Ticaret savaşı emekçileri vuracak: Lesotho nerede biliyor musunuz?
Gümrük vergilerinin yükseltilmesi tüm dünyada çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştireceği gibi özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin halklarının daha fazla yoksullaşmasına neden olacak.

Fotoğraf: Mostafa Bassim/AA
Serdar Derventli
Köln — ABD, ticaret yaptığı bütün ülkelere yönelik gümrük vergilerini artırdı. Yatırım fonları dünya borsalarındaki kaybın 2 trilyon dolar hacminde olduğunu açıkladılar. Ticaret savaşının asıl etkileri orta ve uzun vadede tüm dünyada geniş işçi ve emekçi kitlelerini vuracak.
ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık görevini devralmadan önce “ABD pazarını mallarıyla dolduran ama kendi pazarlarını kapayan bütün ülkelere” yönelik yüksek gümrük vergileri uygulayacağını açıklamıştı. İlk önce Meksika, Kanada ve Çin’e yönelik kapsamlı gümrük vergileri açıklayan Trump Hükümeti, kısa bir süre sonra ise çelik, alüminyum ve otomotiv sanayisine yönelik yüzde 25 dolayında vergileri gündeme getirdi.
Son olarak ise 2 Nisan günü Beyaz Saray’ın “gül bahçesi”nde basın mensupları, bakanlar kurulu, kongre üyeleri, sermaye örgütlerinin yanı sıra otomobil işçileri ve sendika temsilcilerinin önünde 184 ülkeye yönelik ceza vergilerini ilan etti.
Trump, kanun hükmünde kararname ile 9 Nisan 2025’ten itibaren bütün ülkelere en azından yüzde 10 gümrük vergisi uygulayacak. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere ortalama yüzde 20 vergi uygulanırken Japonya’ya yüzde 24, Tayvan’a yüzde 32, Vietnam’a yüzde 46, Kamboçya’ya yüzde 49 gümrük vergisi açıklandı. ABD’nin dünya piyasalarındaki en büyük rakibi Çin’e yönelik tarifesi ise yüzde 125’e kadar çıktı.
Trump, gümrük vergilerine misilleme ile yanıt vereceklere karşı “Çok sert tutum alacaklarını” da söylemeyi ihmal etmedi.
Gümrük vergilerinin faturası kime çıkacak?
ABD’nin gümrük vergilerini yükselterek süreci açık bir ticaret savaşına dönüştürmesi dünya ekonomisini olumsuz etkileyeceği gibi uluslararası ilişkilerde de gerilimlere neden olacak.
Ulusal pazarı yabancı rakiplere karşı yüksek gümrüklerle korunma fikri yeni değil ve özellikle emperyalist ülkelerin, az gelişmiş ve gelişmekte ülkelerin ekonomilerini zora sokma, bunları borçlandırma yoluyla kendilerine bağımlı hale getirmenin bir aracı olarak da kullanılmakta. Fakat üretimin uluslararası örgütlenmesinin son derece yüksek olduğu bir ortamda yüksek ceza vergileriyle iç piyasayı koruma hedeflerine ulaşmak pek mümkün görünmüyor.
ABD’nin, gümrük vergilerini yükselterek iç piyasasını koruma hedefinden çok, bu vergilerle sağlayacağı ekonomik ve politik baskıyla diğer ülkelerden ABD’ye yönelik sermaye akışını artırmayı aynı zamanda başta Çin olmak üzere diğer emperyalist ülkelere yönelik sermaye akışını düşürmeyi hedeflediği söylenebilir.
Bunun gerçekleşmesi için ise ABD’nin uzun sürecek bir mücadeleye hazır olması gerekiyor. Rakiplerini her fırsatta açıktan tehdit etmekten de çekinmeyen Trump yönetimi, gerekli gördüğünde hedeflerine ulaşmak için askeri araçları da kullanabileceğini söylüyor. Trump’ın ABD’nin ulusal güvenliği için Grönland’ı satın almak istediklerini, Danimarka satmazsa bu ülkeyi işgal edebileceklerini söylemesi aslında bütün AB’ye yönelik bir meydan okuma anlamına geliyor. Kanada’nın ABD’nin eyaleti olmaya çağrılması, ulusal güvenliği güvenceye almak için Panama Kanalı’nı askeri olarak işgal etme tehdidi bu tutuma örnek gösterilebilir.
Diğer yandan gümrük vergilerinin karşılıklı yükseltilmesi bütün dünyada işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştireceği gibi özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin halklarının daha fazla yoksullaşmasına neden olacak. Vergileri uygulayan emperyalist ülkelerin işçi ve emekçileri de bu gelişmelerden nasiplerini alacaklar.
Alman sermayesi ne diyor?
Daha önce “Eğer gümrük vergileri gelirse biz de anında ayrı sertlikle yanıt vermeye hazırız” diyen AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’den henüz bir adım gelmedi. Çelik, alüminyum ve otomotive getirilen yüzde 25’lik ceza vergisi karşısında “Misilleme listesi hazırlıyoruz” gibi açıklamalar henüz gerçeğe dönüşmedi.
Leyen, son olarak her iki tarafın sanayi malları üzerindeki tüm gümrük vergilerinin karşılıklı kaldırılmasını önerdi. 7 Nisan günü Brüksel’de yaptığı açıklamada “Sanayi mallarında sıfıra sıfır gümrük vergisi teklif ettik. Avrupa her zaman iyi bir anlaşmaya hazırdır” dedi. ABD tarafından yapılan bir açıklamada ise, “AB ile bu konuda müzakere yapmak ihtiyacı duyulmadığı” belirtildi.
Leyen’in bu teklifi yapmasının ardında asıl olarak AB içinde henüz ortak bir strateji üzerine anlaşma sağlanamaması var. ABD tekellerinin önemli bir kesiminin “Avrupa merkezleri”nin bulunduğu İrlanda, “Gerilimin tırmandırılmasından yana olmadığını” dile getirmişti. Benzer bir tutum İtalya ve Macaristan için de geçerli.
Almanya’da ise sermayenin bir kanadı ABD ile uzlaşmayı talep ederken diğer kanadı ise ABD’ye çok sert yanıt verilmesi ve bunun için özellikle İtalya’ya baskı yapılmasını istiyor. Çeşitli ekonomi araştırma kuruluşları devlet borcu bir hayli yüksek olan İtalya’nın AB Komisyonuna boyun eğeceği görüşünde.
Almanya’nın en önemli sermaye örgütü olan Alman Sanayicileri Birliği (BDI), AB içinde birlik olunması ve harekete geçilmesi çağrısında bulundu: “AB’nin etkili bir karşı tepki için kararlı bir şekilde kullanabileceği araçları var, bunları kullanmaktan çekinmeyelim.”
Lesotho nerede biliyor musunuz?
ABD Başkanı Trump, 5 Mart günü kongrede yaptığı konuşmada, “Lesotho nerede biliyor musunuz? Lesotho’yu kimse duymamıştır” diye seslenmişti. Konu gümrük cezaları değil ABD kalkınma yardımlarıydı. Trump’ın, “Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı”nı (USAID) tasfiye etme kararını açıklarken örnek olarak Afrika’nın en küçük ülkelerinden biri olan Lesotho’yu seçmesi tesadüf müydü?
Trump’a göre bu ülke de “ABD’li vergi mükelleflerinin ödediği vergileri yutan bir kara deliklerden” biriydi. Trump konuşmasında, “Biz, kalkınma yardımı adına Güney Afrika ülkesi Lesotho’daki LGBTQI+’yı teşvik etmek için yılda sekiz milyon ABD doları ödüyoruz. Buna artık son vereceğiz” dedi.
Lesotho Dışişleri Bakanı Lejone Mpotjoane, AP haber ajansına verdiği bir röportajda, “Trump, kendi adına konuşmalı ve genelleme yapmamalı. Lesotho’nun nerede olduğunu bilmiyorsa bu onun sorunudur. Ülkemizde ABD temsilciliğinin yanı sıra çok sayıda şirket de burada aktif” dedi.
Güney Afrika Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan ve denizden 1000 metre yükseklikte bulunan bu küçük ülkenin nüfusu 2.3 milyon dolayında ve GSYH’si ise 2.2 milyar dolar. Son derece yoksul olan ülke aynı zamanda HIV (AIDS) virüsünün en yaygın ve intihar oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor. Ve bu nedenle de Dünya Sağlık Örgütünden yardım alıyor.
ABD’nin yardım programına son vermesi ve ödemeleri durdurması nedeniyle Lesotho’da da 200 bin HIV hastasının bakımında çalışan sağlıkçılardan 1500’ünün işine son verildiği gelen haberler arasında.
Bu olaydan bir ay sonra bu kez Trump’ın, Beyaz Saray’da yaptığı yeni gümrük vergilerinde, en yüksek ceza vergisi uygulanan ülkelerden biri Lesotho oldu! Daha önce, Clinton’un başkanlığı döneminden bu yana, ABD’ye gümrüksüz ihracat etme hakkı tanınan Lesotho’ya, ABD’ye ticaret alanında çok kötü davrandığı gerekçesiyle yüzde 50 gümrük ceza vergisi uygulanacaktı! Başka hiçbir ülke bu kadar sert bir şekilde cezalandırılmadı ne Çin ne de Avrupa Birliği.
Akıllara şu soru geliyor: Lesotho, kendisinden 340 kat büyük ABD’ye ne satıyor ki diğer tüm ülkelerden daha yüksek gümrük vergisine maruz bırakılıyor? Lesotho’daki en büyük özel sektör, çoğu kadın olmak üzere 30 binden fazla işçi çalıştıran tekstil fabrikaları. Amerika deyince akla gelen ilk ürünlerden birini üretiyorlar: Levi’s ve Wrangler gibi tanınmış markalar için kot pantolonlar.
Lesotho 2024 yılında ABD’ye 237 milyon dolar değerinde mal ihraç etti ki bu rakam GSYH’sinin onda birinden fazla. ABD’ye yapılan ihracatın dörtte üçünü tekstil ürünleri oluşturuyordu. İhracatın diğer önemli bölümünde ise asıl olarak elmas var. Karşılığında ise Lesotho, ABD’den 2.8 milyon dolarlık mal satın almış.
Binlerce işsiz yaratacak formül
Ve burada Trump’ın elamanlarının, ceza vergi düzeylerini ABD’nin söz konusu ülkelere verdiği “Ticaret açığını gözeten bir formül” devreye giriyor. Formül şöyle: ABD’nin verdiği ticaret açığı, bu ülkeden ithal edilen toplam hacmin yüzdesi hesaplanıyor ve bu ikiye bölünüyor. Düz hesap yüzde 50 gümrük vergisi!
Görüldüğü gibi bu formül, en çok ABD’ye karşı büyük ticaret fazlası olan yoksul ülkeleri cezalandırıyor. Bunların arasında yüzde 47 ile Madagaskar, yüzde 40 ile Mauritius ve yüzde 37 ile Botsvana bulunuyor. Bu ülkelerde yaşayanların büyük çoğunluğu yoksul oldukları için ne iPhone ne Tesla ne de Boeing jetleri alabiliyorlar!
Giyim üreticisi Afri-Expo Textiles’in Kurucusu Teboho Kobeli BBC’ye yaptığı açıklamada “Bu bizim için yıkıcı bir gün. Ülke, fabrikaların kapanması ve binlerce işçinin işten çıkarılması tehdidiyle karşı karşıya. Lesotholu Ekonomist Thabo Qhesi ise Reuters haber ajansına verdiği demeçte “Yüzde 50 gümrük vergisi tekstil sektörünü ve dolayısıyla tüm ülkeyi öldürecek” dedi.
Elon Musk ile bağlantısı var mı?
Trump’ın en önemli danışmanı Elon Musk, geçtiğimiz eylül ayında New York’ta düzenlenen BM Genel Kurulu sırasında Lesotho Başbakanı Sam Matekane ile bir araya geldi. Görüşmenin arka planında Musk’ın uydu ağı Starlink’in Lesotho için bir işletme lisansı alma çabaları yatıyor. Bu ülke, havacılık ve uzay şirketi SpaceX’in yan kuruluşunun ilgili sözleşmeler yapmak istediği birkaç Afrika ülkesinden biri. Fakat Lesotho, SpaceX’in sunduğu sözleşmedeki dayatmaları kabul etmemiş, müzakerelere ara verilmiş.
En son gelen haberlere göre Lesotho Ticaret Bakanı Mokhethi Shelile, Amerikan hükümeti ile diyalog kurmak üzere Washington’a bir heyet göndereceğini açıkladı.
Evrensel'i Takip Et