13 Nisan 2025 07:15

Yoksulluğa karşı, adalet ve barış için 1 Mayıs’a

İşçi sınıfı, yoksulluğa ve adaletsizliğe karşı tek yanıtı biliyor: Birlik! Grevlerde, direnişlerde kazananlar birleşenler oldu. Şimdi sıra 1 Mayıs’ta tüm emekçiler olarak ortak ses çıkarmada.

Yoksulluğa karşı, adalet ve barış için 1 Mayıs’a

Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel

Gürkan Emreoğlu
DİSK/İletişim-İş Başkanı

Emekçiler 2024 yılında yoksulluğu daha fazla hissederken, peş peşe açıklanan OVP, 12. kalkınma planı ve 2025 bütçesi, 2025’in işçi sınıfı için daha da kötü geçeceğinin işaretini vermişti. Bunu 2025’in ilk üç ayında net bir şekilde yaşadık. Ücretlerimiz elimize geçmeden erimeye başladı.

Bu ekonomik yoksulluk karşısında, işçi ve emekçiler arasında giderek artan bir sendikalaşma eğilimi başladı. İşçilerin sendikal bürokrasiye duyduğu güvensizlik ve patronların yasa tanımazlığı (ya da yasaları kendi çıkarlarına göre kullanması), sendikalaşmanın önünde büyük bir engel oluştursa da işçiler birleşerek kazanacaklarını biliyorlar. Sınıfsal içgüdüleriyle, yan yana geldiklerinde başaracaklarının farkındalar. Nitekim yakın zamanda sendikalaştıkları için işten atılan Digel Tekstil işçileri, üye oldukları sendikaları tanınmayan Temel Conta işçileri ve grevleri yasaklanan metal işçileri, direnerek kazanacaklarını biliyorlar.

Son dönemde hangi eyleme, hangi greve giderseniz gidin, işçiler “Birleşe birleşe, direne direne kazanacağız” sloganını atıyor. Bu durum, öncü işçilere ve sendikalara almaları gereken tutumu gösteriyor.

Ülkemizde ve dünyada yoksulluk ve adaletsizliğin her alana yayılmasına ve hukukun güçlünün elinde bir araç haline gelmesine tanık oluyoruz. Bazen bir ay boyunca emek veren işçilerin maaşlarının yarısı ödeniyor, geri kalanı “dilediği zaman” yatırılıyor. Bazen anayasal hakları olan sendikalara üye oldukları için işten atılan işçilerle karşılaşıyoruz. Bazen Anayasa Mahkemesinde kazandıkları grev hakları yasaklanıyor. Bazen de seçilmiş temsilcilerin görevden alınarak yerlerine kayyımlar atandığına şahit oluyoruz. Ancak bu süreçte birleşen ve direnenlerin kazandığını da gördük.

Yaşadığımız yoksulluk ve adaletsizlik dünyada sadece bizim ülkemize özgü değil. Filistin, Suriye, Ukrayna ve Ortadoğu’da emperyalist güçler, çıkarları uğruna insanların öldürülmesine, yerlerinden edilmesine ve sürgün hayatı yaşamasına göz yumarak savaşı körüklüyor. Bu dönemde ilginç bir süreç de yaşanıyor: Bugün dost olanlar yarın düşman, bugün çatışan taraflar yarın müttefik olabiliyor. ABD Başkanı Trump, dünün müttefiki Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’yi herkesin önünde azarlıyor. Bahçeli, Öcalan’ın Mecliste konuşmasını savunuyor. Tüm bu gelişmelerle birlikte değişmeyen tek şey ise daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk oluyor. Emekçiler ya savaşlarda ölüyor ya da çaresizlik içinde kıvranıyor.

Evet, savaşa karşı birleştiğimiz sürece yoksulluğa çare buluyoruz. Yoksulluğa direndiğimiz sürece adaleti sağlıyoruz.

İşçiler ve emekçiler, memleketteki bu gidişatın kendilerini daha da yoksullaştıracağını, iş yerlerindeki hukuksuzlukları artıracağını ve Ortadoğu’da yeni savaşlara yol açabileceğini görüyor. Bize düşen, bu gerçeği gören işçileri cesaretlendirmek ve onlara güven vermek.

Önümüzde İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs var. Yoksulluğa, adaletsizliğe ve savaşa karşı birlikte direneceğimiz bu mücadelenin aydınlık günlerin habercisi olacağını anlatmalı ve örgütlemeliyiz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi
Özel hastane, beyin kanaması geçiren işçisini ‘tetkikler pahalı’ diye ölüme yolladı

İşçi canı bir tahlil parası bile etmedi

İşçi Serkan Temelci, Hintli tekelin sahibi olduğu iş yerinden tazminatsız atıldı; işe başladığı özel hastanede ilk gün yere yığıldı, henüz ücret almadığı için parasızdı, hastane pahalı tetkikleri yapmadı; 2 hastane dolaştıktan sonra can verdi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
13 Nisan 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et