyle fabrikalarla hizmet birimleriyle birleştirmeliyiz. Sendikalar, meslek odaları, işçi dernek ve örgütleri ayağa kalkmalı, emeğine ve alınterine sahip çıkma mücadelesi işçi sınıfının demokratik hak ve özgürlükler mücadelesiyle birleşerek büyütülmelidir.

'Eşitliğin, demokrasinin ve özgürlüğün ülkesini işçi sınıfı yaratabilir'

Öğrenci gençliğin geleceği için yükselttiği mücadele bayrağı işçi sınıfı tarafından daha yükseğe çıkartılmalıdır. İşçi sınıfı bağımsız bir güç olarak sömürüye baskıya ve yasaklara karşı birleşmeli, fabrika ve işyerlerinden meydanlara mahalle ve kampüslere uzanan yığınların öfkesini burjuva saray düzenine karşı bir mücadele ile ileriye taşımalıdır. 

Yoksulluğun ve sefaletin bir yaşam kuralı haline getirildiği bu ülkeyi refahın eşitliğin demokrasi ve özgürlüğün ülkesi haline getirebilecek en büyük güç işçi sınıfıdır. Şimdi mücadele zamanıdır. İşçiler; fabrika ve işyerlerinde yan yana gelerek kenetlenerek bugünden harekete geçmeli
önündeki tüm engelleri aşmak üzere birleşmeli ve kendi gücüne güvenmelidir! Sömürü ve baskıyı kalıcılaştırmak isteyen sermaye ve iktidarın politikalarına karşı insanca yaşam ve çalışma demokratik hak ve özgürlüklerimiz için birleşelim ve mücadele edelim!" (Politika Servisi)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Dersler iptal, herkes dışarı

Dersler iptal, herkes dışarı

Gençler geri adım atmıyor. Yargı darbesine karşı halk hareketinin en etkin ve sürükleyici güçlerinden olan üniversite öğrencileri, geçen hafta sonu aldıkları boykot kararını dün uygulamaya başladı. Ülkenin belli başlı tüm üniversitelerinde yüksek katılımlı boykotlar gerçekleştirildi. Öğrenciler sadece derse girmemekle kalmadı, kampüslerde eylem için bir araya geldi. Talepler şunlar:

Üniversiteleri iktidarın siyasal ajandasına alet eden karar ve uygulamalar derhal son bulsun.

İstanbul Üniversitesi yönetiminin “diploma iptali” kararı geri çekilsin.

İBB Başkanı İmamoğlu ve hukuksuzca gözaltına alınan herkes serbest bırakılsın.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Fahrettin Altun: Türkiye sokağa teslim olmayacak.

Evrensel'i Takip Et