Bugün karşı çıkmazsak yarın kaybederiz

TEMSA işçisi
Adana

Bugün Türkiye’de yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele bir parti meselesinden öte işçi sınıfının geleceğini belirleyen bir mücadeledir. AKP rejimi yıllardır baskıcı politikalarıyla halkı açlığa, sefalete ve güvencesizliğe mahkum ediyor. Sadece siyasi haklarımız değil, emeğimizin karşılığı da gasbediliyor. İşçiler düşük ücretlere, uzun mesai saatlerine ve sendikasızlaştırmaya mahkum edilirken, ülkenin kaynakları yandaşlara, sermaye sahiplerine peşkeş çekiliyor. 

Her gün daha da artan enflasyon, market raflarında ayda iki kez değişen fiyat etiketleri, alım gücümüzün her geçen gün eridiğini gözler önüne seriyor. Bir işçi, kazandığı ücretle geçinemiyor, ailesini geçindiremiyor, geleceğe umutla bakamıyor. Patronların ve sermaye sahiplerinin kârı büyürken, işçi ekmeğini küçültmek zorunda kalıyor.

İktidar, halkın iradesini yok sayarak seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıyor, belediyeleri kayyumlarla gasbediyor. Batman, Mardin, Dersim, Van ve Hakkâri’den sonra şimdi de İstanbul’a göz diktiler. Demokrasiye yönelik bu saldırılar, işçi sınıfının da haklarını tehdit ediyor. Bugün seçilmiş belediye başkanlarını, milletvekillerini tutuklayan, Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan zihniyet, yarın grev yapan işçileri, sendikacıları da aynı şekilde susturacaktır.

Siyasi haklarımız olmadan, hiçbir hakkımızı savunamayız. Sendikaların güçsüz olduğu, grevlerin yasaklandığı bir ülkede işçilerin haklarını koruması, yeni haklar elde etmesi çok zordur. İşçi sınıfının bu yüzden demokrasi mücadelesinde de en ön safta yer alması gerekir.

Ben TEMSA’da çalışan bir işçi olarak tüm işçi sınıfını genel grev dahil olmak üzere daha büyük bir mücadeleye hazırlanmaya çağırıyorum. Farklı görüşlerden, kimliklerden olabiliriz ama ortak bir hedefimiz var: Adaleti, özgürlüğü ve emeğimizin karşılığını kazanmak. İşçi mücadelesi ve demokrasi mücadelesi birdir. Birlikte hareket edersek kazanırız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz...