Ekrem İmamoğlu'nun 'Akın Gürlek' savunmasının tam metni
Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri'de, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada savunma yaptı. İmamoğlu'nun savunmasının tam metni…

Fotoğraf: CHP
İLGİLİ HABERLER

İmamoğlu'nun 'Akın Gürlek' davası ertelendi: "İstanbul’da 3 kere seçim kazandığım için buradayım"
İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik 19 Mart'ta düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp 23 Mart'ta tutuklanan ve görevden alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na açılan 'Akın Gürlek' davası, bugün Silivri'deki Marmara Ceza Yerleşkesi 2 No'lu duruşma salonunda görüldü.
"Bak Başsavcı, sana söylüyorum: Biz var ya, sana hiçbir faydamız olmaz, senin zihnin çürümüş de, senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız, bunu unutma" sözleri nedeniyle "tehdit" ve "terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek" suçlamalarıyla yargılanan İmamoğlu'nun "7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması", "kamu görevinden menedilmesi", "seçme ve seçilme ehliyetinden yoksun bırakılması" talep ediliyor. Duruşmanın Çağlayan'a alınması talebini reddeden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı savcının mütalaasını hazırlaması için 16 Haziran'a erteledi.
İmamoğlu, savunmasında, duruşmanın Ergenekon davasının mekanı Silivri'de görüldüğüne işaret edip "İstanbul’da 3 kere seçim kazandığım için buradayım" dedi. İşte Ekrem İmamoğlu'nun mahkemedeki savunmasının tamamı:
"Bu salonlar adalet adına güzel izler bırakmadı"
"Yüce Türk yargısı adına, ülkemiz adına sağlıklı karar verilmesini umuyorum. Hem ülkemiz adına hem milletimiz adına hayırlara vesile olmasını dilerim. Ben neden burada olduğumu sorguluyorum ve anlamakta zorluyorum. Yürütülen süreçlerle ilgili kaygı duyuyorum, kaygı duyduğum kadar da üzülüyorum.
Bugün burada bulunurken, ben de yıllar içerisinde Ergenekon safsatasını 10-15 defa takip etmiştim, insanların mücadelesine şahit olmuştum. Ailelerin ne kadar zorluk çektiğini biliyordum, şahit oldum. O zaman siyasi kimliğim yoktu, iş insanıydım. Ben süreci, adaletin nasıl uygulandığını takip etmek istemiştim. Ne yazık ki bu salonlar adalet adına güzel izler bırakmadığını söyleyebilirim. Yüce Türk yargısının doğru kararlar vermesi konusundaki beklentimi ifade etmiştim. Elbette sizler yargı adına burada oturuyorsunuz ama ben de bu ülkenin ve dünyanın en kadim kentinin belediye başkanı olarak buradayım. Cennet vatanımızın göz bebeği İstanbul’umuzun belediye başkanı olarak buradayım."
"Cumhurbaşkanı adayı olarak onların karşısına çıkacağım için buradayım"
"Ben burada niye bulunuyorum acaba? Sizin huzurunuzda ben niye savunma yapıyorum acaba? Çünkü ben, 16 milyon İstanbullunun; bir kişinin malı, mülkü gibi davranıldığı bir ortamda üç kez kazanmış, devrim gibi seçim kazanmış, milletin iradesinin geçerli olduğunu, o sandıkta bütün engellemelere rağmen kazanmış bir kişi olduğum için buradayım. 'İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır' düşüncesinin, iradesinin karşısında olduğum için buradayım. Tabii aynı zamanda 86 milyon insanın gönlüne girmiş, bir sonraki seçimde cumhurbaşkanı adayı olarak onların karşısına çıkacağım için buradayım. Türkiye değil, dünya tarihinde 15,5 milyon insanın, çocukların bile sevgisini ilettiği, ön seçimde oy kullandığı bir insan olduğum için buradayım. Burada yargılanmış olmak, Silivri kampüsünde yargılanmış olmak elbette üzücüdür ama benim açımdan milletimin huzurunda konuşmanın refahlığı vardır, bunun bilinmesini isterim."
"Kreş, yurt açtığım için buradayım"
"Ben kimim? Neden hedef tahtasına oturdum? Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum andan itibaren talana, ranta karşı durduğum için buradayım. Kreş, yurt açtığım için buradayım. İşsizlere iş bulduğum, Anne Kart çıkardığım, insanların yanında olduğum için buradayım. 40 TL’ye insanların yemek yemesine vesile olduğum için buradayım. İnsanları, çocukları, bebekleri eşitleyen, partizanlığı söküp atan, insanlara güzel bir gelecek sunmak adına imkânlarını seferber eden bir anlayışı sunduğum için ben buradayım. 'İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır' aklının tezahürünün karşısında olduğum için ben buradayım."
"Bir avuç insanın istediği değil, milletin dediği olur"
"Açıkçası Türkiye çok deneyimler yaşamıştır. Milletin istemediği şeylerin asla olmadığı topraklarda yaşıyoruz. O yüzden bu topraklarda bir avuç insanın istediği değil, milletin dediği olur. Bu manada şunu söylemek isterim: Bu duruşma çok daha doğru koşullarda olmalıydı. Ama ben buna başka bir açılım getirmek istiyorum. Düşünsenize, Ekrem gözaltına alınıyor. Beş gün gözaltında tutuluyor ve Silivri’ye gönderiliyor."
"Bu kararları kim veriyor?"
"Peki Ekrem kim? Çocukluğundan beri yalınayak gezmiş, tarlada çalışmış, cumhuriyetten faydalanmış, bu toprakların nimetini çok iyi bilen bir ahlakla büyümüş, ailesine mahcup olmamış, Trabzon’a, İstanbul’a mahcup olmamış bir insan… O yüzden çağrılsak gideceğimiz yere yüzlerce polisi dizmek… Bu nasıl bir gelenek? Bunu sürdürmek mümkün mü? Hangi insana bu yaşatılır? Kimseye yaşatılmaz bu. O nedenle şüpheyle yapılan bu tür tavırların kime faydası var? Bu kararları kim veriyor? Ben bunun peşindeyim ve bunun peşini bırakmaktan vazgeçmeyeceğim."
"TRT’den duruşmalarımızı yayınlamasını istiyorum"
"Mesela TRT bu duruşmayı yayınlayabilirdi. Eşim de şahittir; biz 20 yıldır televizyon izlemeyiz. Ben şimdi TRT izliyorum. İnsan onuruna, haysiyetine yakışmayan yayınlar yapar mı? Ben TRT’nin karşısında İstiklâl Marşı okuyarak büyümüş bir çocuktum. Yazık değil mi? Anadolu Ajansına yazık değil mi? TRT bizim bu davalarımızı yayınlasın. Bu anlamda TRT’den duruşmalarımızı yayınlamasını, hak arama mücadelemizi aktarmasını istiyorum."
"Haksızlığa kim uğrarsa onun yanında olacağım"
"Gençlere bunu yapmayın. Haksızlığa kim uğrarsa onun yanında olacağım. Bunun karşısında kimse duramaz. Ben yaradana sığınırım, Ondan korkarım. Onun dışında kimse beni durduramaz. Ben bu ülkede yaşayan herkesin geleceğinden sorumluyum. 16 milyon insan, ortada sandık yokken gidip oy vermez kardeşim. Siz beni sevseniz de sevmeseniz de ben sizi sahipleniyorum, seviyorum.
"Savcı bu konuşmayı ikinci kez dinledi mi?"
"Sizlerin vicdanına soruyorum: Soruşturmayı başlatan savcı, Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasını tesadüfen mi dinleyip soruşturma açmıştır, yoksa bir talimatla mı? Savcı bu konuşmayı ikinci kez dinledi mi? Canlı yayından değil de WhatsApp’tan gönderilen bir ekran görüntüsünden yola çıkılarak mı soruşturma açılması talimatı verilmiştir? Bu teyit edilmiş midir? O ekran görüntüsündeki ifadelerle benim söylediklerimin alakası yoktur. Bu teyitlendirilmiş midir?"
"Komşularımı 'Gelin konuşalım' diyerek çağırmanın kime ne faydası var?"
"17 yaşında bir üniversite öğrencisinin, 35 yıl sonra diplomasına el koyduklarını düşünsenize… Evine, tapusuna, malına el koyduklarını düşünsenize… Bu millet kendini nasıl güvende hissedecek? Bunun kime ne faydası var? Bunu bana biri anlatsın. Böyle bir şey olabilir mi? Benim 40 yıl önceki arkadaşımı, 15 yıl önce iş yaptığım insanları zorla adliyeye getirip Ekrem hakkında kötü bir söz almanın kime ne faydası var? Kötü bir şey söylemiyorsa da hapse atmanın ne faydası var? Beylikdüzü’ndeki komşularımı ifadeye, hatta ifadeye de değil, 'Gelin konuşalım' diyerek çağırmanın kime ne faydası var? Elbette ben yargı karşısında yaşam boyu mücadele vereceğim."
"300 genç… Yazık, günah…"
"Annemin babamın yazlığının kapısına dayanmak kimin aklı? Çilingirle kapıyı açmak kimin aklı? Ne yapılmaya çalışılıyor? Hangi suçüstünden bahsediyorsunuz? Böyle bir anlayış olmaz Sayın Hakim. 300 tane genç… Yazık, günah… Hepimizin çocukları, evlatları var. Annesi babası var. Yazıktır, günahtır. Milletimiz adına karar vermenizi temenni ediyorum."
"Bunun neresi tehdit?"
"Tehdit etti, diyorlar… 'Başsavcı sana söylüyorum, evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden sileceğiz. Söküp atacağız ki, senin evlatlarının kapısına kimse dayanmasın.' Bunun neresi tehdit? Ben 'Senin geleceğinin teminatı olacağım' diyorum. Olacağım da, göreceksiniz. Ben bu milletin teminatı olacağım. Bu ülkenin evlatlarından bir tanesini dışarıda bırakmadan, yaşam tarzına bakmadan bu topraklara teminat olacağım."
"Bu ifade özgürlüğüdür"
"Ben hayatım boyunca kimseye dayak atmadım, kimse de bana dayak atmadı. Kimseyi tehdit etmedim. Benim hayatımda hiç böyle bir şey olmadı. İsterseniz köydeki arkadaşlarıma da sorun; insanları nasıl barıştırdığımı anlatırlar. Ben kıskançlık bile taşımam. Ben kimseyi kıskanmam. Ankara’daki kıskanıyormuş, bana ne! Tehditmiş… Ne zaman okudu da beni bununla suçladı? Bu ifade özgürlüğüdür. Kimi eleştiriyorum? Sistemi bu hale getirenleri. Oturup da çöp kutusuyla mı konuşacağım?"
"Beni terörle aynı yere koyanların alnını karışlarım!"
"Ekrem, terör… Yeter be! Beni terörle aynı yere koyanların alnını karışlarım! Bana bakan, Türk devletini görür, Atatürk’ü görür, bu milleti görür. Siyaseten birine 'terörist' yaftası yapıştırılır mı? Her evde şehit, gazi var bu ülkede! Bu nasıl bir bakış açısı? Bunu şiddetle reddediyorum! Şiddetle reddediyorum! Şiddetle reddediyorum! Ekrem İmamoğlu ile terörü yan yana koyanlar kötü niyetle yazmıştır. Terörle Ekrem’i yan yana koymakmış… Hadi oradan! İfadelerin dahi incelenmediğini, kötü niyetle yazıldığını bile düşünmek istemiyorum ama hangi niyetle yazıldığını inceleyeceğimi, bu işin peşini bırakmayacağımı söylüyorum. Evet, eleştiriyorum. Ben bu topraklara adaleti getirmeye kararlı biri olarak yola çıktım ve diyorum ki: Bana bu kötülüğü kim yapmış olursa olsun, onların da evlatlarını koruyacağım." (Politika Servisi)
Evrensel'i Takip Et