25 Nisan 2025 00:05

Yıldız(lı)lar olarak parladık ve sönmeye hiç niyetimiz yok!

Üstümüze düşen, edilgen hallerimizden kurtulup hayatımızı etkileyen konularda etkin olmak ve bölümlerimizde ÖTK seçimlerini yaptırmak ve işlevli olmasının garanti altına almak.

Yıldız(lı)lar olarak parladık ve sönmeye hiç niyetimiz yok!

Fotoğraf: Evrensel

Ziyad AHMED

Yıldız Teknik Üniversitesi

19 Mart sabahı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla gençler olarak bir süredir içimizde biriktirdiğimiz öfke patlak verdi. Bırakalım sınıfları ve kampüsleri, sokaklara bile sığmadı. İlk günden itibaren YTÜ öğrencileri olarak meydanları doldurduk. Meydanları doldurmakla kalmadık, korkunç boyutlarda polis şiddetine maruz kalan ODTÜ’lü arkadaşlarımızdan gelen akademik boykot çağrısına kulak verdik ve biz de “Şiddet varsa ders yok!” dedik. Cuma aldığımız forumda boykot kararını verdikten sonra pazartesi günü tüm fakültelerdeki arkadaşlarımıza boykotu duyurduk. Sonra 6000 kişiyle aldığımız forumda taleplerimizi belirledik ve boykot sözümüzü yeniledik. O haftayı da fakültelerde aldığımız forumlarla, yaptığımız etkinliklerle dolu dolu geçirdik. Araya 9 günlük bayram tatili girdi ama öfkemiz hâlâ dinmedi. Peki bundan sonra ne yapacağız? Kampüslere, sokaklara sığmayan öfkemizi nasıl ve nereye yönlendireceğiz? Taleplerimizin karşılanması için ne yapmamız gerekiyor?

Örgütlü bir mücadele hattı gerekli

Bayram tatilini içimizde biriken öfkenin dinmesi için 9 güne çıkaran iktidarın beklentileri karşılanmayacak diyebiliriz. Çünkü bizi sokaklara döken, hayatı durdurma kararı almamıza sebep olan sadece İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanması değil onun öncesindeki uzun bir süreçte üniversitelerimizde, günlük hayatımızda yaşadıklarımızdı. 1 sene içinde 2 kez yapılan yemekhane zamları, KYK burs ve kredilerinin sadece 3000 TL olması, yetersiz yurt koşulları, soğuk derslikler, sabun ve peçete konulmayan tuvaletler, işlevsiz ÖTK’ler (Öğrenci Temsil Kurulu) ve CİTÖK ve daha nicesi. Bizi günlerdir sokaklara döken öfkemiz bu aşamalardan geçerek patlak verdiyse bundan sonraki süreçte de bir anda kaybolup gidemez, gitmez. Tam da bu yüzden öfkemizin nereden geldiğini iyice incelemeli, ona uygun bir mücadele hattı çizmeliyiz. Örgütlü bir mücadele hattı tabii ki.

Üniversiteler direniş alanımız olmalı

Sokaklarda, meydanlarda var olmak çok önemli. Ama üniversiteler de bizim direniş alanlarımız olmalı. İlk günlerden boykot kararını verip fakültelerde aldığımız forumlarla boykot komitelerimizi belirledik, çeşitli yollara tüm arkadaşlarımıza ulaşmaya çalıştık. Uzun zamandır sözü dinlenmeyen, karar mekanizmalarının hiçbir noktasında yer verilmeyen biz gençler söz hakkımızı geri aldık, dinlenilmek istemeyen sözümüzü yılmadan her noktada dile getirdik. Hatta bu yüzden kayyum rektörlüğümüz hem mail hem SMS yoluyla bize duyulduğumuzu belirtti.

Şimdi sırada bu süreçte kurduğumuz boykot komitelerini işlevli ÖTK’lere çevirmek. Yıllar önce öğrenci mücadelesinin kazanımıyla resmileşen ama sonrasında iktidar ve onların uzantıları olan kayyımlar eliyle işlevsizleştirilen, seçimleri duyurulmayan ya da hiç yapılmayan ÖTK seçimlerini yaptırmak, tüm öğrencileri doğalından bileşeni oldukları bölümlerde karar verici pozisyonlara sokmak, kendi yaşantısında söz hakkı sahibi yapmak; seçimleri duyurmak, adayları belirlemek, tanıtmak ve seçmek. Tabii ÖTK seçimlerini yapmak tek başına yeterli olacak bir şey değil. Onları işlevli hale getirmek ve garanti altına almak da tüm öğrencilerin sorumluluğu.

Var olduğumuz kulüpleri değiştirip dönüştürmeliyiz

Bunun ötesinde bu süreçte okul kulüplerinin ne kadar baskı altında olduğunu tekrardan görmüş olduk. Resmi olmasa da söylenti olarak dolaşan soruşturmalar kulüpçülük yapan öğrencilerin konuştuğu konulardan biriydi. Ama böylesi bir sindirme girişimine karşı öğrenci kulüpleri yine de sessiz kalmadı. Hatta önceki dönemlerde çok önemli gündemlere ses çıkarmayan belli başlı kariyer kulüpleri bile hem öğrencilerin aldıkları forumlar sonrası duyurdukları akademik boykot için hem de tutuklanan sıra arkadaşlarımız için 2 açıklama yayınladılar. Tabii bu açıklamalarda bile “aman başımız derde girmesin” esintileri vardı. Boykot çağrısına verilen destek açıklamasında boykot kelimesini geçirmemekten bunu anlayabiliyoruz. Yine de önceki süreçte kulüpçülüğü sadece etkinlik yapıp CV doldurmak olarak gören kulüpler için böylesi bir açıklamaya imzacı olmak çok önemliydi. Bundan sonraki süreç açısından da biz öğrencilerin bölümlerimizde olduğu gibi üyesi olduğumuz kulüplerde de etkin olmamız gerektiğini, kulüplerin öğrencilerin ötesinde bir şey olmadığını, öğrenciler tarafından, öğrencilerle birlikte, öğrenciler için olduğunu fark etmemiz ve buna göre davranmamız gerekli. Evet okulda toplumsal olaylarda ses çıkaran ve tepki koyan kulüpler vardı öncesinde ama diğer kulüpler açısından da eskiden belli başlı olaylarda ses çıkarmadıkları için küsüp çekilmek yerine var olduğumuz kulüpleri değiştirip dönüştürmeye çalışmak, “yönetimlerin” kulüplerini gerçek anlamıyla öğrencilerin kulüpleri yapmak gerekir.

Kısaca bundan sonraki süreçte biz Yıldız öğrencilerinin üstüne düşen edilgen hallerimizden kurtulup hayatımızı etkileyen konularda etken duruma geçmek, bölümlerimizde, fakültelerimizde ÖTK seçimlerini yaptırmak ve işlevli olmasının garanti altına almak, “bu kulüp zaten yapmaz” dediğimiz kulüplerde aktif olup sesimizi duyurarak gelecek sefere doğrusu nasıl yapılır göstermek. Ve en önemlisi bunları nasıl yapacağımızı yeniden keşfetmemize gerek yok. Tarihimizdeki 68 hareketinden, öğrenci hareketinin dönem dönem edindiği kazanımlardan bakma ve öğrenme şansımız var. Belki üstte bahsettiklerimiz son senelerde üniversite öğrencisi olan sıra arkadaşlarımız açısından gerçekçi ya da yapılabilir olmayabilir ama her zaman böyle olmadığını, zamanında üniversitemiz öğrencileri tarafından elde edilen kazanımları (millet bahçesi, yemekhane eylemleri süreci) görmek kıymetlidir.

Yıldızlar olarak bu süreçte parladık ve sönmeye hiç niyetimiz yok!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İmamoğlu çıksa da mitingler sürecek
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Evrensel’e konuştu:

İmamoğlu çıksa da mitingler sürecek

19 Mart’ta, İstanbul Belediyesini hedef alan operasyonların ardından başta gençlik olmak üzere toplumun birçok kesiminden gelen itirazlar ülkeyi sarsarken, iktidarın yargı yoluyla siyaseti düzenleme planlarını da büyük oranda akamete uğrattı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le şimdiye dek yaşananları ve önümüzdeki döneme ilişkin planlarını konuştuk

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Erdoğan AFAD'la yaptığı deprem toplantısında "Deprem uzmanlarıyla görüşün, farklı fikirleri de dahil edin" demiş.

Evrensel'i Takip Et