18 Nisan 2025 11:45

EMEP: Filistinlileri Gazze'den sürmeyi ‘hicret’ söylemiyle meşrulaştırmak soykırıma ortak olmaktır!

Emek Partisi iktidara yakın köşe yazarlarının “hicret” söylemiyle Filistinlilerin Gazze’den sürülmesini meşrulaştırmayı tartışmaya açmasını eleştirdi.

EMEP: Filistinlileri Gazze'den sürmeyi ‘hicret’ söylemiyle meşrulaştırmak soykırıma ortak olmaktır!

Fotoğraf: Evrensel

Emek Partisi (EMEP) iktidara yakın köşe yazarlarının "Toprak mı önemlidir, yoksa insan mı? Elbette insan daha önemlidir” diyerek, Filistinlilerin Gazze’den sürülmesini “hicret” söylemiyle meşrulaştırmayı tartışmaya açmasını eleştirdi. Bu tutumun ABD Başkanı Trump'ın sürgün planına suç ortaklığına açık bir davet olduğu vurgulanan açıklamada "Doğal ömrünü çoktan tamamlamış bir iktidarın, ülkeyi ‘hicret’ söylemleriyle yeni emperyalist suçlara ortak etmeye çalışması, iktidarda kalabilmek için alçalmanın sınırı olmayacağını gösteren bir tutumdur ve asla kabul edilemez." denildi.

Emek Partisi tarafından açıklamanın tamamı şöyle:

"Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında 'Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan ötürü' 21 Kasım 2024’te tutuklama kararının uygulanması gerekirken, ABD emperyalizminin soykırımcı, Siyonist İsrail yönetimine kol kanat germesinin ardından dünya Filistin soykırımının daha da derinleşmesinin yeni yöntemlerini tartışıyor.

ABD, Gazze ve Suriye planı için İsrail ve Türkiye rol biçiyor

ABD Başkanı Donald Trump’ın 4 Şubat'ta İsrail Başbakanı Netanyahu ile düzenlediği basın toplantısında açıkladığı, Gazze'de yaşayan ve sayıları 2 milyonu aşan Filistinlilerin tamamının etnik temizliğe maruz bırakılarak farklı ülkelere dağıtılması ve Gazze'nin bir Orta Doğu Rivierası'na dönüştürülmesi planı alttan alta ısındırılıyor.

Gazze’ye emlak değeri yüksek arsa olarak bakan Trump’ın, ‘pazarlamak’ konusunda zorluklar yaşadığı Gazze planını devreye sokmak için çabalardan, bir yandan da Erdoğan’a övgüler yağdırması gözlerden kaçmıyor.

Suriye’nin ABD emperyalizminin çıkarlarına göre yeniden yapılandırılması için Trump yönetimi İsrail ve Türkiye’ye roller biçerken bu planın tamamlayıcı bir unsuru olarak da sırada Gazze planı bekliyor.

Türkiye’nin Trump’ın sürgün planına destek vermesi isteniyor

Sahada İsrail ile Türkiye arasında yaşanan gerilim ve pürüzlerin Trump tarafından ‘çözülmesi’ için harcanacak çabanın içinde, Türkiye’nin Trump’ın Gazze planına destek vermesi beklentisi de var.

'Bu tutum suç ortaklığına açık bir davettir'

İktidara yakın köşe yazarlarının 'Toprak mı önemlidir, yoksa insan mı? Elbette insan daha önemlidir' diyerek, Filistinlilerin yurtları Gazze’den sürülmesini 'hicret' söylemiyle meşrulaştırmayı tartışmaya açması şaşırtıcı olmamıştır. Erdoğan iktidarının, Trump’ın soykırımcı Gazze planı için zemin yoklayarak kamuoyunu hazırlama politikasının bir parçası olarak yorumlanabilecek olan bu tutum suç ortaklığına açık bir davettir.

Her halk gibi, Filistin halkının da en temel haklarından biri olan kendi kaderini tayin hakkı bugüne kadar sistematik bir biçimde ihlal edilmiş, emperyalist güçler bu konuda belirleyici olmuşlardır. İsrail'in, Filistinlilerin haklarını desteklediği iddiasıyla eleştirdiği Birleşmiş Milletler, aslında 1947'de Filistin’in bölünmesini önererek Filistinlilerin haklarının altını oymuştur.

'Asla kabul edilemez'

Trump’ın, bir mekân olarak Gazze’yi ticari bir meta değeriyle dönüştürürken, bir halkı yurdundan neşterle kazırcasına söküp atmaya dayalı soykırım politikasını ‘hicret’ adıyla ‘mecburen çekilecek bir çile’ düzeyine indirgeyerek meşrulaştırmaya çalışmak, alçalmanın sınırının olmadığını gösteren bir tutumdur.

Trump’ın, Türkiye’nin, Suriye’de kalıcı bir güç olmasına destek vermenin diyeti olarak Gazze planına destek kartını öne sürmesi ve bu yolla Erdoğan iktidarını ‘kazanmaya’ çalışması beklenir bir tutumdur. Belli ki iktidar medyası bu seçeneğin yolunu yapmaktadır.

Emperyalist politikalara eklemlenerek bölgesel güç olmaya çalışmayı ‘milli dış politika’ olarak sunan AKP iktidarı, bu iki yüzlü tavrını İsrail ile kurduğu ilişkide de uzun yıllardır sürdürmektedir. İç politikada halk desteğini her gün biraz daha fazla yitiren ‘tek adam’ yönetiminin, dış politikada ‘zaferler’ kazanarak içerideki açığını kapatmaya çalışma çabası da, onu emperyalist planlara daha da bağımlı hale getirmektedir.

Doğal ömrünü çoktan tamamlamış bir iktidarın, ülkeyi ‘hicret’ söylemleriyle yeni emperyalist suçlara ortak etmeye çalışması, iktidarda kalabilmek için alçalmanın sınırı olmayacağını gösteren bir tutumdur ve asla kabul edilemez.

FİLİSTİN HALKI YALNIZ DEĞİLDİR! SOYKIRIMCI İSRAİL YÖNETİMİ YARGILANMALIDIR! ABD ORTADOĞU’DAN DEFOL!" (Politika Servisi)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Dört yılda 750 bin yeni çocuk işçi

Dört yılda 750 bin yeni çocuk işçi

Bizzat Erdoğan’ın, pandemiyi ‘üretim ve lojistik üssü olma fırsatı’ olarak işaret ettiği 2020’den bu yana ucuz emek eksenli dönüşümün çarpıcı sonuçları ortaya çıkıyor. ‘Üretim, ihracat’ gibi sloganlarla pazarlanan dönüşüm, çocuk emeğini de başta sanayi olmak üzere sermayenin hizmetine sundu. Bu dört yılda 750 bin çocuk daha resmi rakamlara işçi olarak geçti.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Gençlerin sokak eylemlerine atıfta bulunan Bahçeli, "Öğrencinin yeri okuldu, sınıftır, kütüphanedir" dedi.

Evrensel'i Takip Et