1 Nisan 2025 04:15

Maske takmadığı anlaşılan genç, 'başka suç' uydurularak tutuklandı

Maske taktığı iddia edilerek gözaltına alınan bir genç, mahkemede sakalının maske sanıldığını ispatladı. Serbest bırakılması gereken genç için suç uyduruldu, yasada olmayan suç nedeniyle tutuklandı.

Maske takmadığı anlaşılan genç, 'başka suç' uydurularak tutuklandı

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Eylem Nazlıer
[email protected]


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolar sırasında gözaltına alınan öğrenciler genellikle 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gerekçe gösterilerek tutuklanıyorlar. Hukukçular bu kanunun tutuklanma gerekçesi olamayacağını savunurken gözaltına alınan birçok kişi tutuklu yargılanıyor.

Tutuklanan öğrencilerin cezaevlerindeki durumu ve mahkeme süreçlerine dair konuştuğumuz Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Ezgi Önalan bir duruşmada yaşanan çarpıcı bir detayı aktardı.

Mahkemelerde savunma hakkının ihlal edildiğini, birçok öğrencinin delil olmadan tutuklandığını ve hakimlerin keyfi kararlar verdiğini anlatan Önalan, “Bir müvekkilim için ‘Yüzünü kapatarak gösteriye katılma’ suçlamasıyla tutuklama istemişler. Oysa dosyadaki fotoğrafta sakalları maske sanılmış. Hakim, yüzünün kapalı olmadığını kabul etti ama yine de başka bir suç uydurup tutukladı: ‘Polisleri iteklemeye çalışmış’ dedi. Halbuki böyle bir iddia dosyanın başında bile yoktu. Fotoğrafta da böyle bir şey yok ama kendisi bu suçlamayla tutuklandı” bilgisini verdi.

Üç gün önce tutuklananlar arasında yer alan bir ekibin dosyada fotoğrafının bulunmadığını söyleyen Önalan, “Avukatlara fotoğrafları bile göstermediler. Mahkemede delilleri göremedik, hakim ise ‘Ana dosyada vardı, baktım ve yeterli buldum’ diyerek tutuklama kararı verdi. Ama ana dosyayı bizim görme şansımız hiç olmadı. Savunmasız, delilsiz bir şekilde tutukladılar. Bunu da kabul ettiler. ‘Biz baktık, deliller yeterli’ dediler. Savunma hakkı tanımadan tutukladılar” dedi.

"İşkence mağdurları başvuru yapmaktan korkuyor"

Önalan, eylemlere katılanların baskı altında olduğunu ve işkence gördüğünü ancak çoğunun şikayette bulunmaktan çekindiğini ifade etti. “Sokakta biber gazına maruz kalıp vücudu yanan, zehirlenip kusan insanlar bile hastaneye gitmeye korkuyor. Darp raporu alamıyorlar, işkence başvurusu yapamıyorlar. Çünkü başvuru yaparlarsa fişleneceklerini düşünüyorlar. Biz sosyal medyadan gördüğümüz görüntüler üzerine başvurular yaptık. Ama bireysel olarak insanların uğradıkları kötü muameleyi mutlaka şikayet etmesi gerek. Oysa Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliğinin bu konuda adım atması gerek. İnsanların cesaret bulup işkenceye karşı şikayette bulunmaları gerekiyor.”

Avukat Çelik: 2911’den tutuklamalar keyfi ve hukuksuz

Protestoların ardından gözaltına alınan yurttaşların terörle mücadele polis ekipleri (TEM) tarafından yapılan sabah baskınlarıyla evlerinden alındıklarını görüyoruz. 2911 sayılı Kanun’a muhalefetin neden gösterildiği bu gözaltı ve tutuklamaları İstanbul Barosu avukatlarından ve Demokrasi İçin Hukukçular Üyesi Nazlıcan Çelik ile konuştuk.

Çelik, gözaltına alınan kişilere ilişkin, “Takibini yapabildiğimiz kadarıyla, hakkında işlem yapılan kişilerden hiçbirine herhangi bir terör örgütü ile ilgili bir isnat yok. Buna rağmen dosyalar terör savcıları tarafından yürütülüp, işlemler TEM Şubesine yaptırılabiliyor” bilgisini verdi.

Polis şiddeti ve kötü muameleye de dikkat çeken Çelik, gözaltına alınanların uzun saatler boyunca otobüslerde bekletildiğini, su, yemek ve tuvalet gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını anlattı.

Avukatlara erişim engellendi

Gözaltı sürecinde avukatlara yönelik engellemelerin sistematik hale geldiğini belirten Çelik, protestolarda gözaltına alınanların avukatlarla görüşmesinin uzun saatler boyunca keyfi şekilde engellendiğini söyledi. İmamoğlu’nun adliyeye sevk edildiği gün yaşananları anlatan Çelik, “O gün hem eylemlerden hem de ev baskınlarıyla gözaltına alınanlar vardı. Bu kişilerin adliyeye sevki sırasında avukatlar adliyeye dahi alınmadı. Daha sonra bu kişiler emniyete geri götürüldü ve ancak ertesi gün adliyeye çıkarıldı. Keyfiyet o kadar hakimdi ki bir avukat bir kişiyle görüşebilir dayatması dahi yapıldı” dedi.

"2911’de tutuklamalar hukuken mümkün değil"

Yapılan tutuklamaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirten Çelik, “2911 sayılı Yasa’da düzenlenen suçlar için öngörülen ceza miktarları düşünüldüğünde, bu suçların infaz kanunu kapsamında ‘yatarı’ yoktur. Yani herhangi bir ceza alınması halinde, kişinin daha önceden başka bir suçu yoksa kapalı ceza infaz kurumunda yatması söz konusu değildir. Buna rağmen, somut hiçbir gerekçe olmadan ve sadece matbu ifadelerle yüzlerce insan tutuklandı” şeklinde konuştu.

Tutuklanmayanların büyük çoğunluğuna ise en ağır adli kontrol tedbiri olan konutu terk etmeme kararı verildiğini belirten Çelik, benzer delil durumlarına sahip kişilere farklı işlemler uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi.

"Salt eyleme katılmak suç sayılıyor"

Yargılamalarda keyfiyetin hakim olduğunu söyleyen Çelik, “Burada dikkat çekilmesi gereken husus, eylemde sadece bulunmanın tek başına suç olarak değerlendirilmesi. Suçun alt ve üst sınırı gözetilmeden, kaçma şüphesi ya da delil karartma şüphesi gibi gerekçeler ortaya konulmadan, tamamen matbu ve soyut ifadelerle insanların özgürlüklerini kısıtlayıcı tedbirlere maruz bırakılmasıdır” vurgusu yaptı.

Yargının, protestoların yasaklanmasına ilişkin valilik kararlarını doğrudan dayanak aldığını belirten Çelik, “Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında mülki idare amirinin yasaklama kararlarının tek başına anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kanun dışı hale getirmeyeceği, yasak kararının yargı yerlerince irdelenmesi gerektiğine dikkat çekilmiş ve hak ihlali kararları verilmiştir. Bu sebep gözetildiğinde yargı tarafından böyle ağır tedbirlere başvurulmasının hukuken doğru olmadığı rahatlıkla söylenebilir” dedi.

Evrensel'i Takip Et