EMEP'ten 23 Nisan açıklaması: Çocuk emeğini sermayenin egemenliğine teslim etmeyeceğiz!
EMEP'in 23 Nisan'a dair yaptığı açıklamada, artan çocuk işçiliğine ve yoksulluğuna dikkat çekilerek, "Çocuk emeğini sermayenin egemenliğine teslim etmeyeceğiz!" denildi.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Emek Partisi (EMEP) Genel Merkezinin 23 Nisan dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Saray iktidarının sermaye odaklı politikaları, Türkiye’nin çocuklarını ucuz iş gücü olarak gören, genç kuşakları sömürü çarkına mahkûm eden bir düzene dönüştürdü” denildi. Her yıl 23 Nisan’da çocuklara dair umut dolu sözler verilirken, gerçekler milyonlarca çocuğun yoksulluk, güvencesizlik ve istismarla çevrelendiği bir hayatı gözler önüne serildiği belirtilen açıklamada, “TÜİK verilerine göre, 750 bin çocuk daha resmi rakamlara işçi olarak geçti” denildi.
Çocuk işçiliğinin, yoksulluğun ve eğitime erişimsizliğin giderek arttığı bu tablo karşısında sessiz kalmanın mümkün olmadığı söylenen açıklamada ortak mücadeleye çağrı yapıldı.
EMEP Genel Merkezinden yapılan açıklama şu şekilde:
“Sömürücü ve işbirlikçi Saray iktidarı ve arkasındaki sermaye güçleri tarafından ülke kaynakları yerli yabancı tekellere açıldığı bir ortamda bağımsızlıktan ve halkın egemenliğinden söz edilemez.
Son dört yılda yeni 750 bin çocuk işçi
TÜİK, 2024 yılına ilişkin 'İstatistiklerle Çocuk' verisini açıkladı. Buna göre, Türkiye nüfusunun yüzde 25,5'ini çocuk nüfus oluşturdu. Bizzat Erdoğan’ın, pandemiyi ‘üretim ve lojistik üssü olma fırsatı’ olarak işaret ettiği 2020’den bu yana ucuz emek eksenli dönüşümün çarpıcı sonuçları ortaya çıkıyor. ‘Üretim, ihracat’ gibi sloganlarla pazarlanan dönüşüm, çocuk emeğini de başta sanayi olmak üzere sermayenin hizmetine sundu. Bu dört yılda 750 bin çocuk daha resmi rakamlara işçi olarak geçti. 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı 2023 yılında yüzde 22,1 iken bu oran 2024’te yüzde 24,9’a yükseldi. Hanehalkı İşgücü Araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9 oldu. Türkiye'nin çocuk nüfus oranı %25,5 ile AB üye ülkelerinden daha yüksek. İşte bu veriler; ülkenin genç ve çocuk kuşaklarının yerli yabancı sermayeye ucuz iş gücü olarak pazarlandığını ortaya koyuyor. Erdoğan hükümetinin ana ekonomik planı çocuk emeğini sermayenin egemenliğine teslim etmek. Çocukların ve genç nüfusunu sermayenin egemenliğine teslim ettiklerini sömürücü Saray iktidarı bu yıl ilan ettikleri Ulusal İstihdam Stratejisi ilan etmişlerdi. Genç nüfusu sanayi havzalarına hazır ucuz iş gücü haline getirmeyi hedefleyen strateji belgesi çocuk ve genç nüfusu sermayenin nitelikli işçiler alanında, yeni ihtiyaçları olarak süsledikleri “Yeşil ve dijital dönüşüm” eğitim programlarıyla da nitelikli işsiz ordusuna da dahil etmeyi hedefliyor. Esnek çalışmayı 11-12 yaşlarına indirebilmek için meslek liselerini ortaokullara kadar indirenlerin stratejisinde OSB’ler içindeki meslek liselerinin yoğunluğunu arttırmak ve özel meslek liselerine teşvikleri arttırmak da var.
"Mülteci çocukları sömürü çarkına bırakmayacağız"
Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından “Görünmez” kılınıyor. On yıllardır en görünmez kılınan, ama birçok mülteci çocuğun çalışırken hayatını kaybettiği iş kolu da tarım. Mülteci çocuklar organ ve fuhuş mafyasının, dilenci tacirlerinin, merdiven altı atölyelerin sömürü çarklarında öğütülüyor. Elbette bu düzene dur diyeceğiz.
Yasal çocuk işçilik uygulaması
2020’de 143 bin olan MESEM kapsamında çalıştırılan çocuk (öğrenci) sayısı da 2024’te 504 bine yükseldi. Böylece 2024 itibarıyla toplam çocuk işçi sayısı resmi olarak 1,5 milyona vardı. Kayıt dışı çalıştırılanlarla birlikte bu rakam 3,5 milyonu buluyor. 101 bin çocuk ise kayıtlara ‘işsiz’ olarak geçti. Son 11 yılda 742 çocuk, 2024’te 71, 2025’te Nisan ayında 5 çocuk 4 ayda da 21 çocuk çalışırken can verdi. Çocuk işçiliği, her şeyden önce, fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıklı kuşakların yetişmesinin önünde engel.
"Yoksul çocuklar aç"
Veriler çocuk işçiliğinin yanı sıra yoksulluğunun da katlandığını ortaya koyuyor. Çocuklarına yeni giysi alamayan hanehalkı oranı yüzde 9,2 olurken çocukların yüzde 32,3’ünün günde en az bir kez et, tavuk veya balık tüketemediği belirlendi. Evden uzakta bir haftalık tatil yapamayan çocukların oranı da yüzde 22,2. Çocuk yoksulluğu büyürken aşılama ve okullaşma oranı da düştü. Beşli karma aşı ile aşılama oranı 2022’de yüzde 99,5 iken 2023’te yüzde 98,8’e geriledi. Okul öncesi eğitimde 5 yaş okullaşma oranı yüzde 85’in altına düştü. Yaşına uygun kitaplara ulaşamayanların oranı yüzde 16,7, ders çalışabileceği uygun bir yere sahip olmayanların oranı yüzde 21,5 oldu.
"Çocuklar cemaat okullarına, yurtlarına mecbur bırakılamaz"
Erdoğan hükümetleri dönemlerinde tarikat, cemaat, Diyanet, MEB yurt ya da evlerinde yaşananlar; istismar, cinsel istismar, baskı, şiddet olaylarıyla birlikte düşünüldüğünde tablo daha da vahim boyutlara ulaşıyor. Bu politikaları reddediyoruz.
Çocukların güvencesi ve geleceği için parasız, demokratik, gerçekten laik ve anadilinde bir eğitim sistemi oluşturulmalı.
Zorunlu din dersi uygulaması kaldırılmalıdır.
Engelli çocuklarımızın hayatını eziyete çeviren uygulamalar son bulmalı, çocuklarımızın ihtiyaçları ücretsiz olarak ve bizzat devlet tarafından sağlanmalıdır.
Betonlaşan kentlerde park, bahçe ve oyun alanları gasbedilen çocuklarımız böylesi bir yaşama mahkûm edilemez.
“Bütün halk güçlerini birleşmeye çağırıyoruz”
Çocuklar haklarıyla birlikte vardır. Çocuklarımızın haklarını ve geleceklerini çalan Saray iktidarı ve kapitalizm sözcülerinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle verecekleri sahte demeçlere karnımız tok.
Ulusal egemenliğini emperyalistlere teslim edenler çocukların bile örgütlü eylemliklerinden korkuyorlar. Çocuklarımızın güven içinde ve mutlu yaşayacakları bir Türkiye özlemi, halkın örgütlü mücadelesi ile mümkün olacaktır.
Çocukların özgür, eşit, hakları güvenceye alınmış hayatlarını güvenceye alan egemen bir ülke, bütün yurttaşları için küçük yaşlardan itibaren demokratik hakların eksiksiz tanındığı, halkın birikim ve kaynaklarının peşkeş çekilmediği bir ülkedir ancak.
Parasız bilimsel laik anadilinde eğitimin sağlanmasından başlayarak kimsenin açlık, yoksulluk çekmediği, barış içinde yaşadığı zamanlarda çocukların bayramı gelmiş olacaktır. Bütün halk güçlerini bu doğrultuda birleşmeye çağırıyoruz.” (Politika Servisi)
Evrensel'i Takip Et