Yapılan bu haksız, hukuksuz atamalara sessiz kalamazdık
“Çağrımızdır: Basını, sendikaları, sivil toplum örgütlerini ve tüm vicdan sahibi yurttaşları bu hukuksuzluğa karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz.”

Fotoğraf: Evrensel
Çiğli Fen Lisesi Mezunu
İzmir- Ben Çiğli Fen Lisesi mezunuyum. Mühendislik okudum. Şu an bir firmada çalışmaktayım. Eski adıyla İzmir Anadolu Öğretmen Lisesi, 2018 yılında Çiğli Fen Lisesi adıyla ilk mezunlarını vermiştir. Okulumuz İzmir'in seçkin ve köklü okullarından biridir. Öğretmenleri ve öğrencileriyle Atatürk’ün izinden, bilim ve fen ışığında yoluna devam etmekteydi.
Proje okulu diye bir projeyle şu an 13 (Eğitim-Senli, Eğitim-İşli) öğretmenimize kıyım yapılmıştır. Öğretmenlerimizin ağzından anlatacak olursak, şu metni sizinle paylaşabilirim:"Bugüne kadar, meslekte görev yaptığımız mahrumiyet bölgelerine, hizmet yılımıza göre bize verilen hizmet puanı esasına göre tayin başvurusu yapar ve sonuç beklerdik. Şeffaf bir şekilde listeler açıklanır, aynı okulu tercih edenler arasında en yüksek puanlı öğretmen atanır ve bunu hepimiz görebilirdik. Ancak, proje okul olarak sonradan getirilen sistemde puan ya da başka bir kriter (!) aranılmaksızın, tavsiye ile –ki bu daha çok bakanlık, müfettiş ya da ilçe milli eğitimlerde olanların tavsiyesi oluyor– öğretmenler atanmaya başlandı. Tam bir torpil döngüsü kuruldu. Görev yaptığımız okulda müdür bey, okulda kalmak isteyenlerin okulu birinci sıraya yazmaları durumunda kalabilecekleri garantisini toplantı yaparak söyledi.Sonradan kalmak isteyenleri odasına çağırarak sendika değiştirmelerinin daha avantajlı olacağını açıkça söyledi. Kendi bağlı bulunduğu Eğitim-Bir-Sen sendikasına üye yazmak için yoğun bir çaba gösterdi. Muhalif sendikaların okullarda istenmediğini de belirtti.
Maaş artışlarını protesto amaçlı yapılan demokratik bir günlük iş bırakma eyleminin ardından, bu eyleme katılanların proje okullarında barındırılmayacağı da ifade edildi. Sonuçlar açıklandığında 13 arkadaş norm kadro fazlalığına düşürüldü. Bizler görevden ayrılmadan yerimize yeni öğretmenler atandı. Mantıksız, hukuksuz, hiçbir sınav ya da hizmet puanı gözetilmeksizin, tepeden inme bir kararla insanlar atandılar. İlk etapta proje okulları arasında öğretmenler atanacak denmişken, yaptığımız hiçbir tercihe atanamayarak bilinçli bir şekilde açıkta bırakıldık."
Öğretmenlerimizin haklarını asla ödeyemeyiz, bir yerlere gelebildiysek, başımız dik yürüyebiliyorsak onlar sayesindedir. Yapılan bu haksız, hukuksuz atamalara sessiz kalamazdık.
Mezunlar olarak birkaç kişi kafa kafaya verdik. Önce bir bildiri paylaştık. Daha sonra okulumuzda hâlihazırda okuyan öğrenci kardeşlerimizin oturma eylemi yapacaklarını öğrendik ve biz de ne gerekirse destek olmak için yanlarında olacağımızı belirttik. Herhangi bir yönlendirme yapmadık. Öğrenci kardeşlerimiz bu haksızlığa sessiz kalmayarak diğer liselerin de çağrısıyla pazartesi oturma eylemi yapmaya karar verdiklerini söylediler. Mezunlar olarak onları orada yalnız bırakmadık, müsait olan mezunlarımız yanlarında olacaktı.
Bu sırada okul müdürü İ. A. yurtdışı gezisindeyken, öğrencilerin telefonuna el koyarak grupta olan kişilerin fotoğraflarını çekmiştir. Bu andan itibaren öğrencilere tehditler yağdırmaya başlamıştır. Yani bu hukuksuzluk sadece öğretmenlerle sınırlı kalmamış, dayanışma gösteren öğrencilerimize de yönelmiştir. Öğrencilerimizin, öğretmenlerine sahip çıkmak için gösterdiği barışçıl tepkiler okul yönetimi tarafından sindirilmeye çalışılmıştır.
Müdür, öğrencileri tek tek aramış, özellikle 12. sınıf öğrencilerini ve yurtlu öğrencilerihedef alarak açıkça şu sözlerle tehdit etmiştir:
“Eğer bu sürece müdahil olursanız sınav seneniz yanar, disiplin cezası alırsınız, mezun olmanız tehlikeye girer.”
“Yurttan atılırsınız, bursunuz kesilir.”
Bu tehditler karşısında öğrenciler korku iklimine itilmeye çalışılmış, anayasal hakları ellerinden alınmıştır. Öğrenciler ve mezunlar, tüm bu dayatmalara rağmen oturma eylemini gerçekleştirmiştir. İl, ilçe ve Türkiye gündemine de gelmiştir. Pazartesi günü İstiklal Marşı'ndan hemen sonra, öğrenciler derse girmeyerek bahçede oturma eylemine başladı. Bu sırada mezunlar içeri alınmadı ve okula jandarma çağrıldı. Müdür yardımcıları ve jandarma tarafından öğretmenler ve mezunlar öğrencilere yaklaştırılmadı. Daha sonra öğrenciler mezunlara yaklaşarak okul binası önünden okulun demir kapısının önüne geçerek eyleme devam ettiler. 08.30–12.45 saatleri arasında, kararlı bir şekilde tüm manipülasyon ve tehditlere rağmen öğrenciler eylemi barışçıl ve sakin bir şekilde sürdürdü. Tüm bunlar olurken, İlçe Milli Eğitim'den görevliler, şube müdürü ve müdür yardımcıları da okula geldi.Okul yönetimi tehditler savurarak öğrencilere tepki gösterdiler. En nihayetinde başaramadılar, öğrencilerimiz kararından dönmedi ve eylemi başarılı bir şekilde sürdürdüler.
Okul müdürü bu süreçte yurtdışında olmasına rağmen, gelişmeleri öğrenir öğrenmez gezisini yarıda keserek, apar topar Türkiye’ye döndü ve İlçe Milli Eğitim Müdürü ile birlikte saat 23.00 sularında, Okul Müdürü ve İlçe Milli Eğitim Müdürü öğrenci yurduna gitti. Amaçları, özellikle yatılı öğrencilerle birebir görüşerek onları baskı altına almak, sindirmekti. Eyleme katılan öğrencilerin isimleri istendi ve birebir öğrencilerle temas kurulmak istendi. Ancak öğretmenlerimiz bu görüşmeye kesinlikle izin vermedi, müdür ve ilçe yöneticilerinin öğrencilerle doğrudan temas kurmasını engelledi. Bu yaşananlar, öğrencileri ve öğretmenleri sindirme girişimidir. Geleceğimiz olan gençleri baskıyla şekillendirmeye çalışmak, eğitim sistemini tamamen iktidar çizgisine göre hizaya sokmak demektir.
Buradan soruyoruz:
- Bir okul müdürü ve ilçe milli eğitim müdürü neden gece vakti öğrenci yurduna baskın yapar?
- Öğrenciler hangi gerekçeyle hedef alınır?
- Bu baskının, tehdidin hukuki ve etik karşılığı nedir?
- Bu yaşananlar ne münferit bir uygulamadır, ne de teknik bir hata. Bu bir sistemdir.Liyakati tasfiye eden, biat etmeyeni dışlayan, öğrenciyi susturan, öğretmeni hizaya sokan otoriter bir sistem.
Bu nedenle çağrımızdır: Basını, sendikaları, sivil toplum örgütlerini ve tüm vicdan sahibi yurttaşları bu hukuksuzluğa karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz.Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin onurunu çiğnetmeyeceğiz.Çünkü susarsak, sadece bugünü değil,geleceğimizi de kaybederiz. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et