Eğitim sendikalarından atamalara tepki: Keyfi atamaları kabul etmiyoruz

Eylem Nazlıer
[email protected]

Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı özel program ve proje uygulayan eğitim kurumlarına öğretmen atama ve yönetici görevlendirme sonuçları açıklandı. Ancak atamalara ilişkin tartışmalar bu yıl da büyüyor. Eğitim emekçileri ve sendikalar, sürecin yine şeffaflıktan uzak ve keyfi atamalar şeklinde yürütüldüğünü belirtiyor.

Eğitim Sen ve Eğitim-İş başta olmak üzere birçok sendikadan atamalara tepki gelirken, öğretmenlerin keyfî kararlarla yerlerinden edildiği ve proje okullara yapılan atamaların torpil ve sendikal ayrımcılıkla şekillendiği dile getirildi.

‘Görevlendirme iptalleri yapıldı’

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi İzzet İldeş, proje okulunun büyük çoğunluğunda keyfi görevlendirme iptalleri yapıldığını belirtti. Fen liseleri kısmen dışında bırakılarak sınavla öğrenci alan okulların neredeyse tamamında görevli öğretmenlerin yerlerinin değiştirildiğini söyleyen İldeş, “2024 yılında 2 bin 525 sınavla öğrenci alan okul vardı. Bunların yaklaşık 2 bin 300’ü zaten proje okul kapsamına alınmıştı. Bakanlıktan veya sahadan gelen bilgilere göre, neredeyse tüm bu okullarda görevlendirme iptalleri keyfi biçimde gerçekleştirildi” bilgisini verdi.

‘WhatsApp yazışmalarıyla ifşa oldu’

İdarecilerin ellerinde listelerle öğretmen belirlediğini belirten İldeş, “Okul müdürü eline listeyi almış, tamamen kişisel gerekçelerle öğretmen seçiyor. İdarecilerin keyfi ve kasıtlı yaklaşımları, öğretmenlerin listeye alınması için yeterli görülüyor. Hatta bazı öğretmenler, ‘Neden beni listeye aldınız?​’ diye sorduklarında, müdürlerden ‘Seninle uyumlu çalışamıyoruz’ gibi keyfi cevaplar aldılar. Bu anlayışla, öğretmenlerin görev yerleri değiştiriliyor. Bu keyfiyet, sadece Eğitim Sen’in değil, tüm eğitim camiasının geleceğini tehdit ediyor” diye konuştu.

Görevlendirme iptallerinin, yayımlanan Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde hiçbir objektif kritere yer verilmeden, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin inisiyatifine bırakılarak yapıldığını vurgulayan İldeş, sürecin şeffaflıktan uzak olduğunu ifade etti. Ayrıca öğretmenlerin yeni tayin hakkı sürecinde de mağduriyetler yaşanacağına dikkat çekerek şunları söyledi: “İlçeler birleştirildi, hangi okulda norm kadro açığı olduğu belli değil. Öğretmenler, körlemesine tercih yapacak. Açık okul yoksa, öğretmenler ya ‘depo tayin’le beklemeye alınacak ya da resen atama yoluyla istek dışı görevlendirme yapılacak.”

‘Büyük oranda Eğitim Sen’li öğretmenler listeden çıkartıldı’

İldeş, proje okullarındaki öğretmen tasfiyesinin boyutuna ilişkin net bir rakamın henüz ellerinde olmadığını belirtti ancak gelen ilk verilerin endişe verici düzeyde olduğunu vurguladı. “Okullardaki Eğitim Sen üyelerinin büyük bir oranını tırpanlamışlar. Yani onları sistemin dışına çıkartmışlar” dedi.

İldeş ayrıca, diplomayla zor mezun olmuş öğretmenlerin proje okuluna alınırken, yurt dışında projeler yürütmüş, doktora sahibi öğretmenlerin sendika üyeliği gerekçe gösterilerek sistem dışına itildiğini belirtti.

Proje okullarındaki keyfi uygulamaların sadece öğretmenleri değil, 2024 verilerine göre bu okullarda eğitim gören 203 bin öğrenciyi de doğrudan etkilediği belirten İldeş, “Bu, sadece öğretmenlerin değil, öğrencilerin de eğitim haklarındaki süreklilik ve düzenliliği ortadan kaldıran, bu yönüylede alınan eğitimi tehlikeye sokan bir uygulamadır” denildi.

‘Amaç, biatçı eğitimci kültürü yaratmak’

İldeş, bu durumun sendikal tercihler üzerinden algı yaratarak biatçı bir eğitimciler toplamı yaratmak ve eğitim verenleri bu cendereye sokmak olduğunu söylüyor. Hukuki süreç başlatacaklarını belirten İldeş, “Sorgulayan öğrencileri yetiştiren sorgulayan öğretmenler görece daha başarılı okullardan tasfiye edilmek isteniyor” şeklinde konuştu.

Eğitim Sen, mağdur öğretmenler için itiraz dilekçeleri hazırladı. Dilekçeler, ilgili okullara ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine verilecek. Ayrıca gerekçesiz görevden almalarla ilgili hukuki süreç başlatılacağı bildirildi.

İldeş, bakanlıkla yapılan görüşmelerde yetkililerin “yetki bizde” diyerek açıklama yapmaktan kaçındığını ifade ederken, “Atamalarla ilgili birçok dava açtık. Minareye kılıf uyduracak bir yönetmelikle atamalar gerçekleştirildi. Bu noktada bakanlık atama kriterlerinin ne olduğunu hakkaniyet ve şeffaflık noktasında kamuoyu ile paylaşmak zorundadır. Tüm toplumda yaşanan kendilerinden olmayanı ayrıştırıcı tutum, eğitim alanında bu şekliyle vücut bulmuştur. Buna her yönüyle itirazımızı gerçekleştireceğiz. Biat etmedik, biat kültürünün okullarda yeşermesine karşı açıktan mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Bu noktada mağdur olan tüm eğitimci arkadaşlarımızı sürece karşı birlikte ses çıkarmak ve itirazımızı büyütmek için kendilerini en yakın şubemize davet ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

‘Bu okullar MEB’in koltuk dağıtım merkezi oldu’

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, proje okullarını “MEB’in makam ve koltuk dağıtım merkezi” olarak niteleyerek, sürecin liyakatten tamamen uzak, siyasi ve ideolojik kayırmalara dayalı yürütüldüğünü söyledi.

“Proje okulları MEB’in istediğini atama projesidir” diyen Özbay, bu okullarda atama ve görevlendirme süreçlerinin objektif kriterlere değil, tamamen keyfi kararlara dayandırıldığını vurguladı. “Atamaya dair objektif hiçbir kriteri bulunmayan proje okulları, siyasetin ve yandaş sendikaların keyfi şekilde makam, koltuk dağıtmak için kullandığı bir garabete dönüşmüştür” ifadelerini kullanan Özbay, öğretmenlerin yıllarca verdikleri emeğin ve birikimin hiçe sayıldığını belirtti.

‘Başarı belgesi olan öğretmenler eleniyor’

Elenen öğretmenlerin büyük bir kısmının nitelikli, başarı belgelerine sahip, soruşturması olmayan ve yıllardır görev yaptığı okullarda öğrencileriyle güçlü bağlar kurmuş kişiler olduğunu aktaran Özbay, “Öğretmenlerin elenmemesi için tarikat ve cemaat referansı mı gerekli? Bu okulları cemaatvari yapılar haline mi getirmek istiyorsunuz?​” diye sordu.

Özbay, Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) yürüttüğü bu süreçte, eski FETÖ yapılanmasının izlerinin görüldüğünü ileri sürdü. “O okullarda da abiler, ablalar vardı. Bugün de cemaat liderlerinin, tarikat mensuplarının okullarda söyleşi yaptığına tanık oluyoruz” diyen Özbay, kamusal eğitim sisteminin yeniden dini yapılarla kuşatılmak istendiğini savundu.

‘Bu okullar sizin şirketiniz değil!’

Kadem Özbay, proje okul uygulamasının eşit ve nitelikli eğitimi baltaladığını belirterek, “Okulları, öğretmen ve öğrencileri proje, nitelikli, niteliksiz adıyla ayırmaktan derhal vazgeçin! Okulların sahibi değilsiniz, buralar sizin şirketleriniz değil. Eğitimde eşitliği, adaleti, hakkı ve liyakati öncelemek, sağlamak MEB’in asli görevidir” dedi.

MEB verilerine göre şu anda 2 bin 300’e yakın okul proje okulu statüsünde. Bu okullarda 79 bin 286 öğretmen ve 5 bin 318 yönetici görev yapıyor. Özbay’a göre, yaklaşık 500 bin öğretmen bu okullara başvuru yapma kriterlerini taşımasına rağmen birçok okulda hiçbir atama yapılmıyor. “Bir proje okulunda 3 kadro varken, 4 kişinin başvurusu olmasına rağmen her nedense hiçbir atama yapılmamıştır! Neden? Kendinize uygun kişiyi bulamadınız mı? Çarpık sisteminiz mi yetersiz kaldı?​” diye sordu.

‘MEB yetkisini keyfi kullanamaz’

Eğitim-İş olarak açtıkları çok sayıda davayı kazandıklarını hatırlatan Özbay, mahkemelerin MEB’e “Atama ve yer değiştirme yetkisi var ama bu yetkiler keyfi şekilde kullanılamaz, somut ve objektif kriterler olmalı” dediğini aktardı. “Mahkemeler, bu keyfi uygulamalara geçit vermiyor. Ama MEB, bu kararlardan ders çıkarmak yerine benzer keyfilikleri tekrar ediyor” şeklinde konuştu.

‘Bu kıyıma sessiz kalmayacağız’

Son olarak Eğitim-İş’in bu süreçteki kararlılığını vurgulayan Özbay, “Hiçbir öğretmenimizin mağdur edilmesine, MEB’in öğretmen kıyımı yapmasına, kendisince makbul olmayan öğretmenleri niteliklerine bakmaksızın tasfiye etmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Hukuki ve örgütsel mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Özbay, “Mağdur olan her bir üyemizin hakkını sonuna kadar arayacağız” ifadesini kullandı.