29 Mart 2025 05:00

Saraçhane’den yansıyan ‘milliyetçilik’

"Cinsiyetçi, hayli saldırgan sloganlar içeren döviz yoğunluğu, sosyal medya performansının “göründüğü kadar” olduğunu varsaysak, kürsüden verilen-çoğulcu, kucaklayıcı-mesajlara tepki beklenirdi."

Saraçhane’den yansıyan ‘milliyetçilik’

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Kemal Can

“Milliyetçi patlama” veya “milliyetçi muhalefet” iddiası uzun süredir kullanımda. Partilerin pazarlık kozu, “değişen sosyolojinin” baskın dinamiği, küresel dalganın yerel yansıması, ülke tarihinin özgün çıktısı veya yeni kuşağın dili olarak tanımlanıyor. Kendilerine “öfkeli Türkler” ya da “temiz Türkler” gibi “ideolojiler üstü” kimlik etiketleri verdikleri de oluyor. Anarşizmden Türkçülüğe, neoittihatçılıktan radikal cumhuriyetçiliğe uzanan geniş ideolojik kaynaklara referans verilerek tanımlandıkları da görülüyor. Saraçhane protestolarındaki eylemci profili, bu tartışmaları yeniden tetikledi. Eylemlerde olduğu kadar sosyal medyada da görünürlükleri hayli yüksek, “milliyetçi Z kuşağı” veya tepki potansiyelinde milliyetçi ağırlık hakkında tevatür muhtelif. Meselenin gayet bildik veya son derece yeni bir durum olduğuna ilişkin yorumlar yapılıyor. İktidarın üçüncü kere gündeme soktuğu “Kürtlere” ve “Türklere” ayrı menü yaklaşımının, bu tartışmalarda (algı oluşturulmasında) yeri olduğu söylenebilir.

Bu genişlikte, yaygınlıkta ve hızda harekete geçen toplumsal olayların homojen bir küme oluşturması imkansız. Saraçhane eylemlerine katılanların tamamını veya çoğunluğunu oluşturan gençleri hatta sadece “milliyetçi” etiketini tercih edenleri bile, tek bir grup gibi tarif etmek çok zor. Eylemcilerin bir kısmının kullandıkları sembollere, attıkları sloganlara, taşıdıkları dövizler ve paylaşımlarına bakıldığında, milliyetçi oldukları ya da en azından kendilerini böyle ifade ettikleri elbette söylenebilir. Ancak hepsinin milliyetçilikten aynı şeyi anladıklarını, bu kimlikle kurdukları ilişkinin benzer olduğunu söylemek pek isabetli olmaz. Saraçhane’de bulunma nedenlerinde ve göstermeye çalıştıkları arasında ciddi fark söz konusu. Doğrudan bir partiyi (Zafer Partisi) işaret edenler olduğu gibi kurumsal siyasi bağlantısı olmadığını söyleyenler de var.

Sıcak toplumsal ve siyasal olaylardaki grup aidiyeti, bazen basit psikososyal reflekslerle oluşuyor, bazen karmaşık sosyoekonomik arka planda şekilleniyor. Kimi zaman toplumun derinliğinden gelen “organik” dinamik, kimi zaman güç odaklarının derinlerinde üretilen “sentetik” müdahale daha etkili. Hem alan gözlemleri hem yakın zamanda yapılan gençlik araştırmaları, meydanlardaki gençlerin çok çetin ekonomik-sosyal koşullarda yaşadıklarını, geleceksizlik tehdidini bir varoluş sorunu olarak hissettiklerini gösteriyor. 2013 Gezi protestoları kitlesiyle yapısal ve konjonktürel açıdan ciddi farkları var. Bazı mizansenlerin kopyalanmasına rağmen kültürel resminde renkler değişik. Siyasetin (antisiyasetin) “kıyas” üzerine oturtulması ve öyle kalması gayreti muhalefet diline de sızıyor. “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganına rağmen dışlayıcı dil kendine yer buluyor.

Kemal Can | Fotoğraf: Evrensel

Yüzyıllardır toplumsal hareketlerin içinde hatta ön safında yer alan “lümpen proletaryanın” öfkesi, döneme rengini veren yapısal ve konjonktürel nedenlerle milliyetçilikle yakın temasta. “Dünyayı yakacak garipler”, milliyetçiliğin önerdiği çözümler veya gösterdiği yoldan ziyade, öfke ifade etmede sağladığı kolaylıkla ilişki kuruyor. Çaresizlik, insiyaki olarak -işaret edilmiş ve somut- “düşmanlar” arıyor. Milliyetçiliğin, bu tepkiyi içerme ve sembollerini taşıtma konusunda üstünlüğü var. Başka iddiaların bu teması kurabilmesi içinse yoğun çaba ve uygun koşullar gerekiyor. Yüksek sosyoekonomik dilime dahil üniversiteli gençler arasında gelişen (abur cubur okumalarla ve zorlama sosyolojik çıkarımlarla beslenen) “neoittihatçılık”, seküler-milliyetçilik gibi akımlar da göçmen sorunu, “süreç tartışmaları” gibi güncel meseleler bağlamında benzer bir ilişkiye giriyor. Gençliğin ölçüsüzlük arayışı, ekstrem ve eksantrik söylemleri buradan tedarik ediyor.

Toplumsal hadiseleri üreten dinamikleri ve dahil olanların motivasyonlarını sadece ilk izlenimler, söyleme yansıyan sembollerle anlamak eksik olur. Ancak görünürlük ve oransız etkinlik iddialarını, yani işin sentetik taraflarını, gözlemlere yansıyan çelişkilerle tartışmak mümkün. Eğer “Zafer Partisi gençliği” iddia edildiği gibi Saraçhane’nin en etkili, dinamik ve kalabalık grubu olsaydı, Ümit Özdağ’ın haftalardır süren tutukluğunda çok daha dikkat çekici eylemler görürdük. Diğer yandan cinsiyetçi ve hayli saldırgan sloganlar içeren döviz ve pankart yoğunluğu ve sosyal medya performansının “göründüğü kadar” olduğunu varsaysak, kürsüden verilen -çoğulcu ve kucaklayıcı- mesajlara ciddi tepki verilmesi beklenirdi. “Bozkurt” işaretinin kameralardaki görünürlüğü konusundaki dikkat çekici gayret; “pamuk şeker” olayıyla sembolize olan “kıyas” söylemi; iktidarın, “marjinal” suçlamalarında, ev baskınlarında hedef aldıkları kesimler ve medya organları da bir fikir verebilir.

Evrensel'i Takip Et