26 Mart 2025 22:25

Eğitim Sen İzmir Şubelerinden soruşturmaya tepki: “Soruşturmalar hukuki dayanaktan yoksundur”

Eğitim Sen MYK üyelerine verilen ev hapsi kararını protesto eden Eğitim Sen İzmir Şubeleri, “Soruşturmalar hukuki dayanaktan yoksundur” dedi.

Eğitim Sen İzmir Şubelerinden soruşturmaya tepki: “Soruşturmalar hukuki dayanaktan yoksundur”

Fotoğraf: Evrensel 

İzmir — Eğitim Sen İzmir Şubeleri, Eğitim Sen MYK üyelerine açılan soruşturmalara ve verilen ev hapislerine Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasıyla tepki gösterdi.

KESK İzmir Şubeler Platformu, Eğitim Sen İzmir Şubeleri ve çeşitli siyasi partilerin katıldığı basın açıklamasında sık sık, “Akademi biat etmeyecek”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Birleşe birleşe kazanacağız” ve “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı. Açıklamada basın metnini Eğitim Sen İzmir 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Candemir okudu.

“Üniversiteler geleceğin ve özgürlüğün inşa edildiği alanlardır”

Üniversitelerde gerçekleşen kitlesel boykot eylemlerine değinen Candemir, “Üniversiteler sadece ders görülen mekânlar değil; aynı zamanda geleceğin ve özgürlüğün inşa edildiği mücadele alanlarıdır. Üniversite öğrencilerinin almış olduğu boykot kararı sadece gençliğin adalet talebiyle sınırlı değildir. Aynı zamanda iktidarın tahakküm kurduğu bütün alanlara, barınmadan geçim sorunlarına, ifade özgürlüğünden bilimsel özerkliğe kadar geniş bir alanda biriken öfkenin yansımasıdır” diye konuştu.

Eğitim Sen’in “İnsan, toplum, doğa yararına üniversite” şiarıyla gerçekleştirdiği bir günlük iş bırakma eylemine değinen Candemir, “Eğitim Sen olarak öğrencilerin ve üniversitede görev yapan üyelerimizin sesine kulak vermek, taleplerini sahiplenmek sendikamızın tarihsel sorumluluğunun ve mücadeleci çizgisinin bir gereğidir. Öğrencilerin demokratik tepkilerine sahip çıkmak, onları yalnız bırakmamak kamusal ve özgür bir eğitimi savunan sendikamız açısından bir zorunluluktur. Ne var ki bu meşru dayanışma, iktidar blokunun ve siyasallaşmış yargının sendikamızı hedef almasına neden olmuştur. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisiz olmasına rağmen sendikamızı ve sendikal faaliyetlerimizi hedef alan ‘suç işlemeye alenen tahrik etme’ gerekçesiyle açmış olduğu soruşturma hukuki dayanaktan yoksun, gerçekleri çarpıtan ve sendikamızı hedef gösteren bir tutumdur ve kabul edilemez. Bu nedenle benzer içerikli bir soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılmış ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz bugün konu ile ilgili ifadeye çağrılmıştır” ifadelerini kullandı.

“Bakan önce MESEM’lerde can veren çocukların hesabını vermelidir”

Sendikal hakların uluslararası sözleşmeler ve anayasa ile güvence altında olduğunu kaydeden Candemir, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı ve Anayasamızın 90. maddesi sendikal haklarımızı açıkça tanımaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu bu sözleşmelere göre kamu emekçilerinin iş bırakma hakkı vardır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sendikal hakları kullanan Eğitim Sen’e yönelik ‘suç işlemeye alenen tahrik etme’ gibi maddi temelden yoksun şekilde soruşturma açması suçtur. Yargı organlarının görevleri arasında yasal ve Anayasal haklarını koruyanları tehdit etmek yoktur. Üstüne bir de Eğitim Bakanı Yusuf Tekin devlet televizyonunda verdiği demeçte yıllardır ayaklar altına almaktan çekinmediği insan haklarına yönelik sendikamıza ders vermeye kalkmış; yine yasaya göre yetki alanı dışında olan konuları kendine vazife etmiştir. Bakan Tekin’in Encümen-i Muallimin’den, TÖS ve TÖB-DER’den gelen 100 yılı aşan insan hakları ve demokratik toplum mücadelemizden haberi olmadığı gibi, aldığı talimatlarla haddini aşarak bizlere yaptırım tehditleri savurmaktadır. İfade etmekten çekinmiyoruz; bu tehditler bizlere vız gelir! Sayın Bakan ilk önce eğitimden koparılarak gönderildiği MESEM’lerde can veren çocukların hesabını vermelidir” diye konuştu.

“Üniversitelerdeki boykot halkın vicdanını temsil etmektedir”

İktidarın hem gençliğin muhalif enerjisini bastırmayı hem de sendikal hareketi itibarsızlaştırmayı ve sindirmeyi hedeflediğini belirten Candemir, “Burada sorulması gereken soru nettir: Öğrencilerin adalet talebi mi suçtur, yoksa bu talebi bastırmaya çalışan baskı rejimi mi? Eğitim Sen’in desteği, bir suça ortaklık değil; üniversite gençliği başta olmak üzere, üniversitelerden yükselen çığlığa kayıtsız kalmamadır. Üniversite gençliği ve üniversitelerde görev yapan öğretim elemanları haklı mücadelelerinde yalnız değildir. Türkiye’nin dört bir yanında üniversitelerde yaşanan boykot, bu karanlık rejime karşı halkın vicdanını temsil etmektedir ve biz o vicdanın yanındayız. Eğitim Sen olarak bir kez daha altını çiziyoruz: Baskı, tehdit, şiddet ve sömürüye karşı birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız! Sadece kendi haklarımız için değil; çocukların, öğrencilerin, toplumun geleceği için mücadele etmeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Açıklama ardından kitle İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrıda bulunduğu Gündoğdu Meydanı’na yürüdü. (Evrensel)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Maske düştü

Maske düştü

Sakalı maske sanılan genç tutuklanmak istendi; gerçek anlaşılınca salınmak yerine ‘polisi itelemekten’ tutuklandı. Ceza alsalar dahi yatarı olmayan ‘gösteri yasasına muhalefet’ten yargılanan yüzlerce kişi ‘terörle’ ilişkilendirilerek cezaevine konuldu. Somut delil bulunmadığı için İmamoğlu davasında 8 kişiyi serbest bırakan hakim sürgün edildi. İlle de ceza isteyen bir ‘yargı mekaniği’ deşifre oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
30 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et