24 Nisan 2025 13:58

Ukrayna’da Trump’ın ‘son teklifi’ tutacak mı?

ABD’nin geçen hafta Paris’te sunduğu altı maddelik barış planına, Ukrayna dünkü Londra toplantısında olumlu yanıt vermedi. Trump’ın cumartesi Roma’da konuyu doğrudan Zelenskiy ile görüşmesi mümkün.

Ukrayna’da Trump’ın ‘son teklifi’ tutacak mı?

Fotoğraf: AA

Yücel Özdemir
[email protected]


Ukrayna savaşının bitirileceğine dair ABD Başkanı Doland Trump’ın estirdiği havanın kısa sürede gerçeğe dönüşmesinin şartları her geçen gün zorlaşıyor. 20 Ocak’ta başkanlık koltuğuna oturan Trump, silahların susması, savaşın bitmesi ve müzakerelerin başlatılması için bazı hamleler yaptı. Rusya lideri Putin ile doğrudan telefonda görüşmesi ve taraflarla Özel Temsilcisi Steve Witkoff üzerinden yapılan görüşmeler, Trump’ın kısa sürede sonuç alacağına dair iddiaları güçlendiriyordu. Ancak ortaya çıkan verilere bakıldığında, Beyaz Saray’da yapılan hesapların Avrupa, Ukrayna ve Rusya’ya uymadığı görüldü.

ABD’nin Paris’te sunduğu planda ne var?

Bir süre Ukrayna ile Rusya arasında tek başına diplomasi trafiğine başlayan ve Avrupalı müttefiklerini devre dışı bırakarak sonuca ulaşmayı uman Trump, bu konuda da geri adım atmış görünüyor. Geçen hafta Paris’te yapılan toplantıya Fransa ve İngiltere etkili şekilde dahil oldu. Almanya hâlâ kenar oyuncusu rolünde.

Alman, İngiliz ve ABD basınında yer alan haberlere göre Paris toplantısında ABD, Ukrayna yönetimine dün Londra’da yapılan toplantıda cevap vermesi şartıyla bir “barış planı” sundu. İlk olarak ABD haber ajansı Axios tarafından “son teklif” olarak sunulan plan altı maddeden oluşuyor: 

  1. Ukrayna’nın 2014’ten bu yana Rusya’nın kontrolü altında olan Kırım’ın bu statüsünü yasal olarak kabul etmesi 
  2. Şubat 2022’de başlayan savaşla birlikte Rusya’nın kontrol ettiği bölgeleri fiili olarak Rusya’ya bırakması 
  3. NATO üyeliğinden vazgeçmesi 
  4. Bunlara karşılık Ukrayna’ya Avrupa ve Avrupa dışından gelecek barış gücüyle “güvenlik garantisi” verilmesi 
  5. Ukrayna’ya yeniden imar yardımı yapılması 
  6. Rusya’ya yönelik yaptırımların aşamalı olarak kaldırılması. 

Plan kabul edilirse Avrupa ülkeleri de kaybeden olacak

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Londra toplantısından önce “Toprak kaybı konusunda konuşacak bir şey yok. Anayasamıza aykırı” diyerek planı kabul etmediklerini ilan etti. Ancak toplantıya temsilci göndererek pazarlıklara devam etme niyetinde olduklarının da mesajı verdi. Londra toplantısında teklife yanıt verilmesini bekleyen Trump yönetimi, istediği yanıtı alamayacağını bildiği için Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu toplantıya göndermekten vazgeçti. Witkoff pazarlıklara devam edecek.

Trump yönetiminin, “savaşı durdurmasa bile dondurma” üzerine kurduğu strateji, özellikle toprak kaybı nedeniyle Ukrayna yönetiminde çok fazla heyecan yaratmış değil. Pazarlık masasından dışlanan Almanya gibi ülkeler de toprak kaybına karşı çıkıyor. Fiili olarak 2014’ten beri Rusya’nın parçası olan Kırım’ın bırakılmasına pek fazla itiraz edilmiyor. Ancak Rusya’nın kontrol ettiği bölgelerin tümünün bırakılmasına kesin bir dille itiraz ediliyor. Bunların başında Ukrayna’nın enerji ihtiyacını karşılayan Zaporijya santrali geliyor. 

Basında yer alan haberlere göre Almanya, Fransa ve İngiltere, Kırım’ın dışındaki bölgelerin Rusya’ya bırakılmasını kırmızı çizgi ilan etti. Bu durumu ABD karşısında pazarlık güçlerini artırmak için kullanıyorlar. Zelenskiy de Avrupa’dan aldığı destekle ABD’nin “son teklifi”ni hemen kabul etme yerine zamana yayarak yeni kazanımlar elde etmenin peşinde. Bunların başında stratejik öneme sahip ve sivil amaçlar için kullanılan altyapı kurumlarına saldırıları durdurmak geliyor. Putin’in Paskalya dolayısıyla ilan ettiği ateşkes bunun daha yüksek sesle ifade edilmesinin vesilesi oldu.

ABD’nin masaya sürdüğü altı madde konusunda doğrudan bir açıklama yapmayan Putin, Ukrayna ile ateşkes konusunda doğrudan görüşmeye ise hazır olduklarını ifade etti. ABD’nin planının olduğu gibi kabul edilmesi durumunda Rusya’nın kazanan, Ukrayna’nın kaybeden olacağını söylemek mümkün.

Kaybeden sadece Ukrayna değil, aynı zamanda destek veren Avrupa ülkeleri de olacak. Bu nedenle ABD’nin planını reddediyorlar. Paris ve Londra toplantılarından bir sonuç çıkmamasının asıl nedeni de bu.

Ukrayna halkı barış istiyor 

Zelenskiy ve Avrupa ülkelerinin ABD tarafından ileri sürülen şartlara yanaşmaması, savaşın uzaması, belki de daha büyümesi anlamına gelecek. Üç yıldır savaşın en fazla kaybedeni olan Ukrayna halkı ise en kısa sürede barışın sağlanmasını istiyor. Hem de toprak kaybını da göze alarak.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü (KIIS) tarafından düzenli olarak yapılan anketlerle de bunu doğruluyor. Anketlere göre, barışa ulaşmak için Rusya’ya toprak tavizi vermeye hazır olan Ukraynalıların oranı Şubat 2023’te yüzde 9 iken, Şubat/Mart 2025’te yüzde 39’a yükseldi. Toprak tavizini kesinlikle reddedenlerin oranı aynı dönemde yüzde 87’den yüzde 50’ye düştü. KIIS’in son anketleri ayrıca Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda da taviz verme isteğinin arttığını gösteriyor. Ukraynalıların yüzde 44’ü AB üyeliği karşılığında NATO üyeliğinden vazgeçmeye hazır. AB üyeliği, Avrupalı “barış gücü” askerlerinin konuşlandırılmasından vazgeçmenin de önünü açabilir. Rusya’nın Avrupalı “barış gücü” askerlerinin Ukrayna’ya gönderilmesine koyduğu vetoyu kaldırması durumunda barış planlarında destek verenlerin çok daha artması bekleniyor.

Zelenskiy’nin ABD’nin “son teklifi”ni hemen kabul etmemesi, Trump yönetiminin planlarından vazgeçeceği anlamına gelmiyor. Tersine baskı ve şantajın dozajı artarak devam edecek. ABD Başkan Yardımcısı JD Vance çarşamba günü açıklamada bunu hissettirdi: “Hem Ruslara hem de Ukraynalılara açık bir teklifte bulunduk ve artık ya evet demelerinin ya da ABD’nin bu süreçten çekilmesinin zamanı geldi.”

Trump ve Zelenskiy’nin konuyu cumartesi günü Papa Franciscus’un cenaze töreni kapsamında doğrudan ele alması seçenekler arasında. Zelenskiy’nin hukusal bağlayıcılığı olmaması şartıyla toprak kaybını, en azından mevcut durumu “dondurma” üzerinden şartları kabul edebileceği ileri sürülüyor.

Evrensel'i Takip Et