Bugün sustuklarımız yarın kaybettiklerimiz olacak
Sıra arkadaşlarım gözaltına alınmışken, tutuklanmışken ben nasıl oturup ders çalışabilirim? Onlar kampüse bile adım atamazken, ben nasıl yoklama kağıdına imza atabilirim?

Fotoğraf: Evrensel
Mimarlık Fakültesi öğrencisi
İTÜ
Biz öğrenciyiz. Ülkenin geleceği, umudu, gençliği biziz. Ama eğer derslerimize odaklanmak yerine bir yandan çalışmak zorundaysak, haklarımız bir gecede elimizden alınmasın diye siyaseti takip etmek zorundaysak, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden birinde okumamıza rağmen hayallerimizi bu ülkenin sınırları içinde kuramıyorsak, demek ki hak ettiğimiz gençliği yaşamıyoruz.
Biz, susuldukça her şeyin nasıl daha kötüye gittiğini izlemiş bir kuşağız. Bugün elimizdeki en değerli şeyden, eğitimimizden bile vazgeçerek akademik boykota gidiyorsak, bu bir tercih değil, bir zorunluluk. Çünkü bir sabah uyandığımızda, yıllarca emek verdiğimiz diplomamızın “üç gizli tanık” kararıyla iptal edilebileceğini gördük. O an anladık ki dersi geçsek ne olur, mezun olsak ne fark eder? Bu ülkede haksızlığa uğramamanın iki yolu var: Ya daha senin sıran gelmeden ses çıkarmak ya da hiçbir zaman sıran gelmeyecek kadar yandaş olmak. Biz onurumuzdan vazgeçmedik, ses çıkarmayı seçtik.
Söyleyin bana, benim sıra arkadaşlarım gözaltına alınmışken, tutuklanmışken, hastanede ya da cezaevinde tutulurken ben nasıl oturup ders çalışabilirim? Onlar kampüse bile adım atamazken, ben nasıl yoklama kağıdına imza atabilirim? Bugün sustuklarımız, yarın kaybettiklerimiz olacak. İşte tam da bu yüzden buradayız.
Evrensel'i Takip Et