Özgür Özel: Turpla, şalgamla değil, adaletle yönetenler devletin başına gelecek
CHP grubunda konuşan Özgür Özel, çiftçi Abdullah Ceylan'ın Yozgat mitingindeki "Turpunan şalgamınan devlet idare edilmez" sözlerini hatırlatıp "Adaletle yönetenler devletin başına gelecek" dedi.

Fotoğraf: ANKA
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. CHP'nin Yozgat mitinginde konuşan çiftçi Abdullah Ceylan'ın sembolleşen "Turpunan şalgamınan devlet idare edilmez; adalet ile, hukuk ile idare edilir" sözlerini hatırlatan Özel, "Organik tarım yapanlar gibi organik bir sloganı bulan, yüreğinde hisseden, o sloganı buram buram toprak kokan, Yozgat kokan Abdullah Amca'ya söz olsun. Bu düzen değişecek. Turpla, şalgamla değil, adaletle yönetenler bu devletin başına gelecek" ifadelerini kullandı.
"Tek adam kaybedecek"
İktidara seslenen Özgür Özel, "Yarıştan kaçanlara, diktatör olmaya çalışanlara, sandığı kaçıranlara karşı biriz, beraberiz ve millet olduğumuz için biz yine 105 yıl önce olduğu gibi kol kola, omuz omuza hep beraber olduğumuz için biz kazanacağız. Tek adamlar kaybedecekler" dedi.
"Cunta" söylemini yineleyen Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek; "O başsavcının çaresizliğinin Ankara'daki 'Her şeyi ben bilirim ben' diyen, 'Akın bana İstanbul'da lazımsın' diyenden başkasının bu işin sorumlusu olmadığını bütün milletimize gözünün içine baka baka ilan ediyorum" şeklinde konuştu.
"Birilerinin kimyası bozuldu"
Yozgat mitinginin "birilerinin kimyasını bozduğunu" söyleyen Özel, "Tayyip Bey'in dolduramadığı kısmı da doldurarak, onun kendi teşkilatını azarladığı boşlukların da tamamını doldurarak, meydanlara sığmayarak ve elbette o meydana yine traktörlerle girerek Yozgat'la buluştuk. Sağ olsunlar, o günden bugüne bütün televizyonlar bu görüntüleri konuşuyor. AK Partili kalemler karar veremiyorlar. Traktör sayısında birbirleriyle kavga ediyorlar. Biri 500 demiş, öbürü saymış 354'müş. Öbürü hesap yapmış. Yüzünden biri gelmiş. Demek ki 99'u bizimle birlikte değilmiş. Vallahi Türkiye'nin gündemine oturan, bütün dünyaya sesini duyuran, günlerdir yandaş kanalların gündemini belirleyen Yozgatlıların ve Yozgatlı çiftçilerin alnından öpüyorum. İyi ki varlar. Birilerinin kimyası bozuldu" dedi.
"Dört çocuktan biri öğün atlamak zorunda"
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na değinen Özel, "Her dört çocuktan biri öğün atlamak zorunda kalıyor evde. Her 3 çocuktan bir tanesi okula gidiyor ve okulda hiçbir şey yemeden evine dönüyor. Elinde beslenme çantası ya da cebinde kantinden bir simit alacak parası olmadığı için. Güvencesiz çalıştırılanların yanında çocuk yaşta çalıştırılanlar var. Nitelikli eğitimden mahrum bırakılan bir nesil… Bu rejim, 2024-2025 yılı arasında, Meclisin 105. yılında, Cumhuriyet'in 102. yılında Narin'i, Sıla'yı, Ahmet'i koruyamadı. Biri 2, biri 8, biri 14 yaşındaydı. Biri gördüğü cinsel saldırıdan sonra hastanede öldü. Bir diğeri bir gördüğüne tanık olduğu için öldürüldü, saklandı, günler sonra bulundu. Bir milletvekili 'O köyde dostlarımız var. Her şeyi anlatamayız, biliyoruz' dedi. Onun bildiğini savcılar bilemedi. 'Şu öldürdü' diyemedi ve bu meselenin üstüne ittifak ortağının siyasi uzantıları rahatsız olacak diye tam anlamıyla gidilemedi. 14 yaşında Ahmet Manguzi hunharca katledildi. Halen daha mezarına saldıranlar, annesini tehdit edenler, ailesiyle görüşen gazetecileri tehdit edenler var. Ant olsun ki bu memlekette her bir bebek için, evlat için, ana için, baba için güvenliği hakim kılacağız. Hukuk devletini hakim kılacağız. Adaleti hakim kılacağız. Çocuklarımızın karnını da doyuracağız. Onları koruyacağız."
"İlhamını FETÖ'cülerden alan bir kumpas"
"Uygulanan mesele savaş hukukuna bile aykırı. Sanki gidip de bir başka ülkeyi istila etmiş de, yönetimi değiştirmiş de o durumda bile saygı duyması gereken evraka saygı duymayan, bunu da sırf rakibini ekarte etmek için yapan bir anlayışla karşı karşıyayız. Ortada ispatlanan hiçbir suç yokken, sadece gizli tanıkların ifadeleriyle, ilhamını FETÖ'cülerden alan bir kumpasla karşı karşıyayız. Tutuklamayla ilgili hiçbir somut gerekçe yokken 15,5 milyon insanın aday gösterdiği cumhurbaşkanı adayımızı, 6 belediye başkanımızı ve 100'e yakın arkadaşımızı orada haksız yere tutuyorlar. Aradan 34 gün geçti, bir iddia kanıtlanamadı daha. Ancak 24 şirkete kayyım atadılar, 28 şirkete de tedbir koydular."
"Tayyip Bey savcıyı çağırmış, 'Geçmişte biz şöyle yapardık' demiş"
"Savcıyı çağırmış Tayyip Bey, geçmişte bu işleri nasıl yaptıklarını anlatmış. Davanın özeti 'Kişi kendinden bilir işi' davasıdır bu. Tayyip Erdoğan 'Biz Akbil'de biz şöyle yaptık, reklam şirketleriyle şöyle yaptık, billboard'larla böyle yaptık, emin ol bunlar da öyle yapıyor' demiş. Döndüler AK Parti ile iş yapan sonra bu tarafa gelmişlere yalancı tanıklık için zorlama yaptılar. Kabul edenler oldu, ileride hesap verecekler, mahkemede tek tek takip edeceğiz. Yalancı tanıklar da somut delile ulaşamayınca şimdi etkin pişmanlığa sarılmak üzere bir işe giriştiler… Kenan Evren'e haddini bildirenler, e-muhtırada doğru yerde duranlar, 15 Temmuz'da çıplak elle tankları durduranlar 19 Mart cuntasını darmadağın edecekler."
Ebubekir Şahin'e: "Şu kadar haysiyetin varsa…"
"İftira ve yalanların bir mühimmat deposu, cephaneliği var. Üzülerek söylüyorum ki o da vergilerimizle ayakta duran TRT'dir. O TRT, 31 Mart seçimlerinden önce Erdoğan ve AK Parti'ye 1945 dakika, o gece seçimin birinci partisi olacak, yüzde 65'ini belediyelerin alacak Cumhuriyet Halk Partisine ve bana 25 dakika yer ayırmıştır. 2003'ten 2024'e, 21 yıllık döneminde toplam geliri 13.3 milyar dolardır. Bu gelirin yüzde 84'ü, 11 milyar doları bandrollerimizden, 2021 yılına kadar alınan elektrik payından oluşmuştur. Kanuna göre tarafsız yayıncılık yapması gereken TRT bugün 86 milyona değil, bir avuç cuntacıya hizmet etmektedir. Ekrem İmamoğlu, Silivri'de hücresinde kanaldan kanala geçerken TRT'nin bir kanalına yakalanmış. Gördüklerine inanamamış. Buna isyan eden bir paylaşım yaptı. Bunun üzerine RTÜK Başkanı ve İletişim Başkanlığından sert tepkiler geldi. Diyorlar ki bir siyasetçinin tutukluyken TRT'yi hedef alması kamuoyunun haber alma hakkına saldırıymış! RTÜK üyesi Tuncay Keser'in 22 Mart ve 10 Nisan tarihlerinde TRT'nin taraflı yayınları hakkında yaptığı iki başvuruyu sümen altı eden RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, TRT'ye kalkan olmaya çalışıyor. Ebubekir Şahin, Allah aşkına şu kadar haysiyet varsa, şu kadar vicdan, şu kadar insaf, toplu iğne başı kadar adalet duygusu varsa… 'İmamoğlu inşaat projelerinde usulsüzlük' TRT Haber, Gece Bakışı programı. İddialar komik de 'Çatı yüksekliği, teras büyüklüğü, kat planı projeye aykırı değiştirilmiş'. TRT bu ifadeleri kullanıyor isyan eden öğrenciler için, 'Polise saldıran provokatörler camlarını kırdığı İBB binasına girdi'. Evlatlarımızı provokatör olmakla suçluyor. Oysaki polisten kaçarlarken İstanbul İl Başkanı, sevgili Özgür Başkan dedi ki 'Genel Başkanım, açtık kapıları, gazdan kaçıyor çocuklar'. Sonra da öbür kapıdan çıktılar, güvenle evlerine gittiler."
"19 Mart cuntası TRT'yi ele geçirdi"
"Her darbe TRT'yi hedef alır. Her darbede TRT'den bir bildiri okurlar. Cuntanın ilk hedefidir ama 15 Temmuz'da nasıl cuntacılar gittiler TRT'yi ele geçirdiler, ama en sonunda milletten şamarı yediler. 19 Mart cuntası da TRT'yi ele geçirmiş olabilir ama millet bizimledir."
"Murat Kurum 'Kanal İstanbul niyetimiz yok' diyordu"
"Bu darbenin askeri hedefi meclisi kuşatmak, Çankaya Köşkü’nü almak, şunu tutuklamak bunu bilmem ne yapmak. Siyasi hedef şu zamana kadar ülkeyi yönetmek bilmem ne yapmak. Bu darbenin siyasi hedefi Ekrem İmamoğlu’nun ve CHP'nin önünü kesmek, iktidar değişikliğine engel olmak.
Bu darbenin bir de şeytani hedefi var, ticari hedefi var. 27 Şubat 2025, ekranda bir harita, önünde bir harita. Bu haritayı birazdan bir yerde daha göreceğiz. Bu harita Kanal İstanbul haritası. 9 Ekim günü Akın Gürlek görevlendirilmiş. Aylar geçmiş. Cuntanın başı oturmuş, Kanal İstanbul haritası inceliyor. Oysa bugün hâlâ Bakan olan Murat Kurum İstanbul’a adayken 'Kesinlikle gündemimizde yok' demişti. İstanbul’a soruluyor 'Kanal İstanbul istiyor musun' diye, yüzde 78 hayır dediği için Murat Kurum diyordu ki 'Kanal İstanbul diye bir niyetimiz yok'. Oysa bu darbeyi yapanlar çoktan 24 bin konut için planlamayı yapmışlar, müteahhitlere sözü vermişler, ihale hazırlıklarına girişmişler, ihaleleri vermişler. Ve bakın aynı harita nerede var biliyor musunuz? Go Smart televizyonu, Arap basınında, 3,5 saat, 3,5 dakikalık reklam yayını. Kanal İstanbul etrafında göl manzaralı konutlar hem de vatandaşlık garantili. Kanalı daha yapamıyorlar. Ona İstanbul’un muhafızı Ekrem İmamoğlu engel oluyor ama etrafındaki konutların inşaatına başlamışlar. Neden? Söz vermişler, satmışlar."
"Mazbataya çökenler bugün Hatay'ın tapularına çöküyor"
"Ekrem Başkan'ın diploması iptal edildiğinde 'Bu ülkede artık hiçbir kağıdın değeri yok' demiştim. 'Tapunun dahi' dedim. Keşke bu kadar hızlı haklı çıkmasaydım. Keşke Hatay’da, Samandağ’da, Antakya’da, Kırıkhan’da, Defne’de haklı çıkmasaydım. 'Konut yapacağız' diye milletin zeytinliğini acele kamulaştırma yapıyor. Dozerle gidiyor, zeytinliğe giriyor, önüne Hataylılar yatıyor. Maalesef bu ülkede hukukun ve devletin sözünün bir öneminin kalmadığının birebir ispatını yaşıyoruz. İstanbul’un Belediye Başkanı'nın önce mazbatasına, sonra diplomasına çökenler, bugün Samandağ’ın, Antakya’nın, Defne’nin, Kırıkhan’ın tapularına çökmektedir. Bunun hesabını Hataylılarla birlikte teker teker soracağız, burnunuzdan fitil fitil getireceğiz, söz veriyoruz."
"Erdoğan'dan Rümeysa için ses yok"
"Ülkemizde her türlü hukuksuzlukla yeni mağdurlar yaratan iktidarın Gazze’deki mazlumlarla ilgili iki yüzlülüğünü de hep birlikte ibretle takip ediyoruz. Doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk, Filistin davasına destek veren bir yazı yazdığı için 25 Mart’ta ABD’de gözaltına alındı. Kefaletle serbest bırakılma talebi bile reddedildi ama Erdoğan’dan bir tane ses yok. Trump ona hatırlatıyor. 'Severim onu' diyor. 'İyi anlaşırım, bir rahibim vardı, ondan almıştım' diyor. Hatırlayın Erdoğan, Trump’a 'Bu can bu bedende durdukça benim rahibi vermeden sen rahibini alamazsın. Ey Trump, ver papazı, al papazı' diyordu. O gün papaz dediği kişi ABD'de öldüğü güne kadar yaşadı. Asla Amerika’daki papazı kendisine vermediler. Fethullah Gülen’i söylüyor. Ama Trump bir sert telefonla kendi papazını aldı. Şimdi gevrek gevrek hatırlatıyor. Yani 'Ayağını denk al. Ben sana hiçbir şey vermeden senden istediğimi alan biriyim' diyor. Bari bu cümlenin üstüne insan bir telefon açar da 'Bak o zaman verdim papazı, şimdi bırak Rümeysa kızımızı' diyemeyen, Trump’ın karşısında tir tir titreyen, İstanbul’a yapacağı darbenin icazetini dahi Trump’tan alan bir tükenmişle muhatabız."
"Gazze tehcir planına karşı bunların ağzından bir kelime çıkmıyor"
"Filistin’de öldürülen Ayşenur kızımıza da sahip çıkamadı. Gazze’de tehcir planı uyguluyor Trump. 'Güzelmiş burası, buralara oteller yapılır' diyor. Kumarhane işletecek. Filistinliler de Türkiye’ye ve etraftaki Arap ülkelerine gidecek. Gazze’de soykırım yaptı, yetmez tehcir yapacak. Esas mesele buradaki kumarhaneler değil, Ege’deki hidrokarbon yatakları. 100 yıl Avrupa’ya yetecek kadar doğal gaz Gazze’nin önünde var. Trump, Netanyahu ile oyunu kurmuş işletiyor. Erdoğan da susuyor. Trump’a gık diyemiyor. Netanyahu ile yalandan kayıkçı kavgasına tutuşuyor. Biz de CHP olarak hafta sonu yürümek istedik, izin vermediler. İstanbul Valisi 'Burada kimseye izin yok' dedi. 2023’te TÜGVA’yı tam o istikametten yürüttmüştü. Yürüyenin kim olduğuna göre Filistin davasıyla ilişki kuran bir iktidar var ve sıcak salonlarda hamaset yaparak Filistin davasını artık öyle bile savunmayan bir iktidar var. Biz CHP olarak Trump’ın Gazze tehcir planına karşı bütün dünyada ses duyurmaya çalışırken bunların ağzından bir kelime çıkmıyor."
"Darbe yaparsın, ses etmem ama Gazze’ye çökeceğim, sen de ses etme"
"Ama bir yandan Ekrem Başkan’a yaptıkları yüzünden Alman hükümeti Eurofighter’ları vermemeye karar vermiş. 'Türkiye’de darbe yaparsın ses etmem ama Gazze’ye çökeceğim, sen de ses etme' pazarlığı ortada. Bu sırada Eurofighter’lar verilmiyor. Biz Almanya’daki muhataplarımıza 'Aman yapmayın' diyoruz. 'Bizim meselemiz için Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atmayın' diyoruz. Türkiye Erdoğan’dan büyüktür. Türkiye Erdoğan’dan ibaret değildir diyoruz. Hani Erdoğan diyor ya 'Dünya 5’ten büyüktür' diye, Türk milleti de 1’den o tek adamdan büyüktür diyoruz. Türkiye’nin hakkını bu kifayetsizler gibi Trump’tan tırsarak ya da fırsatçılık yaparak değil aslanlar gibi biz savunuruz."
"O Kıbrıs'ı satan Erdoğan!"
"Diğer Türk dünyasıyla iyi ilişkiler, bununla ilgili çok iddialıydı bunlar. Ne oldu? Bekiyoruz ki Türki Cumhuriyetler Kıbrıs’ı tanıyacak. Bırak tanımayı Türki Cumhuriyetler Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan oturdular Semerkant’ta. Bizimkiler aval aval bakarken ikna edildiler. Güney Kıbrıs’ı tanıdılar. Tanımak yetmez, Güney Kıbrıs’a büyükelçi görevlendirdiler. Tam olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasının paspas edildiği, Kıbrıs davamızın paspas edildiği, beceriksiz bir dış politika.... Hakan Fidan köpürt ki köpürt. Bu ülkenin dış politikasında yedi cihana karşı ambargo tehditlerine karşı Kıbrıs’ı savunmak var. Kıbrıs’ı kurtarmak var. 'Giderseniz perişan ederiz' diyenlere karşı 'Ayşe tatile çıksın' deyip komandoları Kıbrıs’ın üstüne paraşütle indirirken o küçücük kıza 'Bizimkiler' dedirtenler var. Bizimkileri Kıbrıs’a yollayan, Kıbrıs’ı kurtaran sağda Erbakan solda Ecevit varken bugün o Kıbrıs’ı satan Erdoğan! Ey Erdoğan, Kıbrıs davası bu ülkenin namusudur. Satamazsın sattırmayız."
"Kıbrıs kadar turp çıktı heybeden"
"Kıbrıs’ı ne işlere zemin etmişler. Kıbrıs kadar turp çıktı heybeden. Eski KKTC Büyükelçisi Yasin Ekrem Seri, babası Maksut Serim... Kıbrıs gibi yere meslekten gelmeyen büyükelçi atanmış. 6 ay sonra buradan pis kokular geliyor, ne oluyor diye görevden aldılar. Niye aldınız kardeşim, söyleyin, cevap yok. Bakın. Bir hesap hareketleri var. Gemiler var. Onunla ilgili kimler kimler var. Hakan Fidan’ın, Binali Yıldırım’ın isimleri geçiyor."
"Erdoğan'ın bu kısmı dinlesin, izlesin"
"Sayın Hasan Doğan, Sayın Erdoğan’ın özel kalemi. Bazı konuşmaların bazı kısımlarını Sayın Erdoğan’ın dikkatine sunduğunu duyuyoruz. Bu kısmını söyleyin. Bir bizim kitabımızda aile ile uğraşmak yok. Ama şuna bakın Sayın Erdoğan. Şimdi bir yandan 45 kaset, 40’ı var, 5’i kayıp. O 5’inde neler var neler diye söyleyenler, her tarafa dökülen bilgiler. Bu kaset işini ilk söyleyen Sedat Peker. Söylediği Süleyman Soylu o gün İçişleri Bakanı. Ne işi var Dubai’de, Sedat Peker’in peşinde. O günden sonra bakanlıktan alındı ama bir kenarda tutuluyor. Bu işte Süleyman Soylu var da Hakan Bey yok mu? Binali Yıldırım’ın oğlu yok mu? Erdoğan’ın oğlunu Özgür Özel niye konuşmuyor diye bize alttan bilgi akıtanlar var ya Sayın Erdoğan, senin aileni karıştırmaya çalışanları uzaklarda arama. Bu cümlelerde ara. Çok soylu bir davranış var, çok soylu! Kendini kurtaracak ya. O yüzden izlesin bunu Sayın Erdoğan. 'O kasetler bizde de var. İçinde bir ben mi varım? Özgür Özel’e söyleyin birazcık da soyadı Erdoğan olanları konuşsun.' Ey Süleyman Soylu, ben nerede ne konuşacağımı senden öğrenecek olsam senden beter olayım. Ama milletimizin de vicdanına sığınırız. Bir tarafta Kıbrıs yıkılıyor. Kasetler, söylenenler, tanıklar, ispatlar… Bir soruşturma açılmıyor."
"Kürt sorununun çözülmesinde en ciddi adımlara hazırız"
"Bir süredir Kürt meselesinde bir süreç yürüyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak başından beri bu meselenin samimi, şeffaf, toplumsal mutabakat arayışı bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi zemininde çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Biz bir demokratikleşme paketi üzerinden Kürt sorununun çözülmesine de Türkiye’nin demokratikleşme noktasında en ciddi adımları atmasına da hazırız. Meclis Başkanı'na sorumluluk alması için çağrımızı yaptık. Bir yandan Sayın Bahçeli 'Terörsüz Türkiye'ye ne diyorsun' diyor. 'Eyvallah' dedik. Terörsüz Türkiye istiyoruz. Siz de gerçek bir demokratikleşme ile hem terörsüz hem çetesiz Türkiye istiyor musunuz? Mafyasız Türkiye istiyor musunuz? Buna bir cevap alamadık. Terörsüz Türkiye'ye varım. 3 T’ye de varım. Terörsüz Türkiye'ye, tutuksuz yargılamaya, TRT’den yayına varım! Yine cevap yok."
Bahçeli'ye yanıt verdi
"Bugün 23 Nisan mesajı yayınlamış Sayın Bahçeli. Dün ayakta videosunu gördük. Memnun olduk. Bu kürsüde söylemiştim. Sayın Bahçeli ayağa kalkana kadar, siyasete dönene kadar biz ona bir şey söylemeyeceğiz diye. Bir yandan kendi partisi içinde, kendisi yatarken onun hakkında tezviratları yapanlar, yayanlar suçüstü yakalandı. Velihat diye kendisini gösterenlerin esas nasıl davaya ihanet içinde oldukları lidere ihanet içinde oldukları yakalandı. Sayın Bahçeli ayağa kalktı. Güya onlara hesap soracaktı. Ona hesap soracağına bugün Allah razı olsun yazmış da yazmış. 'CHP' diyor, 'Özgür Özel' diyor. Benim kendisine söyleyeceğim şu. Diyor ki' "Savaş ilan ediyormuşsun.' Bizim kültürümüzde yok. Yurtta barış cihanda barış. Ben 'Bu yapılanı savaş ilanı kabul ederim' dedim. Gazi'nin partisi savaş ilan etmez ama işgale sessiz kalmaz. İşbirlikçilere sessiz kalmaz. Yavru vatanı satana, Türk dünyasını bile yanında tutamayana sessiz kalmaz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi ne Trump’tan korkar ne bir başka süper güçten. Benim işim benim işim bu iktidarı değiştirmekte. Hukuk düzenini kurmakta. Hiçbir partinin gençlik kolları başkanının, Ülkü Ocakları başkanının cenazesini Ankara’nın ortasında kanını yerde bırakmamakta...."
"Herkesi 23 Nisan’dan 19 Mayıs’a kadar bayrak asmaya davet ediyorum"
"Yarın 23 Nisan. Ankara’ya gelenlerle birlikte Ankara’nın bütün demokratlarını saat 17.00’de Birinci Meclis’in önünde olmaya, Anıtkabir’in önüne akmaya davet ediyorum. Ekrem başkanımızın çağrısıyla Cumhuriyet Halk Partilileri değil, bu ay yıldızlı şanlı al bayrağı için ölmeyi göze alan herkesi 23 Nisan’dan 19 Mayıs’a kadar bu şanlı bayrağı asmaya davet ediyorum. Yarın bu bayrağı elinize alın. Meydanlara taşıyın. 19 Mayıs’a kadar bayraklar evlerimizde, iş yerlerimizde kalacak." (Politika Servisi)
Evrensel'i Takip Et