1 Mayıs'a doğru OSTİM işçileri konuştu: Birlik olmazsak, gelecek yok
OSTİM'li işçiler 1 Mayıs öncesinde EMEP Milletvekili İskender Bayhan ile bir araya geldi: “1 Mayıs'ta 'biz buradayız' mesajı verilmeli. Bu düzen böyle gitmez, bu sesi yükseltmek zorundayız”

OSTİM | Fotoğraf: Sinancem Alikoç/Evrensel
Ankara — 1 Mayıs'a doğru giderken OSTİM'de bir araya gelen işçiler, çıraklar, gençler, yaşadıkları sorunları, dile getiremedikleri öfkeleri, paylaşmak istedikleri umutları konuştular. MESEM'lilerin çalışma koşullarından patronların sömürü yöntemlerine, işçilerin örgütsüzlüğünden Türkiye'nin geleceğine dair büyük sorulara dek uzanan bir sohbetin ortak noktası açıktı: Yaşamak için örgütlenmek, yan yana gelmek zorundayız.
Toplantıda farklı yaşlardan işçiler söz aldı. Kimisi yıllardır atölyelerde çalışan usta, kimisi daha 14 yaşında sanayide çırak. Ortak deneyimleri ise güvencesizlik, baskı ve örgütsüzlük. Ostim'deki bu buluşma yalnızca bir sohbet değil, aynı zamanda 1 Mayıs'a giden yolun haritalarından biri oldu.
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan'ın da katılımıyla yapılan toplantıda, Bayhan, Konuşmasında işçi sınıfının örgütlenme sorununu ve gençliğin bu mücadeledeki rolünü şöyle özetledi: "Türkiye'nin en büyük, en kalabalık, en üretken gücü işçiler. Bunların en önemli kısmı ise gençler. Bugün 30 milyon civarında çalışan var. Yaş ortalaması 28-29. Aileleriyle birlikte düşündüğümüzde halkın ezici çoğunluğu. Buna rağmen ülkenin kaderini bir avuç sermayedar belirliyor."
Bayhan, bu durumun yeni olmadığını, ancak artık daha derin yaşandığını vurguladı. 1999-2001 krizlerinde, Siteler'den, OSTİM'den, İMES'ten sokağa çıkan işçilerin birçok şeyi değiştirdiğini hatırlattı: “Bugün de böyle bir çıkışa ihtiyaç var. Ama genç işçilerin büyük kısmı örgütsüz. Adım adım bir araya gelmek zorundayız. İşçi gençler bir araya gelirse, bilinçli işçiler olarak büyürler. Üniversiteli gençlerle birleşirlerse bu ülkenin geleceği değişir.”
Bayhan konuşmasında boykot tartışmalarına da değindi. 2 Nisan'da başlatılan boykotu hatırlatarak şunları söyledi: "Boykotlar bazı sonuçlar doğurabilir ama düzeni değiştirmez. Düzeni değiştiren, işçilerin grevleri, direnişleri, kitlesel örgütlenmesidir. 90'larda, 2000'lerde koalisyon hükümetlerini işçiler yıktı. 2001'de IMF politikalarına karşı yüz binlerce işçi 'Kurt Kuş Arı, Kahrolsun İMF İktidarı' diyerek sokağa çıktı. Bunlar hep örgütlü mücadeleyle oldu. "1 Mayıs da bu gücün sınandığı gündür. İşçi sınıfı caka satmak için değil, uyanmak için alanlara çıkar. Patronlar da ona bakar, ne yapacak diye. 1 Mayıs'ta 'biz buradayız' mesajı verilmeli. Bu düzen böyle gitmez, bu sesi yükseltmek zorundayız."
“Sineğin yağını çıkarmaya çalışıyorlar”
OSTİM'de çalışan bir başka işçi ise durumu şöyle ifade etti: “Patron hep aynı soruda: Bu adama en az ne kadar veririm? Sineğin yağını çıkarmaya çalışıyorlar. Yeni eleman almıyorlar, alınca da en düşük ücreti veriyorlar. Çıraklara tüm işleri yıkıyorlar, iş öğretmiyorlar, usta yetiştirmiyorlar. 5 yıllık çırakla 1 yıllık çırak aynı maaşı alıyor."
Bayhan, Türkiye'nin 2025 bütçesi üzerine yaptığı değerlendirmede, kaynakların büyük kısmının savunma sanayiine ve büyük sermayeye aktarıldığını vurguladı: "2025 bütçesi 12.3 trilyon. Bunun 3 trilyonu büyük sermayelerin bankaların şirketlerin başka ülkelerden aldığı yabancı kredilerin faizlerine ve garantilerine gidiyor. 3 trilyonu teşvik, vergi muafiyeti ve yatırım desteği diye harcanıyor. 2.5 trilyona yakın kısmı savunma sanayine harcanıyor. Bugün fabrikada askersiniz, yarın cephede asker olursunuz. Bütçenin üçte biri faize, savunmaya ve sermayeye teşvike gidiyor. İşçilere, gençlere, emeklilere, öğrencilere kalan nedir? 14 bin lira maaşla yaşamaya çalışan emekli, bursla geçinmeye çalışan öğrenci, asgari ücretin altında çalışan çırak..."
Bir genç katılımcı MESEM'lilerin haklarını iyileştirmek için neler yapılabilir diye sorduğunda İskender Bayhan, MESEM programının "çocuk işçiliğini yaygınlaştırmak" dışında bir amacı olmadığını belirterek, bu sistemin tamamen kaldırılması gerektiğini dile getirdi.
Toplantıya katılan bir Ostim işçisi: "Benim annem babam da yaşlı insanlar, benden büyük kişiler bana biz daha kötülerini gördük geçmişimizde diyorlar. E ben bunu görmedim, görmek de istemiyorum ama ne yapmak lazım? Bunların sebebi ben miyim? Ben arkadaşlarıma seslendim. CHP'si, AKP'si değil, kendi fikirlerimizi söyleyelim dedim. Kul hakkı yiyenlerin karşısında biz susarsak, biz de o suça ortak oluruz dedim."
“İşçiden yana bir düzen kurmak için işçi gençliğin örgütlenmesi şart”
İskender Bayhan şöyle ifade etti: "Bugün Türkiye'de siyaset 'bu daha kötüye gitmesin' diye yapılıyor. Oysa bizim meselemiz bu düzenin tümden değişmesi. Sadece savrulmayı engellemek değil, işçiden yana bir düzeni kurmak. Bunun için işçi gençliğin örgütlenmesi şart."
Toplantı, genç işçilere çağrıyla sonlandı:
"Bu yıl MESEM'liler olarak 1 Mayıs'a kalabalık gitmeliyiz. Su uyur düşman uyumaz, kendimizi bilip ona göre adım atmamız lazım. 10 kişi 15 kişi neyse birlikte gidip yürümek lazım. Ölmemek için yan yana gelmek, yaşamak için örgütlenmek zorundayız."
Siyasal baskıya kişisel bir tanıklık
“Ben Etimesgut'ta kendi evimin balkonundan HDP bayrağı astım. Sırf Kürt olduğum için değil, ben Karslıyım. HDP'li de değilim ama HDP'ye yapılanlara tepki göstermek istedim. O zaman belediye başkanı Enver Demirel'di. Komşular beni şikâyet etti. Karakola çağrıldım, imza atmak zorunda kaldım. Haksızlığa karşı sessiz kalamadım. Kimseye saldırmadım. Ama o dönemin koşulları, bu duruşu bile tehdit olarak gördü.” (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et