Tüm Bel-Sen Bursa Şube Başkanı Pınar Koşal: Aile yılı değil, mücadele yılı
Kamuda çalışan kadın emekçiler, güvencesizlik, cinsiyetçi şiddet ve ayrımcılıkla mücadele ederken, örgütlü dayanışmayla direniyor: “İktidarın 'aile yılı' izim için bu yıl mücadele yılıdır”

Fotoğraf: Evrensel
Burcu Gülaçtı Ökdemir
[email protected]
Bursa – Kamuda çalışan kadın emekçiler, yoksulluk ve güvencesizliğin yanı sıra şiddetin, ayrımcılığın ve sessizleştirmenin de hedefinde. Ancak dayanışmayla ördükleri ağlar ve örgütlü mücadeleleriyle her gün yeniden “Hayattayız, buradayız, direniyoruz” diyorlar. Kamuda çalışan kadın emekçilerin verdiği mücadeleyi konuştuğumuz Tüm Bel-Sen Bursa Şube Başkanı Pınar Koşal, kendileri için bu yılın, iktidarın ilan ettiği “aile yılı” değil, “mücadele yılı olduğunu söylüyor. Koşal, tüm kadın emekçileri talepleriyle 1 Mayıs alanlarına çağırıyor.
Kamuda çalıştığı andan itibaren sendikal faaliyetlere yöneldiğini belirten Pınar Koşal, son yıllarda yaşanan antidemokratik süreçlerin sendikaları da etkilediğini vurguluyor. Koşal, “Şube yönetimine aday olduğumuzdan beri sendikayı sınıf temelli çalışmalara geri döndürmek için mücadele ediyoruz. Bu çıkışta ilk ateşi yakanlar kadınlardı” ifadelerini kullanıyor.
Fotoğraf: Evrensel
Ekonomik şiddet ve psikolojik baskı
Özellikle son dönemde tırmanan yoksulluk ve güvencesizliğin kadına yönelik şiddeti de artırdığına dikkat çeken Koşal, “Ekonomik şiddet tüm acımasızlığıyla ortaya çıkıyor. İş yerlerinde ve hayatlarımızda birleşik bir mücadele kuramadığımız sürece yara bandı işlevi görmekten öteye geçemeyeceğiz” diyor.
Belediyelerde çalışan kadın emekçilerin en sık karşılaştığı şiddet türlerinden birinin de psikolojik şiddet olduğunu belirten Koşal, “İspat gerekliliği, sürecin yarattığı travmalar ve dışlanma korkusu, kadınları sessiz kalmaya itiyor. Biz beyanı esas alan bir tavırla hareket ediyoruz, ancak işverenlerin tutumu süreci zorlaştırıyor” diyor.
Sendikalı olmanın kadınların şiddete karşı mücadelesinde önemli bir dayanak olduğunu vurgulayan Koşal, şöyle devam ediyor: “Eğer örgütlü bir mücadelede olmasaydım, şiddet karşısında bu kadar güçlü kalamazdım. Her defasında dayanışmayla ayağa kalktım. Kadınların birbirine verdiği destek mücadeleyi büyütüyor. Bugün burada bir sendika yöneticisi olarak görev yapıyorsam, bu bana can suyu olan kadınlar sayesindedir.”
Kadınlara çağrı: Taleplerle alanlara
“Aile yılı” ilan edilen 2024’ün kadınlar açısından nasıl geçeceğine dair değerlendirmelerde bulunan Koşal, “Bu söylem, devletin istediği sınırlarda istediği kadını yaratma çabasıdır” diyor. Kadın hareketinin son yıllarda büyük bir ivme kazandığını belirten Koşal, “Kadınlar haklarından da hayatlarından da vazgeçmiyor. ‘Ne kol kırılacak yen içinde kalacak ne de bu yıl aile yılı olacak’ diyerek meydanları dolduruyorlar” diyor.
Kadınları, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta alanlara çağıran Koşal şunları söylüyor: “Sendikalardan iş yerlerine kadar erkek egemen yapılarla karşı karşıyayız. Sendikaların ‘başkan’ kokan havasının değişmesi gerekiyor. Biz fırsat eşitliği değil, cinsiyet eşitliği istiyoruz. 1 Mayıs’ta da alanlarda şu talepleri haykıracağız: “İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararı geri çekilsin. Lanzarote Sözleşmesi uygulansın. 6284 sayılı Kanun etkin bir şekilde uygulansın. ILO’nun 190 sayılı Sözleşmesi imzalansın.”
Evrensel'i Takip Et