Kayyumun ve faşistlerin iş birliği kaybedecek, öğrenciler kazanacak!
Öğrencilerin söz hakkını ÖTK’leri işlevsizleştirerek, kayyum rektörler atayarak gasp eden iktidar Gazi Üniversitesinde bunu daha kolay yapmak için ülkücü gruplardan yardım alıyor.

Fotoğraf: Mesut Baylav/Evrensel
Gazi Üniversitesi öğrencisi
İmamoğlu'nun diploma iptali ve ardından tutuklanmasıyla başlayan süreçte üniversite gençliği başta olmak üzere gençlik kesimleri de kitlesel bir mücadele aksı geliştirdi. Son yıllarda AKP’nin ekonomi politikaları, artan enflasyon, her gün bir yenisi eklenen zamlar ve ülkenin içine sürüklendiği ekonomik krizin sonuçları üniversite gençliğinin üzerinde de baskısını ve bu baskıya karşı gelişen birikmiş öfkeyi artırıyordu. Son yıllarda yaşanan Zeren Ertaş faciasının ardından İkbal ve Ayşenur için yapılan kitlesel eylemler gençliğin birikmiş öfkesinin kampüs ve meydanlardaki bir yansıması olarak karşımıza çıktı. Mart eylemleri de sadece İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı bir protesto süreci değildi, iktidarın yıllardır süren baskı ve yasaklarına karşı meydana gelen bir direnişti.
Boykotu ören öğrencilere yapılan saldırılar cezasız kalıyor
Üniversitelerde başlatılan akademik boykot çağrısı gençlik hareketini kuvvetlendirip geniş kitlelere ulaştı. Gazi Üniversitesinde diğer üniversitelere göre süreç çok daha farklı ilerledi. Yıllardır ülkücü grup ve faşist çetelerin ablukası altında olan Gazi Üniversitesinde ilk kez bu sene İkbal ve Ayşenur olaylarında gelen tepkilere karşı bir kadın yürüyüşü düzenlenmişti. Bu yürüyüş yine ülkücü grupların baskısıyla ve kendi koydukları kuralları çerçevesinde ilerlemek zorunda kalmıştı. Mart eylemleri ve akademik boykot sürecinde ise Mimarlık Fakültesi öğrencileri başta olmak üzere tepkiler çok daha sesli bir şekilde ilerledi. Mimarlık Fakültesi öğrencileri stüdyolarını boykot ederek, akademik boykot çağrısına katıldılar. Okul içinde dayanışma grup ve sayfaları da kurulmaya başladı. Gazi Üniversitesi öğrencileri “Biz okulumuzda ne yapabiliriz, bir direnişi nasıl öreriz” sorularına cevap bulmak için bir araya geldi. Bir yandan da iktidarın gölgesinde ilerleyip daha da güç kazanan okul içindeki faşist gruplar “huzur ortamının” bozulmaması adına fişledikleri sıra arkadaşlarımıza şiddet uygulamaktan çekinmedi, ölüme varan tehdit ve tacizlerini tırmandırmaya devam etti. Sıra arkadaşlarımıza yapılan bu saldırılar da cezasız kalmaya devam ediyor.
Faşist baskılara karşı dayanışmamızı güçlendirerek kazanabiliriz
Gazi Üniversitesi öğrencileri olarak artık yıllardır bizlere kan kusturan, “kırk katır mı kırk satır mı?” diyerek ilerleyen, kampüslerimizi bizim için güvensiz hale getiren bu ülkücü gruplara karşı birleşip kampüslerimiz içerisinde ikincil bir mücadele çizgisi geliştiriyoruz. İktidarın nasıl baskı ve yıldırma politikaları, gözaltı ve tutuklamalarla ivmelendiriliyorsa Gazi Üniversitesinde de sistemli saldırılar ve okuldan atılma tehditleriyle yapılıyor. Üniversitelerde öğrencilerin söz hakkını ÖTK’leri (Öğrenci Temsil Kurulu) işlevsizleştirerek, kayyum rektörler atayarak gasp eden iktidar Gazi Üniversitesinde bunu daha kolay yapmak için ülkücü gruplardan yardım alıyor. Bizler biliyoruz ki Mimarlık Fakültesinde başlayan bu boykotlar ve tepkiler, bir başlangıçtı. Öğrencilerin dayanışabilmek için kurduğu grup ve sosyal medya sayfaları sesimizi daha da duyurdu. Bu süreçte sıra arkadaşlarımızla dayanışmayı, ancak birlikte ve örgütlü bir şekilde hareket edebilirsek kazanacağımızı gördük. Sokaklarda, meydanlarda tek adam rejimine karşı artan hareket sonucu korku duvarının yıkılması ile kıvılcım olarak başlayan bu ateş kampüsümüzde de kendini gösteriyor. Gazi Üniversitesi öğrencileri olarak da faşist baskılara karşı susmamaya, birleşmeye ve kampüslerimizi bu karanlığa teslim etmemeye kararlıyız.
Evrensel'i Takip Et