DİSK ve KESK'ten adliye önünde açıklama: Baskılar bizi susturamaz
DİSK ve KESK üyelerinin davası öncesi yapılan açıklamada; Emekçileri bastırmak için emek örgütlerinin gözdağı verilmek istendiği belirtilerek; “Baskılar bizi susturamaz” denildi.

Fotoğraf: ANKA
DİSK ve KESK temsilcileri, sendika uzmanı İsmet Aslan, eski önceki dönem Eğitim Sen Şube Başkanı Gıyasettin Yiğit ve yine yürütme kurulu üyesi Yusuf Emreoğlu’nun duruşması öncesinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir açıklama yaptı.
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde yapılan açıklamada "Bugün burada 7 Ekim tarihinde haksız, hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanmış olan KESK sendikamızın uzmanı İsmet Aslan, eski önceki dönem Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) şube başkanımız Gıyasettin Yiğit ve yine yürütme kurulu üyelerimizden Yusuf Emreoğlu’nun duruşması nedeniyle burada bir aradayız. Arkadaşlarımızın tek suçu sendikacılık yapmak, emekçinin hakkını savunmak, emekçinin hakkı için, hukuku için mücadele etmektir." denildi.
"Baskılar bugün itibarıyla artmıştır. Cadı avına dönüşmüştür"
İsmet Aslan'n kanser tedavisi gördüğünün anımsatıldığı açıklamada, "Arkadaşımız ne yazık ki içeride bulunmaya devam ediyor. Baskılar bugün itibarıyla artmıştır. Cadı avına dönüşmüştür. Siyasal iktidar, yargı eliyle, sesini çıkaran muhalefet eden kim var, kim yok sesini çıkardığı an ertesi akşam evini basmaktadır. Daha dün Eğitim-Sen’in yapmış olduğu üniversiteler şubesinde öğrencilerimizle dayanışma amacıyla yapılan etkinlik nedeniyle üniversiteler şubesinden Levent Dönek arkadaşımız yapmış olduğu açıklama nedeniyle dün akşam itibarıyla evi basılıp gözaltına alınmıştır. Yine Eğitim-Sen tüzüğünde var olan demokrasi, emekten yana tavır alma hakkını kullandığı için öğrencilerine dayanışma sergilediği için bu yönde karar aldığı için Eğitim-Sen MYK jet hızıyla soruşturmaya tabi tutulmuş bugün arkadaşlarımız güvenlik şubesinde ifadeye çağırmıştır. Biz emekçiler diğer uygulamaların bu baskıların ne anlama geldiğini biliyoruz. Emekçileri bastırmak bizim üzerimizden kitle örgütlerine, emek örgütlerine, demokratik hareketlere mesaj verilmek istenmektedir. Baskı altına alınmak istenmektedir. Bizler baskı altına alınmak istenmekteyiz. Ama baskılar bizi susturamaz." ifadelerine yer verildi.
"Son dönemde iktidarın baskıcı politikaları arttı"
Açıklama söz alan DİSK Sosyal İş Yöneticisi Gökhan Keskin “Bizler anayasanın bize verdiği hak olan sendikal örgütlenme özgürlüğümüzü kullanarak faaliyet yürütüyoruz. Sendikacılık hiçbir yerde suç değildir. Burada da suç olmamalıdır. Yıllardan beri İsmet arkadaşımız daha öncesinde kanser tedavisi görüyordu. Cezaevinde bu hastalığı maalesef arttı, nüksetti. İsmet arkadaşımızın serbest bırakılması için avukatlığa müracaatta bulunulduysa da şu ana kadar serbest bırakılmadı." dedi.
"Seçme seçilme hakkı bile ayaklar altında"
DİSK Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu da “Türkiye demokrasisinin ne kadar birikimi varsa yaşadığımız adı konulmamış olağanüstü hal sürecinde adı konulmamış sıkıyönetim sürecinde adı konulmamış polis devleti, tek parti iktidarı, tek parti devleti sürecinde bir bir yok edilmek isteniyor... Neredeyse bir ayın en az iki haftası, üç haftası adı Adalet Sarayı olan, içinde adaletin dağıtılması beklenen bu binaların önünde açıklamalar yapmak zorundayız. O kadar ki dün tek görevi gazetecilik olan dostlarımızı bile gözaltına aldılar." dedi.
“Seçme seçilme hakkı çoktan rafa kaldırılmış durumda”
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ise “Türkiye çok uzun süredir antidemokratik politikaların mağduru haline dönüştürülmüş durumda. Bu ülkede yaşayan emekçiler, kadınlar, çocuklar, gençler herkes şu anda yürütmede olan yönetimde olan iktidarın saldırılarından nasibini alıyor. Kimisi tepki verdiği için nasibini alıyor, kimisi evindeyken nasibini alıyor, kimisi çalışırken nasibini alıyor." diye konuştu.
AKP iktidarının saldırganlığının gerekçesinin çok net ve ortada olduğunu ifade eden Koçak; “Bu saldırganlığın hepimize uzanan kolları var. Son bir haftadır gençlerin başını çekmiş olduğu tepkiler sadece Sayın Ekrem İmamoğlu'na yönelik saldırının saldırıdan kaynaklı değil sadece Şişli Belediyesi'ne atanan kayyumdan kaynaklı değil. Bu ülkede 13 kayyum yönetimi var. Geçtiğimiz yıllarda da kayyumla yönetme politikası yerleştirilmiş durumda. Seçme seçilme hakkı zaten çoktan rafa kaldırılmış durumda. Ama bir şey daha var artık. Bugün ortaya çıkan gerçeklik bu ülkede herhangi bir seçimin yapılamayacağını söylüyor bu iktidar. Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırtmayacağım diyor. Karşıma rakip olarak çıkanları ezer geçerim diyor. Ve bunun için diyor bu süreci yürütürken de diyor bu ülkenin ekonomisi nereye gitmiş batmış mı, batmamış mı? umrumda olmaz diyor” dedi.
"Bu mücadele demokrasi mücadelesidir"
Bir ülkede demokrasi olmdığında, emeğin hakkını alma şansının olmadığını ifade eden Koçak; “Bizim ülkemiz bunun en temel örneklerinden birisi. Demokratik alandaki daralma gittikçe büyüyor. Demokrasi ortadan kalktıkça bizim de gelirlerimiz küçülüyor. Bu çok açık. Gelirlerimizin küçülmesine izin vermeyeceksek bu ülkede sözümüzün arkasında duracağız ve demokrasiyi tekrardan inşa edeceğiz. Demokrasiyi tekrar inşa ederek, barışı inşa edeceğiz. Evet, bu ülke demokratik bir ülkede hep birlikte yaşamaya çalışan, yaşamak isteyen emekçilerden, kadınlardan, gençlerden oluşuyor. O zaman bizim mücadelemizde emek, barış ve demokrasi mücadelesi olacak. Bugün gençler sokakları kazandıysa geleceği kazanmak da hiç uzak değildir. Bugün arkadaşlarımızı alıp gideceğiz. Akşamları da gençlerle alanlarda buluşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. (ANKA)
Evrensel'i Takip Et