Boykot 101: Bilkent’te öğrenciler boykot ve genel grevi tartıştı
Bilkent öğrencileri, Alternatif Akademi Hareketi adı altında bir araya gelerek boykot ve genel grev çağrılarını tartıştı.

Fotoğraf: Evrensel
Murat Ergin
Bilkent öğrencileri üniversitelerinde ördükleri boykot süresince Alternatif Akademi Hareketi adı altında buluşan üniversite kulüp ve topluluklarıyla çeşitli açık dersler düzenledi. Bu derslerin ilki Diyalektik Araştırmalar Topluluğu'nun "BOYKOT 101" adıyla düzenlediği, üniversitelerde örgütlenen akademik boykot ve öğrencilerin gündemindeki genel grev çağrılarını tartışmak üzerineydi. Etkinliğe tartışmalarını yansıtmak için günlerdir boykot ve genel grev çağrılarını büyüten ODTÜ öğrencileri de katıldı. Katılan ODTÜ öğrencileri, Bilkent öğrencileriyle birlikte dayanışmalarını gösterdi, deneyimlerini tartıştı, boykot sürecinde nelerle karşılaştıklarını ve neler yaptıklarını anlattı. Tartışmanın sonucunda hepimiz birbirimizden öğreneceğimiz çok şey olduğunu öğrendik.
"Üniversitelerde demokratik karar mekanizmalarını kurmalıyız"
Etkinlikte ilk olarak ODTÜ'lülerin tüm üniversitelerde yaptığı boykot çağrısı üzerine tartışıldı. ODTÜ'lü öğrencilerin mücadelenin sokaklarda barikatlar, ablukalar ile politik olarak girdiği çıkmazların üzerinden gelecek bir eylemsizlik yöntemi olarak boykot çağrısını yaptığı ve üniversitelerde polis müdahalesi, şiddeti aktif olarak devam ettiği sürece iktidarın yoksulluk, baskı ve yasaklarına karşı öğrencilerin hayatı durdurmaya yönelik bir çağrısı olarak boykotun örgütlendiği konuşuldu. Üniversitelerin bilgi üretiminin alanları olarak hayatın normal akışında ilerlememesi ve üretim çarkının durdurulması gerektiği tartışıldı. Akademik boykotun yalnızca sokaklarda mücadeleyi büyüten gençlerin sonraki gün okula devam etmesiyle sınırlı bir tartışma olmadığı, iktidarın halkın iradesine yönelik saldırılarının karşısında iktidarı geriletmeye yönelik gençliğin örgütlediği genel bir hareket olduğu vurgulandı. Öğrenciler açısından ellerindeki en büyük gücün en geniş birliktelikleri sağlayarak hareket ettikleri ve bulundukları üniversitedeki hayatı durdurabilmeleri olduğu üzerinden tartışmalar ilerledi. ODTÜ öğrencilerinin boykotu örgütlemek adına ilk günden itibaren fakültelerde, bölümlerde ortak forumlar alıp her öğrencinin kendi sınıflarını, bölümlerini nasıl mücadeleye katabileceklerini tartıştığı konuşuldu. Mücadelenin üniversite içerisindeki her kesime yayılması için öğrencilerin örgütlülüğünü herkese yayabileceği kanallar olarak her bölümü kendi öğrencilerinin örgütlediği vurgulandı. Öğrenciler, bu sürecin sonucunda Erdoğan iktidarı yıkılmasa bile üniversitelerde öğrencilerin bir araya gelip harekete geçebileceği mücadele kanallarını inşa etmenin, üniversitelerde öğrencilerin katılabildiği ve sözünü söyleyebildiği demokratik karar mekanizmalarını kurmanın önemini vurguladı.
"Yaşadığımız toplum bir üretim toplumu, bir tüketim toplumu değil." cümleleriyle ilerleyen tartışmada CHP çağrılarıyla ile sürdürülen ekonomik boykot hareketi üzerine tartışıldı. Öğrencilerin ve halkın alım gücünün zaten gittikçe düştüğü ekonomik kriz koşullarında listelerinde Bugatti vb. hedefleri bulunan bir boykot listesinin genele yayılmasının güçlüğü, kriz koşullarından etkilenen ve uygun fiyatlarından yararlanmaktan başka çaresi olmayan kesimlerin, iktidara yakın bilinen market zincirlerini boykot etmenin ve hareketi ortaklaştırmanın zorlukları tartışıldı. "Paylaşarak destek olun" uyarılarıyla yayılan boykot listesinin boykota katılmadan bile destek olunabilecekmiş havası yarattığını, mücadelenin içerisinde daha güçlü pozisyonlar almanın önüne geçtiği tartışıldı. Olabildiğince boykota katılmanın önemi belirtilse de bu yöntemlerin mücadelenin diğer kanallarının önemini arka plana itmeden, destekleyerek sürdürülmesi gerektiği vurgulandı.
"Mücadeleyi hayatın her alanına yayalım"
Öğrenciler, tüm çalışanlara, Türkiye işçi ve emekçilerine genel grev çağrısında bulunduğunu ve Erdoğan iktidarını geriletmek için elimizde bulunan en güçlü yöntem olduğunu belirtti. İktidarın temelini oluşturan sermaye güçlerinin beslendiği tüm üretimin durdurulması, tüm ülkede hayatın durdurulması için yapılan bir çağrı olarak genel grevin ortaya çıktığı tartışıldı. Aynı zamanda öğrencilerin öncülüğünü yaptığı bu eylemlerde işçi sınıfıyla ortak bir zeminde verilecek bir mücadelenin, üniversitelilerin tek başına vereceği mücadeleden çok daha etkili bir şekilde iktidarı geriletebileceği konuşuldu. Üniversitelilerin bütün problemlerinin işçi sınıfıyla ortak sorunları, sınıf mücadelesinin sorunları olduğu ve ortak bir hatta birlikte karşısında mücadele edilmesinin zorunluluğu vurgulandı. Üniversiteliler her gün kampüslerde ve sokaklarda aktif olarak direnişlerini sürdürürken hayatın diğer tüm alanlarının bağımsız kaldığı ancak çarkları durdurmak için mücadelenin hayatın her alanına yayılması gerektiği konuşulup genel grev çağrısı yinelendi.
Evrensel'i Takip Et