6 Nisan 2025 11:15

Tülay Hatimoğulları: İktidar ve devletten somut bir adım göremiyoruz

Tülay Hatimoğulları, "Hep birlikte Abdullah Öcalan’ın çağrısının arkasında olduğumuzu defaatle ifade ettik. Ne yazık ki mevcut iktidar bu konuda henüz bir adım atmış değil" dedi.

Tülay Hatimoğulları: İktidar ve devletten somut bir adım göremiyoruz

Fotoğraf: MA

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) il eş başkanları, genel merkez binasında toplandı. Toplantı öncesi Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
Toplantıda Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmelerin yanı sıra yol haritalarını belirlemek üzere bir araya geldiklerini belirten Hatimoğulları, Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından iktidardan hala somut bir adım göremediklerini ifade etti. Hatimoğulları, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerek 8 Mart’ta gerek Newrozlara katılan gerekse Amara’da olan halkların ortak bir talebi vardı; Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü. Sayın Öcalan’ın koşullarının düzenlenmesi ve özgür bir biçimde çalışmalara katkı vermesinin mesajı çok güçlü bir biçimde verilmiştir.Özellikle Newroz alanlarında bir araya gelen milyonların en temel mesajı barış ve demokratik toplum çağrısını sahiplenmek ve bunun gereklerinin yerine getirilmesi için devlete, iktidara ve her kesime güçlü bir mesaj verildi ‘çağrının arkasındayız’ dediler."

"Somut bir adım göremiyoruz"

"Hep birlikte Abdullah Öcalan’ın çağrısının arkasında olduğumuzu defaatle ifade ettik" diyerek sözlerine devam eden Hatimoğlulları, "Ne yazık ki mevcut iktidar bu konuda henüz bir adım atmış değil. Gerek yurt içi ve gerek yurtdışında her kesimin sahiplendiği bu çağrının yaşam bulması için gerekli olan siyasal ve toplumsal zeminin oluşması ile ilgili DEM Parti olarak çalışıyoruz ama henüz iktidar ve devletten bu anlamıyla atılmış somut bir adım göremiyoruz" dedi. 

"Yaşanan gelişmeler birbirinden bağımsız değil"

Dünyadaki gelişmelere ilişkin ise şunları kaydetti:"7 Eylül’de İsrail’in Filistin’i işgali ile başlayan süreç, Rusya-Ukrayna savaşı,  Lübnan, Irak Yemen İran'daki gelişmeler ve en son Suriye’de yaşanan önemli gelişmeler. Bütün bunlar bizzat bizleri ve Türkiye’yi etkilemektedir. Bu yaşanan gelişmeler birbirinden asla bağımsız değildir. Trump, son açıklamasıyla birlikte ticaret savaşlarına yeni bir boyut kazandırdı. Hem ticari hem askeri hem de siyasi anlamda bütün dünyadaki siyasi ve toplumsal gelişmeleri etkileyecek gelişmelerle karşı karşıyayız." 

"En önemli tehlikelerden biri silahlanmaya ayrılan bütçe"

"En önemli tehlikelerden biri dünya ölçeğinde silahlanmaya ayrılan bütçenin gittikçe artmasıdır, buna AB ülkeleri de dahildir. Bunlar bütün dünyayı tedirgin etmesi gereken konulardır. Birinci ve ikinci dünya savaşına deneyimlerine baktığımızda 3’üncü Dünya Savaşı’nın bu dönem gelişmesinin nelere mal olacağı görülmelidir. Aynı şekilde nükleer silahlanmanın artığı birinci ve ikinci dünya savaşının ötesinde can kaybına mal olacağını, yeryüzünün yaşanmaz bir yer olmasına sebebiyet vereceğini aklımızdan bir an çıkarmamalıyız."

Suriye'deki gelişmeler ilişkin konuşan Hatimoğulları, "Şam’da gerçekleşen yönetim değişikliğinin akabindeki gelişmeler iç açıcı değildir. Oradaki farklı halklara ve inançlara yönelik saldırılar hız kesmeden devam etti. Alevilere, Dürzilere, Hristiyanlara yönelik saldırılarda insanlar katledildi, inanç merkezlerine saldırılar gerçekleşti. Bütün bunlara karşı Suriye’de demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesinden yanayız. Şunu vurgulamak isteriz ki bir kez daha, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geliştirdiği toplumsal sözleşme; bütün Suriye'ye yayılması halinde bu sorunlara köklü çözümler sunacak bir sözleşmedir, anayasa altyapısıdır."

"Siyaset, yargı, hukuk ve adalet enkaz altında"

Türkiye’deki siyasi gelişmeleri ne Suriye ne Ortadoğu ne de dünyadaki gelişmelerden bağımsız ele alınamayacağını belirten Hatimoğulları şu ifadere yer verdi: "Demokratikleşme beklerken barışla ilgili adımların atılmasını beklerken, İmralı koşullarının düzeltilmesini beklerken yani özet olarak demokratikleşme adımları atılmasını beklerken ne ile karşılaştık. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı da dahil çok sayıda belediye başkanına dönük bir operasyonla karşılaştık. Bu operasyona karşı başta gençler ve kadınlar olmak üzere insanlar Türkiye’de bugüne kadar yaşanmış en önemli sivil itaatsizlik eylemlerinden biriyle demokratik haklarını kullandılar. Gençler üniversiteleri boykot etti. Aynı zamanda ürünlerle ilgili alışverişle ilgili gerçekleşen bir boykot oldu. Bu çok önemli bir gelişmedir. Toplum iktidarın gittikçe otoriterleşen yaklaşımına rızalık vermediğini bu demokratik çıkışlarıyla göstermiştir. İktidar bunları anlayacağı yerde bunun sosyolojik iktisadi siyasal ve özgürlükler bağlamındaki talepler, demokratikleşme talebi bağlamında bunu ele alacağına daha fazla gaz ve cop kullandı. 301 gencin çoğunluğu hala hapishanelerde tutulmaktadır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. DEM Parti olarak yaşanan bu hukuksuzluklara yargı eliyle siyaseti dizayn etme anlayışına karşı mesajlarımızı hem yerellerimizde hem de genel merkez düzeyinde her fırsatta illettik. Biz bu anti demokratik uygulamaları asla kabul etmiyoruz. Bu yaklaşım yani barış ve demokrasi beklerken gittikçe otoriterleşmeyi amaçlayan bu yaklaşım barışa ve demokratik toplum çağrısı için de bir sabotaj olarak değerlendiriyoruz. Bu açıdan da kabul etmemiz mümkün değildir. Siyaset, yargı, hukuk ve adalet enkaz altında. Bu enkazdan kurtulmak zorundayız."

"Diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olamaz"

"Sürece hem ‘diyalog’ diyeceksiniz, hem de diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olacak. Bu olmaz. Diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olamaz" diyerek devam eden Hatimoğulları, "Ümit ediyoruz ki devlet aklı ve iktidar doğru bir biçimde okur. Özellikle Ortadoğu, Suriye ve dünya ölçeğinde bu yaşanan gelişmeler ışığında Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının Türkiye’nin iç barışını oluşturmak ve tahkim etmek için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyoruz. Bu çağrı sadece Kürt halkı için yapılmış bir çağrı değildir. Bu çağrı Türkiye’de yaşayan 85 milyon yurttaşın taleplerine karşılık verecek bir çağrıdır" dedi.

6 Nisan, Katledilen Gazeteciler Günü dolayısıyla da öldürülen gazetecileri anan Hatimoğulları, "Musa Anter, Uğur Mumcu, Hrant Dink, Ferhat Tepe Metin Göktepe, Kadri Bağdu, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin şahsında bütün öldürülen gazetecileri saygı ve minnetle anıyorum. Gazeteciler başta yurttaşlar olarak bizlerin haber alma hakkını savunmaktalar. Özgür kalemler ve klavyeler, yurttaşın haber alma hakkı için gece gündüz çalıştı ve bedel ödediler. En ağır bedeli yaşamlarıyla ödediler. Sözümüz olsun ki hiçbir kalem ve klavye kırılmayacak. Herkes özgür bir biçimde haber yapabilecek. Bizler de habere ulaşma hakkımızı kullanabileceğiz" dedi. (MA)

Evrensel'i Takip Et