Bir yanda boykot, diğer yanda sermaye

Emre

Pamukkale Üniversitesi

Bildiğiniz üzere ülke gündemi geçtiğimiz bir aylık süreçte Ekrem İmamoğlu'nun diploma iptali ve beraberinde gerçekleşen gözaltılar, tutuklamalar ve belediyelere atanan kayyumlar gibi hukuksuzluklarla çalkalanıyor. Sonrasında eylemler, mitingler ve geldiğimiz şu son durumdaysa tüketim boykotu dile getiriliyor.

Peki biz şu bir aylık zaman diliminde olanca haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliğe karşı kitleleri örgütlemeye çalışırken ülkedeki sermaye grupları bu olanları öylece izlemekle mi yetindi? Tabii ki de hayır.

Sermaye, gücünü tüketim boykotuna yöneltiyor

Türkiye merkezli bir indirim marketi zinciri olan A101'e değinelim. Türkiye'nin en büyük dijital bankalarından biri olan HADİ ile tüketim boykotunu kırmak için çeşitli kampanyalar başlattı. Bu zincir işletmenin hem satış temsilcisi hem de saha personeli olan bir çalışanla iletişime geçtim ve bu sürecin nasıl ilerlediğini sordum. A101'in ülkedeki tüm şubelerinde (özellikle KYK’lerin bulunduğu, öğrencilerin ağırlıklı yaşadığı çevrelere yakın şubelerinde) stantlar açıp satıcı temsilcileri üzerinden insanları ikna ederek kişiye özel hesaplar açmaya başladığını ve kendisinin de günlük merkezden gelen kotayı tamamlamaya çalıştığını söyleyen satış temsilcisi kişi başı 1500 TL teşvik ücreti aldığını da söyledi.

Satış temsilcilerinin, kotayı tamamlayamadığı bir senaryoyla karşılaşıldığında ise sonuç belli. Sermayedarların istediği hedefi tamamlayamayan, istenilen verimin alınamadığı çalışanlar işten çıkarılıyor. Sonuç olarak sermaye grupları, örgütlü mücadeleyi sönümlendirmek için elinden geleni ardına koymuyor. Bizden daha hızlı örgütlenen sermaye sınıfını ancak ve ancak işçi sınıfının fabrikalarda, iş yerlerinden şalterleri indirdiği ve genel grev genel direnişi hep beraber örgütlediğimiz bir süreçte yenebiliriz.