Afet toplanma alanı A101 önü
Deprem toplanma alanlarının tartışmaya açılmışken Esenyurt'un bir mahallesindeki üç toplanma alanının üçü de A101 marketinin önü. Ayrıca ŞPO, toplanma alanlarının niteliğine de dikkat çekiyor.

Fotoğraf: Evrensel
Özlem Songül Abayoğlu
[email protected]
Depremin ardından afet toplanma alanları ve bu alanların niteliği tekrar tartışmaya açıldı. İstanbul’da pek çok afet toplanma alanına AVM, lüks konut yapıldığı bir gerçekken, nüfus olarak diğer ilçelere oranla daha kalabalık olan Esenyurt’a baktık. Ancak bir mahallesi bile acı tabloyu gözler önüne serdi. Esenyurt’un Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ndeki 1828. Sokak’ta 3 tane deprem toplanma alanı görünüyor. Bu toplanma alanlarının üçü de A101 marketinin önü. 3 yerde de aslında boş alan yok, hepsi daracık yollar.
Bunun yanı sıra Şişli’deki Cevahir AVM de, 99 depremi ardından afet toplanma alanına inşa edildi. ‘Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezi’ diye reklamı da yapıldı. Yine Torun Center, Anthill, Starcity Outlet Center, Zaman gazetesi binası, Ağaoğlu My City, Meydan AVM, Onaltı Dokuz, Ora AVM, Forum İstanbul, Kiptaş Ünalan, DAP Royal Center, TOKİ Avrupa Konutları, Capacity AVM, Çınar Olimpia Park Sitesi, Selenium Plaza da afet toplanma alanlarına dikilen diğer binalar.
Fotoğraf: Evrensel
‘Toplanacak kamusal alan kalmadı’
İPA’nın 2024 yılında yayımladığı rapora göre İstanbul’da 95 adet deprem toplanma alanı bulunuyor. Süleyman Soylu ise içişleri bakanı olduğu 2021 yılında deprem toplanma alanı sayısının 5 bin 600 olduğunu bildirmişti. Toplanma alanlarına dair Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliğine (TMMOB) bağlı Şehir Plancıları Odası ile konuştuk. Nitelikli bir deprem toplanma alanının temel özelliklerinden bahseden ŞPO, “Bu nitelikler AFAD ve uluslararası standartlara göre net şekilde belirlenmiştir. Depremzedelerin yaya olarak maksimum 15 dakika içinde ulaşabileceği mesafede olmalı, elektrik, temiz su, tuvalet gibi temel altyapı hizmetlerini sağlamalı ve zemininde sıvılaşma gibi riskleri barındırmamalıdır. Ayrıca yapısal risklerden uzak, güvenli ve erişilebilir alanlar olması, yaşlı ve engelli bireylerin de rahatlıkla erişim sağlayabilmesi ve özellikle kamuya ait mülkler üzerinde planlanması kritik önem taşımaktadır. Toplanma alanlarının kamuya ait mülkler üzerinde planlanması, bu alanların fonksiyon değiştirmeden toplanma alanı olarak kalabilmesi ve vatandaşların gündelik hayatların bildikleri, kullandıkları ve afet sonrasında kendilerini güvende hissedebileceklerim kamusal alanlar oluşturmak adına gereklidir. Ancak mevcut durumda İstanbul’daki toplanma alanları kapasite ve nitelik açısından yetersizdir. Bırakın nitelikli bir deprem toplanma alanını, özellikle Avrupa yakasında insanların toplanabileceği boş/kamusal alanların bile eksik olduğunu deneyimledik” şeklinde anlattı.
‘95 alan AVM oldu’
1999 depreminden sonra İstanbul genelinde belirlenen 500’e yakın toplanma alanının büyük çoğunluğunun, sonraki yıllarda konut projeleri, alışveriş merkezleri ve rezidanslar gibi kullanımlar için yapılaşmaya açıldığını ifade eden ŞPO, “Bu alanlar içerisinde Zorlu AVM, Trump Towers gibi bilinen yapılar yer alıyor. Tüm bu alanların içerisinde sadece AVM’lere dönüşenin sayısı 95. Kamu yararını hiçe sayarak bu tarz kamusal alanların sermaye odaklı dönüşüm projelerine teslim etmek özellikle 2000 sonrası iktidarının alışkanlığı haline geldi. 2013 yılında bulunduğu bölgede stratejik olarak belki de en önemli toplanma alanı niteliğini taşıyan Taksim Gezi Parkı’nın yine bir başka proje kapsamında yapılaşmaya açılması gündeme geldi. Şu an o dönemde mesleki sorumluluğunu yerine getiren meslektaşımız, Eski Şube Başkan’ımız Tayfun Kahraman bu sebeple Silivri’de tutsak ediliyor. Şimdi de Şişli’nin göbeğinde rezerv alan adı altında, İBB soruşturmaları kapsamında yerine kayyım atanan Şişli Belediye Başkanı meslektaşımız Emrah Şahan’ın görev süresi boyunca engellemek istediği bir başka alanda inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini görüyoruz. Nitelikli toplanma alanı olabilecek bu tarz kamusal alanların sermaye odaklı dönüşümü, sadece depremin kendi yıkıcılığının tehdidinden ziyade maalesef deprem sonrası iyileşme ve yenileme süreçlerini de engelleyerek ikincil afet riski niteliği taşıyacaktır. Beklenen büyük deprem sonrasında İstanbul’da bu mekansal iyileşme ve yenileme çalışmalarının çok uzun bir süre alacağını öngörüyoruz. Bu süreç içerisinde toplanma alanları bu anlamda kritik bir rol üstlenecek. Kamusal alanlar üzerinde sermaye odaklı politikalar bu şekilde devam ettiği sürece yalnızca depremin kendisi değil, sonrasında yaşanacakların bırakacağı izler de derin olacak” uyarılarında bulundu.
Evrensel'i Takip Et