3 Nisan 2025 19:55

“Apolitikliği” aşmak, ama nasıl?

Çeyrek asra yaklaşan zeminde politik olmak 1-2 haftaya sıkışan bir konu olamaz, mücadele mekanizmalarla kalıcı hale getirilmeli ve kitleselleşmelidir.

“Apolitikliği” aşmak, ama nasıl?

Enver ÇELİKKAN

Ankara Üniversitesi

Geçtiğimiz günleri kasıp kavuran gündemin gençlik içerisinde öne çıkardığı bir eğilim de “apolitikliğe” karşı olan tepki oldu. Eyleme katılmayan, üniversitesindeki boykotun örgütlenmesinde sorumluluk almadığı gibi derse girmeye çalışan, yalnızca sosyal medyada paylaşım yapan ya da onu bile yapmayan gençlerin tutumları, yükselen hareket neticesinde “politikleşen” gençlerin önemli ölçüde artmasıyla büyük bir şaşkınlık yarattı. Bu yazıda gençler neden ‘apolitik?​’” ve “politik olmak ne demektir?​” soruları üzerinden gündemdeki tartışmalara cevap vereceğiz.

Esas mesele herkesi mücadeleye katabilmekte

Öncelikle apolitiklik tartışmaları açısından kimi yaklaşım hatalarını incelemekte fayda var. Meseleyi, sürtünmesiz bir ortamda politik olmak ve olmamak seçeneği varmış ve olmamayı seçenler apolitik oluyormuş gibi bir yaklaşım bütünsel bakış açısından uzak kalıyor. Siyasetin tehlikeli, uzak durulması gereken; okul, sokak gibi yerlerde değil, sadece meclis gibi geleneksel siyaset ortamlarında icra edilmesi gereken bir şey olduğu anlayışının yıllardır ilmek ilmek örüldüğünü açıktır. Korkunun, ayrıştırmanın, baskının toplumsal alanın tüm sahalarında örgütlendiğine de kısaca değinelim. Demek ki, “apolitikliğe” karşı yapılan itirazlar, bunu yaratan ve her gün yeniden üreten unsurlara karşı bir tepkiye ve her gün örgütlenen bir mücadeleye dönüşmezse, eksik kalmaya ve sönümlenmeye mahkûmdur. Bu noktada yazıyı okuyan arkadaşımızın itirazı olacaktır: “Diğer zamanlar neyse, bu zaman evde durulacak zaman mı?​” Ancak tarif ettiğimiz bütün unsurlar hareket daha kitleselleştiği için daha örtülü olmasına karşın köklü bir şekilde varlığını sürdürüyor. Buraları yadsıyarak yapılan yorumlar harekete katılmayan gençleri katmanın yollarını arayan değil, kendi “politik” tavrını yücelten dar bir anlayışa sıkışıyor.

Elbette bu yazı örgütlenen çalışmalardan uzak ve ilgisiz kalan gençleri haklı çıkarma amacı gütmüyor. Normal zamanda mücadeleden uzak olsa da mücadelenin sıçradığı bu anda ileriden pozisyon alan, yani sürecin örgütlenmesinde aktif rol alan gençlerin, eylemlerini önemsizleştirme amacı hiç gütmüyor. Eleştirilerin ilerici yanları olduğunu da kabul etmek gerekir. Ancak yazının, bir kavganın örgütlenmesinde ve kitleselleştirilmesinde itinayla gözetilmesi gereken detayları açığa çıkarmaya ve çözüm yollarını aramaya ilişkin bir derdi var. Eleştirileri üstenci ve hedefsiz laf salatasından çıkarıp, sonucunda kalıcı mevzileri gelecek mücadelelere miras bırakma potansiyelini hâlen daha koruyan birikimi büyütme olanaklarını arama derdi var.

Mücadeleyi nasıl kazanacağız?

İktidarın saldırıları çeyrek asra yaklaşan zeminde her gün daha da saldırganca örgütlenirken politik olmak 1-2 haftaya sıkışan bir konu olamaz. Bu saldırılar, hayatın her alanında iktidarın kemikleşmiş aygıtlarıyla (medya araçları, sermaye örgütleri, paramiliter güçleri, devlet kademesindeki bütün aygıtlar bunlara örnektir) topyekûn örgütlenirken politik olmak örgütsüz bir şekilde de olamaz. Erdoğan iktidarı sermaye sınıfının temsilcisi olarak tüm politikalarını bu sınıfın çıkarları doğrultusunda organize ederken, bu sınıfı yıkabilecek tek güç olan işçi sınıfının saflarında yer almayan bir örgütlenme de esaslı bir politik mücadele alanı olamaz.

Üniversitelerdeki boykot süreçlerine bakarken birkaç noktayı somutlamak için mütevaziliği bırakıp, en başarılı boykotların öncülüğünü dar grupçuluğu aşan, mücadeleyi ilerletme ve kitleselleştirme ufkunu taşıyan örgütlerdeki gençlerin yaptığını ifade etmek gerekir. En sağlam mekanizmaları onlar inşa etmiştir. Çünkü onlar örgütlerinin toplam birikim ve deneyimiyle daha ötesini görmüş, kolektif bir akılla hareket edebilmiş ve arkadaşlarını bu yönde harekete geçirebilmişlerdir. Bu birikimi besleyen ve ondan beslenen gençlerin sayısı arttıkça daha ileriden kazanımlar kaçınılmaz olacaktır. Demek ki boykotların sonraki süreçte de etkili olması iki kritik şeye bağlı. Birincisi, kurulan mekanizmaların kalıcı mücadele alanları haline gelmesi (temsilcilik, kulüp vb.), ikincisi ise bütün bu sürecin ateşinde pişmiş gençlerin örgütlenmesi ve mücadelede aktif rol alması.  

Eyleme gitmek, barikatlarda omuz omuza dövüşmek politik bir mücadeledir elbette, ancak gençliğin elindeki güç bundan daha büyüktür. Kendi geleceğinde söz sahibi olmak, yaşam koşullarını iyileştirmek ve eşit bir geleceği inşa etmek, politik bir gençlik örgütünde örgütlenerek günlük verilen bir mücadelede gerçekliğe dokunur hâle gelir. Bu 1 haftalık bir mücadelenin keyfinden daha üstün bir keyiftir, yaşama gerçekten etki etmek ve hayatın öznesi olabilmenin yegâne yoludur. Dolayısıyla politik olmak politik olmanın yaygın olduğu yerde o rüzgâra sürüklenerek değil, rüzgârı bizzat her gün yaratarak olur.

Evrensel'i Takip Et