7 Nisan 2025 04:28

Hacettepe'de boykot nasıl örüldü | Sıra arkadaşlarımıza daha çok kenetlendik

Hacettepe öğrencileri ODTÜ’deki sıra arkadaşlarının boykot çağrısına kulak boykotu nasıl ördüklerini anlatıyor. 9 günlük bayram tatilinin ardından öğrenciler, “Mücadeleyi büyütmeliyiz” diyor.

Hacettepe'de boykot nasıl örüldü | Sıra arkadaşlarımıza daha çok kenetlendik

Fotoğraf: Evrensel

Ankara – İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve gözaltına alınmasının ardından üniversite öğrencileri barikatları yıktı, sokaklara döküldü. Yalnızca İstanbul’da değil, ülkenin dört bir yanında sokağa çıkan öğrenciler, polis, biber gazı ve TOMA ile karşı karşıya kaldı. 20 Mart gecesi ODTÜ’deki protestolarda polisin müdahalesi ardından ODTÜ’lü öğrenciler, tüm üniversitelerdeki sıra arkadaşlarına akademik boykot çağrısı yaptı. Çağrının ardından birçok üniversitede öğrenciler boykot örmeye başladı. Hacettepe Üniversitesi öğrencileri ile boykotu nasıl ördüklerini, süreci nasıl ilerlettiklerini konuştuk.

“Kampüslerinde orantısız polis şiddeti ile karşılaşan ODTÜ’lü sıra arkadaşlarımız tüm üniversitelere akademik boykot çağrısı yapmıştı. Bunun hemen ertesi günü boykot Hacettepe’nin de gündemine oturdu. Cuma günü genel bir forum alarak hafta başında kesin boykota çıkma kararı aldık” diyen Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, bir forum çıktısı güçlü bir boykot süreci geçirmeye yetmeyeceği için sınıflarda, bölümlerde, fakültelerde boykotu örgütleme süreci başladıklarını anlattı.

Fotoğraf: Evrensel

‘Genel grev çağrısı yapmak zorundayız’

Uzun süredir öğrenciler arasında olmayan birliği son zamanlarda gördüklerini söyleyen İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden bir öğrenci “Özellikle İİBF’de dekan ve özel güvenlik birimlerinin (ÖGB) baskısını her an ensemizde hissetsek de son güne kadar istikrarlı bir şekilde süreci tamamladık. Bizler Hacettepe’de de Türkiye’nin dört bir yanında da atanmış rektörlerle, yandaş dekanlarla, sessiz akademisyenlerle köklenmiş bir sisteme öğrenciler olarak başkaldırmaya başladık. Aynı dersliklerde ders aldığımız arkadaşlarımızla bu direnişte tanıştık ve şimdi kollarımız daha kenetli, saflarımız daha sıkı. Sırada başta tutuklu arkadaşlarımızı almak ve öğrenci temsil kurullarını (ÖTK) yeniden kazanmak var. İş elbette bununla bitmeyecek. Ekonomi öğrencisi olarak, işçinin üretim gücünün nelere kadir olabileceğinin farkındayız. Bu ekonomik ve siyasi düzlemde tüketimden gelen gücümüzü ne kadar diretirsek diretelim genel grev genel direniş çağrısı yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.

‘Taleplerimiz karşılanana kadar devam edeceğiz’

Güzel Sanatlar Fakültesinden bir öğrenci ise, “Üniversite öğrencileri olarak bin bir emekle elde ettiğimiz diplomanın önemini yitirdiği gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Okulumuzda giderek artan özelleştirme politikaları, sanatsal ifade özgürlüğümüzün kısıtlanması, hakkımız olan maddi kaynakların okulumuz tarafından karşılanmaması, atölye ve materyal eksikliklerimiz, kariyerimizi şekillendirecek okul dışı sanatsal faaliyetlerde kendimize yer bulamamak gibi sorunlarla uzun süredir mücadele etmekteyiz. Bu doğrultuda tüm üniversite öğrencilerinin ortak sorunlarının çözümüne yönelik dayanışma çağrılarına biz de katıldık ve süreç 23 Mart Pazar günü tüm okulda yapılacak akademik boykota katılma kararımız ile başladı. Çizim yaptık, müzik dinledik, dayanışmamızı güçlendirecek konuşmalar yaptık. Çarşamba günü akademik boykot devam ederken İİBF de arkadaşlarımıza yapılan saldırıyı duyduk ve onlara destek olmaya gittik. Aynı gün açık ders katılımı için kampüse gelen İrfan Değirmenci ve Birkan Bulut’un içeri alınmadığını öğrendik, açık ders için kapıya yürüdük. Perşembe günü direnişimizin arşivini oluşturmak ve sürekliliğini sağlamak adına fanzin çalışmalarımıza başladık. Rektörlükten talep ettiğimiz konuşma yine cevap bulamayınca kampüsün ana yolunda oturma eylemi gerçekleştirdik. Haftanın sonuna geldiğimizde bayram tatilinin uzatılması haberi ile en önemli çalışma alanımız olan atölyelerimizin dokuz gün biz öğrencilere kapatıldığını öğrendik. Aynı gün Ahzuita’nın yerel sanatçıların dayanışmasına yönelik yaptığı açık çağrıya katıldık, birlikte çözümler ürettik. Atölye içerisindeki dayanışmamızı büyüttük, sanatçılar ve sanatçı adayları olarak mücadelemizi, taleplerimiz karşılanana ve hepimiz özgürleşene dek devam ettirmekte kararlıyız” şeklinde anlattı süreci.

Biyoloji öğrencileri üzerindeki ölü toprağı atıyor’

Biyoloji Bölümünde hızlı bir şekilde boykot tartışmaları başlattıklarını anlatan Biyoloji Bölümü öğrencisi, “Arkadaşlarımızla akademik boykotun amacını konuştuk, süreci nasıl yürüteceğimizi tartıştık. Sınıflarımızda temsilciler seçerek kampüsteki eylem planlamalarına dahil olabileceğimiz mekanizmalar kurduk. Hep birlikte pankartlarımızı, dövizlerimizi hazırladık. Antidemokratik uygulamalara karşı hayatı durdurduğumuz bu süreçte kendi derslerimizi düzenleyip kendi bilim tartışmalarımızı örgütledik. Öncesinde “Aman ben akademisyenlik düşünüyorum, siyasete karışmayayım” diyen arkadaşlarımız boykot boyunca sabah erken saatte pankartları asmak için bölüm önündeydi. Bireysel mücadeleyle değiştirebileceğine inanan veya değiştirici bir gücü olduğuna hiç inanmayan arkadaşlarımız birlikteliğin, örgütlü mücadelenin önemini gördü. Taleplerimizi nasıl kazanabileceğimizi konuştuk. Üzerimizdeki o ölü toprağını attık, mücadeleyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Biyoloji öğrencisi, "Boykotun ilk gününde bölüm topluluklarından arkadaşlarımız, topluluk odasında buldukları 'Hacettepe Biyoloji Öğrencileri' imzalı bir pankart getirdi. Gezi eylemlerinde de kullanılmıştı bu pankart. Biz ilk gün o pankartın Gezi için yapıldığını düşünüyorduk. Bölümümüzden mezun bir hocamız verdiği açık derste onun daha eski olduğunu söyledi bize. 2009’da, ÇED raporları gözardı edilerek inşaatına başlanan HES’lere karşı düzenlenen eylemler sırasında yaptırılmıştı. 'Suya, Havaya, Toprağa Özgürlük' yazan o pankart. Kampüsteki yürüyüşlerde birlikte taşıdığımız o pankartla bizden önce gelenlerin mücadelesini, taleplerini ve birikimini de sırtlandık bir anlamda" diyerek hem pankartın hikayesini anlattı hem de geçmiş sıra arkadaşlarından devraldıkları mücadeleyi ileri taşıyacaklarını ifade etti. 

‘Özgür eğitim için mücadeleye devam edeceğiz’

Sıhhiye Kampüsünden başka bir öğrenci ise “Tıp, Diş ve Eczacılık Fakültelerinde öğrenciler aldıkları forumlarla mücadele ettiler. Üniversite yönetimi yasakları ve baskıları kullanarak öğrencilerin bir araya gelmesini engellemeye çalışsa da Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri fakülte çimenlerinde boykotlarına diğer fakültelerin de katılımıyla devam ettiler. Üniversite yönetiminin öğrenciler üzerinde uyguladığı yasaklar ve baskılara karşı, ülke genelindeki demokratik hakların gasbedilmesine karşı eğitim haklarının korunması ve akademik özgürlük için taleplerini dile getirdiler. Forumlar sayesinde alınan boykot kararları öğrencilerin akademik ve sosyal haklarını savunmak adına kolektif bir irade oluşturmasının somut bir göstergesi haline geldi. Öğrencilerin bir arada güçlendirdiği irade akademisyenleri, emekçileri ve toplumu bütünüyle etkiledi. Fakültelerde akademisyenler öğrencilerin boykotlarına çeşitli şekillerde destek vererek mücadelelerini büyütmelerine destek oldu. Üniversite yönetimi tarafından uygulanan baskı ve yasaklar karşısında, öğrencilerin birlikte hareket ederek karar alma süreçlerini güçlendirmesi, dayanışmanın ve mücadelenin büyütülmesi açısından kritik bir adım oldu. Bu süreçte dekanlıkların akademisyenler üzerinde kurduğu baskılar da eğitim kadrosunun özgür çalışmasını ve öğrencilerle dayanışma içinde olmasını zorlaştırmaktadır. Özgür eğitim, demokratik üniversite, baskısız akademik ortam için birlikte hareket etmeye devam edeceğiz” diyerek mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı. (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et