Saraçhane'de gözaltına alınan gençlerin ve gazetecilerin ilk duruşması görüldü
Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınmasıyla başlayan eylemlerde İstanbul'da gözaltına alınan gençlere ve gazetecilere açılan davaların ilk duruşması Çağlayan'da görüldü.
İstanbul — CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınmasıyla başlayan eylemlerde İstanbul'da gözaltına alınan gençlere ve gazetecilere açılan davaların ilk duruşması, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesinde görüldü. Mahkeme derhal beraat taleplerinin reddine duruşmanın 3 Ekim saat 10:00'a ertelenmesine karar verdi.
Davalarda 8'i gazeteci 189 kişi, "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla 6'şar aydan 3'er yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı. Davayı EMEP Milletvekili İskender Bayhan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik dahil çok sayıda kişi de takip etti.
90 kişinin İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı davada mahkeme 45 kişi hakkında tefrik kararı verdi. 45 kişinin duruşması 4 Temmuz'da görülecek. Diğer 45 kişi yeni esasa kayıt edilip daha sonra duruşma günü verilecek.
8'i gazeteci 99 kişinin 62. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı davada ise gazetecilerin ve 3 avukatın dosyaları ayrıldı. Gençlerin savunmaları alınıyor.
8'i gazeteci 99 kişi 62. Asliye Ceza Mahkemesinde…
Protesto eylemlerini takip ettiği için gazeteciler Bülent Kılıç, Yasin Akgül, Zeynep Kuray, Gökhan Kam, Kurtuluş Arı, Ali Onur Tosun, Hayri Tunç ve Emre Orman hakkında "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesinde görülüyor.
8'i gazeteci toplam 99 kişinin yargılandığı davada salonun küçük olması nedeniyle duruşma İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülüyor. Çok sayıda milletvekili ve basın meslek örgütü yöneticisi de duruşmayı izliyor.
Hakim ve savcı tepkiler üzerine duruşma salonunundan çıktı
99 kişinin yargılandığı, 62. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada avukatlar, suç yeri tespiti yapılmadığını, iddianamede usulen eksiklik olduğunu, bu nedenle iddianamenin reddedilmesi gerektiğini söylediler. Usule ilişkin itirazlar kabul edilmedi. Avukatlar bunun üzerine "Kurutuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları attı ve kararı yuhaladı. Tepkiler üzerine hakim de savcı da cübbesini çıkarıp mahkeme salonunu terk etti.
İstanbul Barosu Genel Sekreteri Avukat Hürrem Sönmez, hakimle görüşüldüğü, 3 avukatın taleplerinin alınacağı, daha sonra yargılamanın başlayacağı bilgisini verdi. Ayrıca salonda oluşan kalabalık ve ses sorunu üzerine ses sistemi kurulması talebinin karşılanacağı söylendi.
8 gazeteci ve 3 avukatın dosyaları ayrıldı
Ardından hakim mahkeme salonuna döndü.
Sanık avukatları usule itiraz yaparken dile getirdikleri derhal beraat taleplerini yineledi. Sanık avukatı, "Dosyada bir delil durumunun olaşamayacak olması sebebiyle derhal beraat verilmeli. Nerede suç işlemiş müvekkilim, kimse bilmiyor. Yetki itirazı bile sunulması mümkün değil. İddialardan bir tanesi ihbara rağmen dağılmamaları. İddiaya ispat yok. Derhal beraat diyoruz. 99 sanık için emniyetin ve iddia makamının ortaya koymadığı delile karşı yüzlerce avukat savunma mı yapacağız. Tek bir somut bilgi belge bulunmuyor, en baştan bu iddianeme kabul edilmemeliydi. Ne delil araştırmasına ne davaya devam edilmesine gerek var" dedi.
8 gazeteci ve 3 avukatın dosyaları ayrıldı ve kalan gençlerin yargılamasıyla devam edildi.
Gençler: Beşiktaş ve Beyazıt eylemlerinden suçlanıyoruz ama Şişli yazmışlar
Gençlerin savunmaları alınırken ses sistemi sorununun devam etmesi sebebiyle avukatlar ve gazeteciler itirazda bulundu. Avukatlar "Yargılama aleni değil, yargılamanın fiziki koşulları oluşmuş değil. Savunmanın bütünlüğü açısından ses sorunu çözülmeli" dedi.
Gençler savunmalarında, üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini, anayasal haklarını kullandıklarını belirtti. İddianameya yanıt veren gençler, "Biz Beşiktaş ve Beyazıt eylemlerinde bulunmakla suçlanıyoruz normalde. Deliller ve polis merkezinde alınan ifadelerimiz de onun üstüne. Ancak iddianame o kadar komik ki Şişli eylemleri yazmışlar."
"Anayasal hakkımızı kullandık"
Gençler gözaltına alınırken uğradıkları kötü muamele ve işkenceyi de anlattı. Bir genç, "Burda gerçek hakikat anayasal hakkımızı kullanmış olmamızdır. Kendimin ve arkadaşlarımın beraatini talep ediyorum" dedi.
Bir diğer genç ise, "Biz tamamen anayasal hakkımızı kullandık. Suçu işleyen bizler değiliz. Eyleme hangi gün nerede nasıl katıldığımız bile iddianamede yok" diye konuştu.
Bir genç de "Ben üniversite öğrencisiyim 19 gün boyunca tutuklu kaldım. Bu süre zarfında sınavlarıma giremedim. Pek çok mağduriyet yaşadım. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum" dedi.
Bir genç "Ortada bir suç varsa işkence uygulayanların bizi tutuklayanlarındır. Demokratik ve anayasal hakkımızı kullandık" ifadelerini kullandı.
Avukat Önalan: Sigara içerken fotoğrafı koyulanlar var, suçtan bahsetmek mümkün değil
Gençlerin savunmalarının ardından sanık avukatlarından Av. Ezgi Önalan, duruşma ilk başlarken iddianameye yönelik itiraz sebeplerini yineleyip dolayısıyla bir suçtan bahsetmenin mümkün olmadığını söyledi. Önalan, "Duruşma ilk başlarken valilik kararına değinmiştik. Yasağa aykırı toplanma en baştan gerçekleşmemiştir.Toplanan görüntü tespitleri hukuka ayrkırı olay anına ilişkin değil. Kenarda durmuş sigara içen kişinin fotoğrafı çekilmiş, bu kişi toplanmıştır, ihtara uymamıştır denilemez. Bu sebeple yargılmayı burada sona erdirip. Bir suç olmadığına, delil olmadığına karar vermenizi ve bütün sanıklar hakkında derhal beraat kararının verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Duruşmaya verilen yarım saatlik aranın ardından mahkeme avukat beyanları ile devam etti.
Avukatlar: Beraat kararı verilmeli
Özenç Cevahir İslamoğlu'nun avukatı söz alarak, "Burada size ifade vermeye sırada gözaltı alındı. Savcı mevcutlu karar vermiş. 19 Mart sürecinden daha ne olabilir dedikçe daha da şey yaşıyoruz" dedi.
Sanık avukatlarından biri, "Bu iddianame suçsuzluğumuzu ispat külfeti. Polisten görüntü istemişsiniz. Tek başına polisten istenilen görüntüler delil olamaz" dedi.
Bir diğer sanık avukatı ise şöyle konuştu: "Bu davada sorulan tek bir soru yok. Siz herhangi bir sanığa soru sormayarak ortada şüpheyi giderecek bir yargılamanın gerekli olmadığını gösterdiniz. Bu dosyanın ilerlemesini gerektirir bir şey yok.İddianamenin ne kadar baştan savma olduğu açıktır."
Bir sanık avukatı , "Yürüyüş yapılmasına izin verilerek sonrasında ihtar yapılmamasına rağmen adeta vatandaş tuzağa çekilmekte. Gözaltılarla adeta göz dağı verilmek istenmiş" dedi.
Avukat Mustafa Söğütlü, "Müvekkillerimin ifadelerini alınmasının bile hukuka aykırı olduğunu belirtiyorum. Yer olarak İstanbul denilmiş İstanbul diye bir yer olamaz. İddianame o kadar düzensiz yazılmış ki nasıl ne için yazıldığını biliyoruz. Eylemlerde ortaya çıkan dalgayı dağıtmak için... Sizin bu iddianameyi iade etmeniz gerekirdi, etmediniz. Temel unsurlar yoksa, görüntü yoksa suçsa da yoktur. Eksikleri gidermek sizin göreviniz değildir, iddia makamı değilsiniz.Beraat kararı verilmeli diyoruz" diye konuştu.
Savcı, dinlenilmeyen sanıkların dinlenilmesi ve eksik hususların tamamlanmasından sonra esas hakkındaki mütalaasını sunacağını söyledi. Duruşmaya 30 dakika ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme derhal beraat taleplerinin reddine duruşmanın 3 Ekim saat 10'a ertelenmesine karar verdi.
65. Asliye Ceza Mahkemesindeki dava 4 Temmuz'a ertelendi
"Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla yargılanan 90 kişinin davasının ilk duruşması İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşma, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü ve dava 4 Temmuz' a ertelendi. Mahkeme, 45 kişi hakkında tefrik kararı verdi. Yargılama bundan sonra iki dosya şeklinde ilerleyecek.
Absürt 'güvenlik önlemleri': Duruşmasına girmeye çalışırken gözaltına alındı
Duruşma öncesi adliyenin önü polis bariyerleri ve araçlarıyla kapatıldı. Gençlerin aileleri davaya alınmadı.
Duruşmasına girmek için çaba sarf eden bir genç de gözaltına alındı. Gözaltına alınan genç, yargılandığı duruşma salonuna geldi. İşlemlerine duruşmadan sonra devam edileceği aktarıldı.
Üniversite öğrencileri ve aileler adliyenin kapatılmayan kısmında açıklama yaptı.
Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel
Ailelerden açıklama: Çocuklarımızla gurur duyuyoruz
Anne-Baba Dayanışma Ağı tarafından yapılan açıklamaya milletvekilleri ile emek ve demokrasi örgütleri de katıldı.
Açıklamada, çocuklarının haksız yere yargılandıklarını belirten aileler, "Haftalardır günlerimiz adliyede geçiyor. Anayasaya rağmen çocuklarımız tutuklandı ve şiddete maruz kaldı. Çocuklarımız düşüncelerini ifade ettikleri için tutuklandı. Çocuklarımız için adalet istiyoruz. Çocuklarımızla gurur duyuyoruz" dedi.
Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel
Öğrencilerden açıklama: Bu yoldan asla ama asla dönmeyeceğiz
Ardından üniversite öğrencileri ile İstanbul Emek ve Barış Güçleri açıklama yaptı. Açıklamada, "Artık dönüp de gençler apolitik, siyasetle işi gücü yok, yurt dışına çıkmak istiyor diyemeyecekler. Buradayız, siyaset yapıyoruz. Demokrasiyi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bizi 'Aman kızım oğlum siyasete karışma' diye büyüttüler. Bize hep 'Ülkeyi sen mi kurtaracaksın' diyorlardı. Evet, biz kurtaracağız. Gençler bunun adımını attı. İstedikleri kadar yargılasınlar, bu yoldan asla ama asla dönmeyeceğiz" denildi.
Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel
Gazeteciler: Gazetecilik faaliyeti yargılandı
"Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" iddiasıyla suçlandıkları davanın ilk duruşmasında hakim karşısına çıktı gazeteciler duruşmanın ardından açıklama yaptı.
Foto muhabiri Bülent Kılıç, şunları kaydetti: "Bildiğiniz gibi belden yukarı fotoğraflarımız çekilerek, kameralar görünmeyecek şekilde iddianameye fotoğraflar konulmuş. İddianame o kadar komik ki ilk okul çocuğuna verseniz o bile daha iyisini hazırlar. Hiç bir şey yok içinde. 2911’e muhalefet etmek için eyleme gitmişiz. Çok komik bir şey, diyecek hiç bir şey bulamıyorum. Zaten hakim de mahkeme de bunun farkında olduğu için dosyayı da ayırdı. Bu bir gazetecilik faaliyetiydi ve burada bana dair değil burada Gökhan, Yasin Kurtuluş veya Hayri değil buradaki mesele. Burada gazetecilik yargılandı ve öyle görünüyor ki aceleyle alınmış, hızlıca tertibatla yapılmış komik bir şey. Bir sonuç çıkacağını da inanmıyorum. Dediğim gibi burada gazetecilik faaliyeti yargılandı. Destek gösterdi arkadaşlarımız, gerçekten bizi mutlu ettiler. Uluslararası kamuoyundan destek geldi. Sizler bizlere destek oldunuz.''
"Gazetecilik yargılanmamalı"
Bakırköy Belediyesi'nde foto muhabirliği yapan Gökhan Kam, "Burada gerçekten gazetecilik yargılanıyor. Şunu özellikle söylemek istiyorum sahada omuz omuza birlikte çalıştığımız meslektaşlarımız elinden geleni yaptı. Elinde görüntüsü olan herkes bize ulaştırmaya çalıştı. Ayrıca onlara da çok teşekkür ediyorum. Bülent’in de dediği gibi bizi yargılamak isteyenler de suç işlemediğimizin farkında. Bunun için dosyamızı ayırdılar. Biz suçsuzuz tamamen gazetecilik yapmak için oradaydık. Üzerimize atılan suçlamayı da zaten kesinlikle kabul etmiyoruz. Gazetecilik yargılanmamalı, bugün bize yarın başka bir meslektaşımıza böyle bir suçlama atılabilir" dedi.
"Çok saçma bir gerekçeyle alındık"
Gazeteci Hayri Tunç ise "Türkiye’de adalet sisteminin saçmalığı birazda bu dava ortaya çıkıyor. Çünkü bizi eylemci olarak gözaltına aldılar, gazeteci olarak bıraktılar. Eylemci olarak dava açtılar, gazeteci olduğumuz için davamızı ayırdılar. Yani öyle bir sistem içerisinde gidiyor ki çok saçma bir gerekçeyle alındık" dedi.
Ne olmuştu?
Saraçhane eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan gençler, iddianamenin yazılmasının ardından İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Tensip kararı ile tahliye verilenler arasında arasında Emek Gençliği MYK Üyesi Selinay Uzuntel ile Emek Gençliği üyeleri İTÜ öğrencisi Berkant Tatlı ile İÜ Öğrencisi İlayda Bolat da bulunuyordu. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et