Fransa'da sokakta gericilik, solda bölünmüşlük: Ne yapmalı?

Ali Rıza Yıldırım*

Fransa, pazar günü aşırı sağcı Ulusal Birlik’in (RN) sokaktaki gövde gösterisine, Macron’un partisinin buluşmasına, Yeşiller ile Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partilerinin antifaşist yürüyüşüne ve Sosyalist Partinin LFI’yi dışlayan bir seçim platformu oluşturmak için “LFI’siz sol ittifak” çağrısına tanık oldu. Böylece 2027 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bütün aktörler şimdiden sahaya inmiş oldu ve ilk düdük çalındı!

Yargıya meydan okundu

Ulusal Birlik (RN) dün alanlardaydı. Bahaneleri hazır: Marine Le Pen ve bazı RN milletvekillerine yaptıkları yolsuzluklardan dolayı siyasi yasak getirilmesi. “Demokrasiye darbe” diyorlar ama asıl niyetleri açık: Faşist fikirleri meşrulaştırmak, sistemi baskı ve tehdit diliyle ele geçirmek.

Ceza kesen yargıç, koruma altına alınacak kadar tehdide maruz kalmış durumda. On binlerce dosya üst mahkemeyi beklerken, Marine Le Pen ve arkadaşlarına üst mahkemenin davayı 2026 yazında görüşüleceği garanti edildi. Soldan sağa birçok politikacı seçilme yasağının derhal uygulanması gerektiği kararını pek beğenmediler. Kendi yolsuzlukları ortaya çıktığında da benzerinin uygulanacağı korkusu var. Ama bir işçi intihar ettiğinde, sendikacılar gözaltına alındığında, Filistin destekçileri tutuklandığında, fabrikalar kapandığında, gençler polis kurşunuyla öldüğünde aynı sesi çıkaran yok! Onların demokrasisi yalnızca kendilerine çalışıyor.

Emekçilerin Attal’dan beklentisi yok

Cumhurbaşkanı Macron’un partisinin ve ortaklarının toplantısı gerekçesiyle eski Başbakan [Gabriel] Attal da sahnedeydi. “Cumhuriyet değerleri, aşırı sağa karşı birlik” dedi. İyi de bu değerler nerede yaşanıyor? Patronlara vergi indirimi, halka kemer sıkma düşüyor. Lüks restoranlarda reform anlatılırken, işçi öğle yemeğini geçiştirmek zorunda kalıyor. Attal’ın temsil ettiği düzen, bu krizin ortağıdır. Faşizme karşı sözle değil, icraatla durulur.

Aslında RN’yi hedef alması, 2027 seçimlerine bir hazırlık. Bir taraftan seçim maçının Macroncular ve Le Pen arasında oynanmasını hedeflerken, diğer taraftan orta sağ koalisyonun içinde cumhurbaşkanı adaylığı talep edenlerin arasındaki kavga gizleniyor.

Sol halktan kopuk

Ve sol… Ah sol! RN meydanları doldururken, Yeşiller ve LFI birleşik mücadele çağrısı yaptılar ve Paris’te yürüdüler. Güzel, ama Sosyalist Parti (PS) yine bildiğimiz gibi: LFI ile birlikte son seçimlerden birinci çıkan Yeni Halk Cephesini kuran PS şimdi “LFI’siz ittifak” diyor. Peki, kiminle ittifak istiyor? Macroncularla mı, patronlarla mı? Bugün artık halkın gerçek ihtiyaçlarını dillendiren tek güç, tabanda örgütlenen, sokakta ve iş yerinde mücadele eden soldur. Seçim hesabı yapan değil, halkla birlikte yürüyen bir sol gereklidir.

RN büyüyor çünkü sokakta, çünkü düzenin bıraktığı boşluğu dolduruyor. Ama unutmayalım: Bu boşluk sadece sağın değil, solun da suçu. İşçi sınıfı yalnız bırakıldıkça, adaleti faşistlerden beklemeye başlar.

Ne yapmalı?

Öyleyse ne yapmalı? Mücadele hattı kurulmalı. Sol partiler, sendikalar, halk inisiyatifleri bir araya gelmeli. Faşizmin karşısına “ulusal çıkar” için seçmenlere ihanet ederek terk edilen “program” değil, bir “hareket” çıkarılmalı. Mahallede, fabrikada, lisede, üniversitede var olan bir hareket. Sosyalist, komünist, feminist, antifaşist, tüm ilerici güçler birleşmeli. Toplumsal barışı yeniden inşa edebilmek için işçi sınıfı ve emekçi halkla bir araya gelmeli. Fabrikalarda, alanlarda emekçilerin ve gençlerin yarattığı dinamikleri ne sol ihanetçilere ne de uzlaşmacı sendika bürokratlarına bırakmalı.

Le Pen’i mahkeme değil, halkın örgütlü gücü durdurur! Faşizme karşı halkın ayağa kalkıp mücadele vermesi için, yerel düzeyde işçi dayanışmalarını güçlendiren ve kapitalist sistemi sorgulayan bir hareket inşa edilmeli.

2027 geliyor. Ama asıl sınav sandıkta değil, bugünden veriliyor. Ya birleşiriz ya kaybederiz.

* Walter Fabrikası CGT Delegesi, Bas-Rhin Bölgesi CGT Metalurji Sendikası Yöneticisi