‘Tasarı ile kaynağı bilinmeyen paralar Kıbrıs’a sokulabilecek’
Kıbrıs'taki yeni ekonomi yasa tasarısı, Halil Falyalı iddiaları ve kara paraya ilişkin Prof. Dr. Mete Feridun ve Gazeteci Cenk Mutluyakalı ile konuştuk.

Fotoğraf: Sergei Gussav/Flickr (CC BY 2.0)
Gözde Tüzer
[email protected]
Halil Falyalı’nın kara para transferini 2014-2021 arasında düzenleyen Cemil Önal’ın, Bugün Kıbrıs Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ayşemden Akın ile Hollanda istihbaratının kontrolünde gerçekleştirdiği röportajında Halil Falyalı ile Erdoğan iktidarının temsilcileri arasındaki karanlık ilişkilere dair iddiaları hem Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de tartışılmaya devam ediliyor. Konu ile ilgili Türkiye’den Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığından art arda bu iddiaların “asılsız” olduğuna dair açıklamalar geldi. Son olarak Kıbrıs’ta CTP Milletvekili Doğuş Derya, Kıbrıs Maliye Bakanı Özdemir Berova’ya “Kara para aklama ile ilgili bir girişiminiz olacak mı, yoksa sağırlar körleri mi ağırlar?” sorusu yöneltti, Berova ise cümlesini tamamlayamadan kürsüden indi.
Kıbrıs’ta gündeme gelen bir yasa tasarısı ise dikkatleri üzerine çekti. Yurt dışındaki itibari paraların ekonomiye kazandırılması hakkında yasa tasarısına dair kimileri “Ekonomi canlanacak” derken, kimileri “Kara para aklanacak” iddiasında bulundu. Tüm bu tartışmaları Doğu Akdeniz Üniversitesinden Prof. Dr. Mete Feridun ve Gazeteci Cenk Mutluyakalı ile konuştuk.
‘Şüphe uyandırıcı olduğu aşikar’
Doğu Akdeniz Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü başkan yardımcısı ve finansal düzenleme ve risk yönetimi merkezi başkanı olarak görev yapmakta olan Prof. Dr. Mete Feridun, “Yurt dışındaki itibari paraların ekonomiye kazandırılması hakkında yasa tasarısı” hakkında “Kara para ile mücadele etme hedefiyle daha geçtiğimiz sene yeni bir yasa yapılmışken bir sene sonra kara paranın aklanması konusunda küresel düzeyde en büyük risk faktörü kabul edilen kaynağı bilinmeyen nakit paraların ülkeye sokulabilecek olması ve de bizzat bankacılık sistemi üzerinden dolaşıma sokulabilecek olması”na dikkat çekti.
Feridun şöyle devam etti: “Şu ana kadar tasarıya neden nakit paraların da dahil edilmiş olduğuna dair makul bir açıklamada bulunulmadı. Dolayısıyla, merak edilen nokta 2025 yılında banka transferi gerçekleştirmek dururken neden ülkeye yüksek miktarlı paraların nakit olarak sokulmak istenmesi ve hükümetin neden bu konuda bir kolaylık sağlamak istemesidir. Söz konusu nakit paraların kaynağının araştırılacağı iddia edilecektir mutlaka ama bu ne derece mümkündür orası tartışmaya açık bir konu. Günün sonunda ülkeye yüklü miktarda nakit para getirmek isteniyor ve bu işlemin banka transferi olarak gerçekleştirilmesinden kaçınılıyorsa ortada şüphe uyandırıcı bir durum olduğu aşikardır. Tasarının bu yönü, spekülasyonlara sebebiyet verici niteliktedir.”
‘Kara para aklama ve terörizmin finansmanı riskleri’
Türkiye’nin “mali eylem görev gücü’nün (Financial Action Task Force-FATF)” koşullarını yerine getirmek amacıyla kara para ile mücadelesinin önem kazanmasına bağlı olarak KKTC’de de “Suç Gelirlerinin Aklanmasının, Terörizmin Finansmanının ve Kitle İmha Silahlarının Yaygınlaşmasının Finansmanının Önlenmesi Yasası” ile kara para ile yoğun bir mücadelenin başlamasının beklendiğine dikkat çeken Prof. Feridun “Ama gelinen noktada bu tasarı bu sürece bir ölçüde gölge düşürmüş oldu” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Mete Feridun şöyle devam etti: “Oysa ki FATF Kuzey Kıbrıs’ta kara para ile ilişkili olabilecek sorunlarla ilgili olarak Türkiye’yi sorumlu tutuyor ve bu konularda yapılması gerekenlerle ilgili olarak Türkiye’yi muhatap alıyor. Son yasa tasarısının vergi adaletsizliği boyutunu bir kenara koyacak olursak, en çok dikkat çeken yönü, yasadan faydalanmak isteyecek olanlara ‘nakden yatırım’ seçeneğinin de sunulmuş olması nedeniyle gündeme kara para aklama ve terörizmin finansmanı risklerini getirmiş olmasıdır. Söz konusu yasa tasarısı kapsamında nakit paranın da dahil edilmesi MASAK’ın da sıklıkla dikkat çektiği risklerin gerçekleşmesine uygun zemin yaratmış olacaktır. MASAK, web sayfasında aslında bu konuda çok net bir şekilde şu uyarıda bulunmakta ve ‘Nakit para fiziki olarak yurt dışına çıkarılarak denetimin az olduğu ülkelerde bankaya yatırılabilir’ şeklinde bir uyarıda bulunmaktadır. Bu bakımdan, söz konusu yasa tasarısı ile kara parayla mücadelenin bu en önemli aşaması büyük ölçüde ortadan kaldırılmakla birlikte aslında bankacılık sistemimiz açısından da ciddi bir risk ortaya çıkacaktır. Çünkü KKTC bankalarının yurt dışıyla olan bağlantısını oluşturan muhabir bankacılık ilişkileri çok kırılgan bir yapıya sahip. KKTC’ye nakit olarak kara para sokulup aklandıktan sonra bunun KKTC bankaları üzerinden muhabir bankalar aracılığıyla yurt dışına çıkarılabileceğine ilişkin en ufak bir şüphe bile bu muhabir bankacılık ilişkisinin kopmasına ve bankacılık sistemimizin dünya ile bağlantısının kesilmesine yol açabilecektir.”
‘KKTC ile ilgili iddialar Türkiye’yi de olumsuz etkiler’
Feridun, Falyalı ile ilgili iddialara ilişkin “Bu tip iddialardan kendisini soyutlamak ve kamu vicdanını rahatlatmak hükümetlerin görevi olmakla birlikte her şeyden önce toplumun da bu bilinçte olması ve siyasilerden şeffaflık talep etmesi ve toplumun çıkarlarını önceliklendirmelerini istemeleri gerekmektedir” dedi. Kara para aklanmasına ilişkin iddiaların uluslararası kamuoyunun gündemine geldikçe bundan Türkiye’nin de olumsuz etkilenebileceğini belirten Feridun “Nitekim Türkiye’nin ‘gri listeden’ çıkabilmesine yönelik atılan adımlara paralel olarak KKTC’de de yeni bir kara para ile mücadele yasası alelacele geçirilmişti. Yani eğer KKTC gerçekten bir ‘arka bahçe’ olarak değerlendiriliyorsa bile bu durum burada gündeme gelebilecek birtakım uluslararası boyutu olan sorunların Türkiye’yi de olumsuz etkilemeyeceği anlamına gelmez” ifadelerini kullandı.
Mutluyakalı: Şu an Kıbrıs’ı tepe tepe kullanıyorlar
Kıbrıs’taki Yenidüzen Gazetesi Yazarı Cenk Mutluyakalı; mayıs 2021’de Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker’in Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı cinayetine dair itirafları ve Kıbrıs’ın uyuşturucu ve kara para aklama merkezi pozisyonunda olması üzerine gazetemiz Evrensel’e verdiği röportajı hatırlattı. Mutluyakalı “O dönem ‘Ada yarısında illegal temellenmiş bu düzende pek çok kirliliğin üzeri bayrakla, vatanla, nutukla örtülüyor. İnsan ticaretinden kara paranın aklanmasına, kumarhane ve sanal bahis yapılanmalarından uyuşturucuya kadar ciddi bir çürümüşlükten söz ediyoruz’ demiştim. Bugün o röportajın aynı cümlelerini kullanabilirim. O günden bugüne hiçbir şey değişmedi” dedi.
Tüm bu tartışmaların Kıbrıs için bilindik olduğunu aktaran Mutluyakalı, "Sadece tekrar tekrar gündeme geliyor. Siz bir yeri ‘illegal’ tutarsanız, onu bir ‘arka bahçe’ gibi görürseniz, uluslararası hukukun, siyasetin dışına iterseniz böyle olur. Burası başka bir ülke. Ama başka bir ülke olması için bağımsız olması lazım, toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi lazım ve hem kendi kimliğiyle hem de uluslararası kimliğiyle dünyaya katılması lazım. Bu istenmiyor. Niye? Çünkü o zaman kullanılacak bir alan kalmıyor. Halbuki şu anda tepe tepe istediği gibi kullanıyor Kıbrıs’ı” dedi. Mutluyakalı "Kıbrıs bütün uluslararası kriterlerin, standartların ve denetimlerin dışında. Hiç kimsenin tanımadığı bir yer halinde. Hukukunu, kurallarını tamamen yerel otorite hatta Türkiye koyuyor aslında. Türkiye; fiili olarak burada bir model kurdu ve bu uluslararası denetimin tümüyle dışında oluştu” ifadelerini kullandı.
‘İhaleleri kimse sorgulamıyor’
Türkiye’nin Kıbrıs özelinde özel bir hassasiyete sahip olduğunu belirten Mutluyakalı “1974’ü hatırlatıyorlar ama buradaki ihaleleri kimse sorgulamıyor. Mesela Ercan Havaalanı Taş Yapı’ya verildi. Nasıl verildi, bunu kim ödedi, ne kadar ödedi? Hiçbiri yok” dedi. Mutluyakalı ayrıca Lefkoşa’da 2022 yılında yapımına başlanan 639 bin 475 metrekarelik alan üzerine kurulu KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin 3 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacağını hatırlattı ve “Oranın mimarı nereden bulundu, projesi nereden çıktı, ihalesine niye bu kadar çok para ödendi? Niye hiç kimsenin tanımadığı bir ülkeye İsviçre standartlarında bir bina yapıldı? Bunlar sorulmadı bile” ifadelerini kullandı.
Amaç: Seçimler öncesi toplumu cepheleştirmek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bir başörtülü kızımıza yapılan hadsizliği duydum. Bununla ilgili olarak da gerekli mesajı inşallah vereceğim” sözlerinin Kıbrıs’taki yankılarına dair konuştuğumuz Mutluyakalı “Daha çok yeni ama çok tepki gördü. Zaten burada her gün eylem var. Bu bir sorun değildi aslında, bilinçli olarak iki sebeple gündeme getirdiler. Hem başörtüsü üzerinden siyasi İslam meselesini okullarda serbestleştirmek için, hem de seçimler öncesinde toplumu bölmek ve cepheleştirmek için…”
Eskiden Erdoğan’la restleşmenin Türkiye ile restleşme gibi algılandığını ancak bugün bu algının kırıldığını söyleyen Mutluyakalı “Artık Türkiye’yle Erdoğan aynı yerde görülmüyor. Erdoğan Kıbrıs için de Türkiye’yi temsil etmiyor artık. Artık Erdoğan’la ayrışmak, Türkiye’yle ayrı düşmek değil. Çünkü Erdoğan Türkiye değil artık.”
Evrensel'i Takip Et