Yaşar Üniversitesi öğrencileri boykotta: "Artık hayal kırıklığına dönüşecek umutlar istemiyoruz"
Bu boykot sadece ülke gündemine değil, özel üniversitelerdeki sessizliğe de bir cevaptı.

Fotoğraf: Evrensel
Yaşar Üniversitesinden bir öğrenci
İzmir
Biz, Yaşar Üniversitesi öğrencileri olarak bir gün geç başladık akademik boykota. Bu boykot sadece ülke gündemine değil, özel üniversitelerdeki sessizliğe de bir cevaptı. Başta herkes çekindi, korktu, birbirinden bekledi. Ama değişim istiyorsak, önce biz başlayacaktık. Öyle de yaptık.
Nasıl mı? Kolay olmadı. Önce öğrenci topluluklarımızın paylaşım yapması yasaklandı. Sesimizi duyuracak yeni yollar aradık. Hakkının yendiğini düşünen, adalete inancı kalmayan ama yine de susmak istemeyen arkadaşlarımızla bir grup kurduk. Bir gün içinde düşündüğümüzden fazla insan bir araya geldi ve bu eylemi gerçekleştirdik.
Peki neden boykottayız?
Çünkü bu ülkede yaşama hakkımız her gün biraz daha elimizden alınıyor. Sağlıkta şiddet, ekonomide çöküş, eğitimde ve işte ayrımcılık... Katillere "iyi hâl" indirimi, kadınların, çocukların, hayvanların gördüğü eziyet... Böyle bir geleceği kabul etmiyoruz. Artık bu düzene dur demek istiyoruz. Bizler sustukça bu sistemde büyümüş ve bu sistemde olan insanlar üzerine koya koya devam edecekler. Sıranın bizim neslimize gelmemesi için sesimizi çıkartıyoruz. Korkunun egemenliğinde yaşamak istemiyoruz.
Bu, benim 6 Şubat anması dışında katıldığım ilk boykot. Bir depremzede ve bir üniversite öğrencisi olarak umudu boykotlarda aramak bana hem umut verici hem de üzücü hissettiriyor. Duygularım birçok kişi gibi çok karmaşık. Enkazdan çıktığımda ilk aklıma gelen, "Bu sene sınav senem, şimdi ne yapacağım" olmuştu. O an hissettiğim umutsuzluk, gelecekte ne olacağım korkusu bugün daha da büyüdü. Her şey bir yana, depremden sonra altüst olan hayatlarımıza tutunmaya çalışırken içine sürüklendiğimiz ekonomik ve sosyal kriz, hepimizi ne yapacağını bilemeyen bir ruh hâline soktu. Ne yazık ki artık çoğumuz endişeli, kaygılı ve agresif insanlara dönüştük. Büyüklerimizin "en güzel yıllarınız" dediği bu dönemde biz, sadece ülke gündemini düşünüp geleceğimiz hakkında kaygı duyuyoruz. Oysa biz böyle olmak istemiyoruz. Biz umutlu, güçlü ve enerjik insanlar olmak; etrafımızda da böyle insanları görmek istiyoruz.
Artık hayal kırıklığına dönüşecek umutlar istemiyoruz. Sadece sesimizi duyurmak ve en temel haklarımızı almak istiyoruz.
Evrensel'i Takip Et