Reklamcılar Platformu'ndan, Effie Türkiye'ye tepki: “İktidarın rant projesi”
Reklam emekçileri, Effie Türkiye 2025 töreni öncesi hukuksuzluklar, ücretler ve kent suçlarına dikkat çekerek “Bu tören, toplumsal fayda değil rant üretiyor” dedi.

Fotoğraf: Reklamcılar Platformu
Reklamcılık sektöründe çalışan emekçilerin bir araya gelerek oluşturduğu ve Sinema TV Sendikası çatısında faaliyet yürüten Reklamcılar Platformu, 22 Nisan’da Rixos Tersane İstanbul’da gerçekleşecek olan Effie Türkiye 2025 Ödül Töreni öncesinde yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada reklamcılık sektörünün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomiye milyonlarca TL’lik kaynak sağladığının altı çizilirken, “Türkiyeli reklamcılarsa düşen itibarlarından azalan gelirlerine kadar birçok sorunla boğuşuyor.” deniliyor.
Reklamcılık sektörünün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonomiye milyonlarca TL’lik kaynak sağladığının altı çizilirken, “ reklamcılarsa düşen itibarlarından azalan gelirlerine kadar birçok sorunla boğuşuyor.” deniliyor.
“Hukuksuzlukların gölgesinde bir tören”
Ödül Töreni’nin seçilmiş belediye başkanlarının, siyasetçilerin ve bürokratların çeşitli suçlamalarla tutuklu bulunduğu, bu tutuklamalara birçok kesimin boykot ve sokak eylemleriyle tepki gösterdiği bir dönemde gerçekleşecek olduğunun altını çizen Platform tören hakkında, “İktidarın rant projesi” ifadesini kullandı.
“Bu rakamlar normal mi?”
Açıklamada yer alan bilgilere göre, “Effie Türkiye 2025 Ödülleri’ne katılabilmek için ajans ve markaların iş başına 35.000 TL+KDV ödemesi gerekiyor. Ödülünü törende almak isteyenlerden ayrıca kişi başına 21.000 TL’lik bir ücret daha isteniyor.” Platform, kendi zamlarını ve işten çıkartılan arkadaşlarını hatırlatarak “Bu rakamlar normal mi?” sorusunu yöneltiyor.
“Kent Suçu”
Reklamcılığın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toplumsal fayda odaklı bir iş gibi lanse edildiğini belirten Platform, “Effie Türkiye 2025’in düzenlendiği mekân otoritelerce kent hafızası için tehlike oluşturan ve kent suçu kabul edilen bir mekân.” cümleleriyle toplumsal fayda vurgusunun yalnızca bir maskeden ibaret olduğunu öne çıkarıyor. Yapılmış olan açıklamada bu konuya dair şu ifadeler yer alıyor:
“Dünyanın ikinci en eski tersanesinin büyük bir bölümünün dönüşmesi sonucu, ulusal ve uluslararası gemicilik tarihi ve arkeolojisinin, tarihi üretim yapılarının yoğun tahribi ve üretimin sonlandırılması ile kamu yararını gözetmeyen bir özelleştirme projesi gerçekleştirildi.
Diğer yandan inşa sürecinden başlayarak kültür, turizm ve hizmet endüstrisi üzerinden işlevlendirilen proje alanında, emek sömürüsü, iş kazaları-cinayetlerine sebep olan ihmaller vb. hak ihlalleri halen devam ediyor.
Proje esnasında alanda bulunan üretim araçlarının hurdacılara satılması gündeme gelirken, gemi üretimine dair teknik çizimlerin akıbeti soru işareti içeriyor.
Sadece yapı, belge ve üretim makinaları değil, burada yıllarca varlığını sürdürmüş olan emek gücünün yarattığı değerler korumaya alınmadı ve tahrip edildi.
Diğer taraftan tersane atölyelerinin formundan üretilen devasa Tersane Rixos Oteli, tarihi üretim atölyelerinin canına okuyan lüks konut projeleri, gemi üretimi için kullanılan kızak alanlarına yerleştirilmiş kağıttan yapılmış gemi görünümlü nesne gibi alanı tüketim kurgusuyla 'disneyleştiren' bir yaklaşım söz konusu. ” (Haber Merkezi)
Evrensel'i Takip Et