İşten atılan DIGEL Tekstil işçileri: Direnişimizi 1 Mayıs alanına taşıyacağız
TEKSİF’e üye olduktan sonra işten atılan DIGEL Tekstil işçileri, direnişlerini 1 Mayıs alanına taşıyacaklarını söyledi.
İLGİLİ HABERLER

Digel Tekstil işçileri düşük zamma karşı iş bıraktı

Digel Tekstil’de taşeron güvenlik görevlisi istifa ettirildi
Aliye Ceylan
Eda Aktaş
[email protected]
[email protected]
İzmir – Gaziemir Ege Serbest Bölgede bulunan Alman menşeli giyim firması DIGEL Tekstil’de, TEKSİF’e üye olduktan sonra işten atılan 7 işçinin direnişi üç ayı aşkındır sürüyor. DIGEL Tekstil işçileri, ilk günkü kararlılıkla devam ettirdikleri direnişlerini 1 Mayıs alanına da taşıyacaklarını söylüyor.
Genç kadın işçilerden Rumeysa, zorlandıkları zamanlar olsa da umudunu asla kaybetmediğini söylüyor: “İçerideki arkadaşlarımız bizi destekliyorlar. Biz de buradan onlara destek oluyoruz. Hâlâ umudumuz var, kazanan biz olacağız.”
Daha önce hiç 1 Mayıs’a katılmadığını belirten Rumeysa, “Katılacağım için çok heyecanlıyım. İçerideki arkadaşlarımızı da 1 Mayıs’a çağırıyoruz. Hepimiz alanlarda olacağız. Birlikteliği bozmamamız gerekiyor” diyor. Geçen hafta yapılan sendikal haklar kurultayının da çok iyi olduğunu dile getiren Rumeysa, “Bizim için amacımıza ulaştığımızı düşünüyorum. Sesimizi de duyurduk. Bundan sonra da devam edeceğiz” diyor.
‘Hep beraber omuz omuza yürüyelim’
8 senedir fabrikada çalışan Bilal, gerçek dostluğu direniş çadırında gördüğünü söylüyor. Bilal de daha önce 1 Mayıs’a katılmamış: “Bu benim için farklı bir gün olacak, biraz da heyecan var. Ne kadar kalabalık olacak merak ediyorum. Hep beraber el ele omuz omuza yürümeliyiz.”
2,5 sene çalıştığı DIGEL’den atılan Yüksel de ilk sendika deneyimi olduğunu belirtiyor. Yüksel, “Bizim amacımız verdikleri yüzde 30’luk zamma tepki göstermekti. Ama inanıyorum ki hayırlı olacak, bizim için olmasa bile içerideki arkadaşlarımız için hayırlı olacak” diyor.
Fabrika içerisindeki arkadaşlarının da mücadele ettiğini vurgulayan Yüksel, şöyle devam ediyor: “Buradaki 7 arkadaş birbirimize kenetlenmiş durumdayız, içeriyi de sağlam tutmaya çalışıyoruz. İçerisi de çok dirençli duruyor. Ümidimizi kaybetmiyoruz, kazanan biz olacağız.”
Daha önce 1 Mayıs’a katılmamış olsa bile 1 Mayıs coşkusunu biliyor. Bu sene işçilerin her zaman olduğundan çok birlik olması gerektiğini ifade ediyor: “Bu sene işçilerin, sendikaların senesi olmalı. İşçiler nasıl birleşip kazanacaksa sendikalar da birleşmesi gerekiyor. Bu sayede daha çok kazanım elde edebiliriz.”
‘İnsan, başına gelince daha iyi anlıyor’
Taleplerine ilişkin bildiri okudukları gerekçesiyle işten atılan üç işçiden biri olan Onur, “Yetkimizi aldıktan sonra mesai çıkışında ‘Atılan işçi arkadaşlarımızı geri alın, sendikal haklarımıza saygı duyun’ şeklinde bir açıklama yaptık. Bunun üzerine aynı şekilde yüz kızartıcı suçlar maddesiyle biz de işten atıldık. İşverenlerin yaptığımızı söylediği suçları hiçbir şekilde yapmadık” diyor.
“Benim de ilk 1 Mayıs’ım olacak” diyen Onur şunları söylüyor: “İnsanın başına gelince bazı şeyleri daha iyi anlıyor. Bizim yaşadığımızı diğer işçi arkadaşlar yaşamasın diye uğraşıyoruz. 1 Mayıs için de yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bizim yaşadıklarımız birçok fabrikada yaşanıyor. İşçi işsiz hep beraber aynı ortamda taleplerimizi dile getireceğiz. Birlik olmanın ne olduğunu bilerek orada olacağız.”
‘İşçi sınıfı her yerde grevde, direnişte’
Oktay, 3 yıllık DIGEL işçisi. Yaşadıkları süreci ve 1 Mayıs hazırlıklarını şöyle anlatıyor: “Alman patronlar yüzde 30 zammı açıkladıkları gün biz ses çıkarmadık çünkü örgütlü değildik. Herkeste bir mutsuzluk vardı. Sonra alkışlı bir eyleme başladık. Yaklaşık 1 saat bu eylemi sürdürdük. Sendikamızı davet ettik, hemen geldiler. 1 saat gibi kısa bir sürede gerekli sayıyı toplayıp yetkiyi aldık ve başvurumuzu yaptık. Maalesef ülkemizde hak, hukuk, adalet olmadığı için işveren yetkiye itiraz etti. Biz dışarıda 7 kişi olabiliriz ama içeride çoğunluk bizde. İçerideki arkadaşlarla yaptığımız toplantılarda birlikte karar alıyoruz. 1 Mayıs’ta bütün işçiler, sendikalar birleşip o alanı dolduracağız.”
‘Kadın işçi olmak daha zor’
Bahar 7 yıldır fabrikada çalışıyor, bir çocuk annesi. “98 gündür buradayız ve DIGEL patronu masaya oturana kadar burada kalmaya devam edeceğiz” diyor. Bahar, kadın işçilerin yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor: “Hamile arkadaşlara bile pozitif ayrımcılık yok. Ben de içeride hamilelik süreci geçirdim. Saatlik vermek zorunda olduğumuz üretim sayıları var ve bu sayıları her durumda vermek zorundasınız. Hamile arkadaşların 1,5 saat erken çıkma hakkı var ama servis fabrikanın kapısının önüne bile bırakmıyordu. Kesimhanenin servisini kullanmaya başladı hamile arkadaşlar, o kapıya kadar bırakıyordu. Ama sonrası senin sorumluluğun. İster otobüs ister dolmuş…”
‘Sermayeyi birlik olarak yenebiliriz’
“Kadın direnişçi olmak da zor” diyen Bahar, “2 yaşında bir evladım var. Evladımın bile bilinçaltına yerleşmiş benim videolarımdan. Evde benim düdüğümü alıp ‘Direne direne anne’ diyor o da. Bu durum sevimli gelebilir ama bir yandan da üzülüyorum. Annesinin mücadelesini bir çocuk olarak görebiliyor, umarım DIGEL Tekstil de görür” diyor.
Bahar 1 Mayıs’a da şu şekilde çağrı yapıyor: 1 Mayıs’ta tüm işçi arkadaşlarımızı alanlara davet ediyoruz. Çünkü biz bunu tek başımıza başaramayız. İşçi sınıfının birlik olmasından ve sendikalaşmasından başka yapabileceği hiçbir şey yok. Sermayeyi ancak birlik olarak yenebiliriz.
Evrensel'i Takip Et