EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Adalet Bakanı Tunç’a sordu: Mülk kapitalistte, adalet de onun emrinde mi?
EMEP Milletvekili İskender Bayhan, Afganistanlı işçi Nourtani’nin yakılarak öldürülmesiyle ilgili verilen kararla ilgili Adalet Bakanı Tunç’a sordu: "Mülk kapitalistte, adalet de onun emrinde mi?"

Fotoğraflar: DHA
10 Kasım 2023’te Zonguldak’ta kaçak olarak işletilen bir maden ocağında çalışan Afganistan uyruklu göçmen işçi Vezir Mohammad Nourtani, benzin dökülerek ormanlık alanda yakılarak öldürüldü.
Olayla ilgili otopsi raporları, güvenlik kameraları, tanık beyanları ve bilirkişi analizlerine rağmen mahkeme; bu vahşeti “kasten öldürme” değil, “taksirle öldürme” olarak değerlendirdi ve sanıklara cezasızlık çıktı.
Fail konumundaki kişiler arasında yer alan maden sahibi ve aynı zamanda MHP Gelik Belde Başkanı Hakan Körnüş ile diğer sanıkların ‘kasten öldürme’ suçlamasından kurtulması, bu davayı yalnızca bir yargı skandalı değil, aynı zamanda göçmen işçilere karşı işlenen cinayetlerde yargının açık teşvik örneği haline getirdi.
Üstelik duruşma sırasında müşteki avukatının, sanık avukatları tarafından hedef gösterilmesi ve “şov yapma” denilerek mahkeme salonundan çıkarılması; yargının bu süreçte tarafsız değil, açıkça sınıfsal bir pozisyon aldığını ortaya koydu.
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, bu kararla birlikte mülteci işçilerin yaşamının değersizleştirildiğini, patronlara dokunmamak için bizzat yargı eliyle hukuksuzluk yapıldığını, “adaletin” ise işçi de öldürseler mülkün sahibi kapitalistleri korumak için işlediğini belirterek, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a şu soruları yöneltti:
- Afgan göçmen işçi Vezir Mohammad Nourtani’nin açık bir iş cinayeti sonucu yakılarak öldürülmesine dair tüm fiziksel delillere rağmen neden “kasten öldürme” değil de “taksirle öldürme” kararı verilmiştir?
- Sanıkların delil karartma, kamera yönü değiştirme, giysi yakma, benzin alma görüntülerine olay sonrası kamera kayıtlarındaki gülme ve tokalaşma gibi vicdanları sarsan davranışlarına rağmen ağırlaştırıcı nitelikli suç isnadı neden yapılmamıştır?
- Müşteki avukatının mahkeme salonundan çıkarılması ve sanık avukatlarının ifadelerinin zapta geçmemesi hakkında Bakanlığınız tarafından bir denetim başlatılmış mıdır? Yargı bu davada sizce tarafsız kalmış mıdır?
- Bu dava özelinde cezasızlık kararı ile birlikte kaçak maden sahiplerinin yargı eliyle de korunduğu sonucu mu çıkarılacaktır? Bakanlığınız bu sonucun çıkmasını istemiyorsa bu yönde bir inceleme başlatılacak mıdır?
- Bu ülkede göçmen işçilerin öldürülmesi hâlinde uygulanan yargılama süreçlerinde adalet yok mu sayılacaktır? Göçmen işçilerin yaşam hakkı Bakanlığınızın koruma alanına girmiyor mu?
- Kapitalistlerin, iktidar bağlantılı sanıkların yargıdan kolaylıkla sıyrıldığı; buna karşın savunma yapan avukatların susturulduğu bu davada, sizce adalet yerini bulmuş mudur?
- Benzer davalarda “taksir” yorumunun bir alışkanlık haline gelmesi, kapitalistleri daha fazla kayıt dışı göçmen çalıştırmaya ve onları bu cezasızlık politikasıyla rahatça öldürmeye teşvik etmez mi? Bakanlığınız bunun önüne geçmek için nasıl bir düzenleme planlamaktadır?
- Bu davanın kararında, sanıkların iktidarla bağlantısı, etnik kimliği ve sınıfsal konumu etkili olduğu görüyor. Bakanlığınızca bu açıdan bir inceleme yapılacak mıdır?
- Türkiye’de göçmen işçilere karşı işlenen cinayetlerin önemli bir kısmında “taksirle öldürme” gibi düşük cezalara hükmedildiği göz önüne alındığında, Bakanlığınız bu cezasızlık algısını özel bir politika olarak mı benimsiyor? Değilse bunu ortadan kaldırmak için adında “adalet” geçen bakanlık olarak bu durumu nasıl değiştireceksiniz?
- “Kullan at, ölmezse yak” mantığına dayanan bu iş cinayetleri düzeninde “Adaletin Terazisi Göçmen İşçinin hayatını Tartmıyor mu?”
- Adalet mülkün temelidir” sözünden anlaşılan “mülk kapitalistte, adalet onun emrinde” midir? Bakanlığınız bu sonucun çıkarılmasının yeni iş cinayetlerinin önünü açtığının farkında mıdır? Bu sorumluluğu nasıl alabilmektesiniz? (Haber Merkezi)
Evrensel'i Takip Et